Bugün öğrendim ki: Napolyon Bonapart, o dönem için oldukça sıra dışı sayılabilecek kişisel hijyene aşırı düşkündü. Her gün tıraş olur, dişlerini fırçalar/karıştırır, uzun banyolar yapar, kıyafetlerini değiştirir ve biberiye ve turunçgil kokulu kolonyalar sürerdi.

Her sabah, Napolyon saat 7 civarında kalkardı. Kalkar kalkmaz, bir fincan çay veya portakal çiçeği infüzyonu içer ve sekreteriyle birlikte günün postasını okurdu. Soğuğa çok hassastı, bu yüzden zaten yakılmış gür bir ateşin yanında otururdu. Çayını ve postasını okuduktan sonra, hizmetçilerini banyosunu yapmak ve giyinmek için çağırırdı. Çağdaşlarının çoğundan farklı olarak Napolyon kişisel hijyenine çok önem verdiği için bu yaklaşık iki saat sürerdi. Kişisel uşağı Constant aynayı tutarken, Napolyon tıraş olurdu, bunu kendisi yapardı. Askerî bir seferde olduğunda, tarak, jilet, tırnak makası ve törpü, diş fırçası ve kolonya şişeleri de dahil olmak üzere tüm gerekli hijyen eşyalarını içeren küçük kutusunu her zaman yanında bulundururdu.

Banyo zamanı!

Napolyon, her zaman çok sıcak olması gereken banyo yapmayı severdi. Napolyon gazeteleri okur ve bir saatlik banyosunu yaparken, hizmetçileri onun etrafında koşuşturur, banyoyu doğru sıcaklıkta tutmak için sürekli sıcak su eklerlerdi. Banyosundan ve tıraşından sonra, Napolyon kolonya ile ovulur ve ardından uşağı onu giydirirdi. Bir gömlek, bir yelek, dar pantolon ve çorap giyerdi. Ardından grenadier albay üniformasını (mavi olan) veya Garde avcı üniformasını (yeşil olan) giyerdi. Son olarak ünlü siyah, iki boynuzlu şapkasını takardı; her ay yeni bir tane yaptırırdı. Kış seferleri sırasında, kendisini soğuktan ve yağmurdan korumak için büyük gri bir palto da giyerdi.

Sabah: ziyaretçiler ve öğle yemeği