Bugün öğrendim ki: 1954'te üç çocuğunu öldüren şizofreni hastası Constance Fisher (1929–1973) hakkında. Bir kurumda yıllarca kaldıktan sonra serbest bırakıldı ve 1966'da üç çocuğu daha öldürdü. Yargılanmaya uygun olmadığı gerekçesiyle hastaneye kaldırıldı, 1973'te kaçtı ve kısa süre sonra bir kazada öldü.
Amerikalı seri katil
Constance Margaret Fisher (evlilik öncesi soyadı Sirois; 26 Mart 1929 – 1 Ekim 1973), Amerikalı bir seri katildi. Paranoid şizofreni teşhisi konulan Fisher, 1954 yılında Maine'de üç çocuğunu öldürdü ve birkaç yıl bir akıl hastanesinde kaldıktan sonra serbest bırakıldı; ancak 1966'da üç çocuğunu daha öldürdü.
Yargılanmaya elverişsiz görüldüğü için Augusta Devlet Hastanesine yatırıldı ve 1973'te buradan kaçmayı başardı, ancak kısa süre sonra bir kaza sonucu öldü.
Erken dönem
Constance Margaret Sirois, 26 Mart 1929'da Oakland, Maine'de doğdu. Doğduğu aile tarafından terk edildi ve daha sonra Sirois ailesi tarafından evlat edinildi. Komşuları Constance'ı güzel ve iyi bir kız olarak tanımlarken, aynı zamanda "keyfi" olarak da nitelendirdiler.[1]
1946'da 17 yaşındaki Sirois, Maine Central Railroad'daki bir araba tamirhanesinde çalışan 24 yaşındaki II. Dünya Savaşı gazisi Carl Marion Fisher ile evlendi.[1] Çift, Waterville'deki küçük bir eve taşındı ve sonraki yıllarda üç çocukları oldu: Richard (d. 1947), Daniel (d. 1948) ve Deborah Kay (d. 1953).[1]
Bu yıllar boyunca Constance, çocukları, para ve yaşadıkları dar ev konusunda sık sık endişelenerek kaygı ve depresyon belirtileri göstermeye başladı. Ayrıca en az bir kez intihar girişiminde bulundu, ancak başarısız oldu.[1]
Cinayetler
İlk olay
8 Mart 1954'te Carl işten eve döndü, ancak kapının kilitli olduğunu gördü.[2] Bir şeylerin ters gittiğinden endişelenen Carl, karısını son zamanlardaki depresyon nöbetleri için tedavi eden Dr. Richard Chasse ile iletişime geçti ve adamlar kapıyı kırdılar. Carl içeri girdi ve yatak odasına gitti; burada Daniel ve Deborah'ın yataklarında, ilk bakışta uyuyor gibi görünen cesetlerini gördü. Daha sonra banyoya girdi ve en büyük oğlu Richard'ın küvette boğulduğunu buldu.[2]
Panik içinde ve karısını bulamayınca hemen yetkililerle iletişime geçti ve yetkililer olay yerine koştu.[2] Evin aranması sonucunda memurlar, bir şişe sıvı şampuan içerek intihar girişiminde bulunmuş ve bilinçsiz halde bir yatağın altında saklanan Constance'ı buldular. Yazdığı bir intihar mektubu bulundu; Constance, çocukları "kötülükten kurtarmak" için boğduğunu ve Tanrı'nın kendisine bunu emrettiğini açıkladı.[2]
Hapis ve tahliye
Bulunduktan kısa süre sonra Constance tutuklandı ve cinayetle suçlandı. Cinayetler, böyle bir şey yapma kapasitesine sahip olduğuna inanmakta zorlanan toplulukta şok etkisi yarattı. Yargılanmadan önce yapılan adli psikiyatri muayenesi, paranoid şizofreni hastası olduğunu ve bu nedenle yargılanmaya elverişli olmadığı sonucuna vardı.[1]
Bu nedenle Constance, tedavi için Augusta'daki Augusta Devlet Hastanesine yatırıldı.[3] Orada hastaneye yatarken, çocukları birer birer boğduğunu ve bir psikiyatriste "beni bebek gibi sevmesini istediği" için yaptığını sakince anlattı. Fisher'ı iyileştirmek için insülin enjeksiyonları ve yüksek dozda hormon verildi; bu da bazen nöbet geçirmesine neden oluyordu.[1]
Hastaneye yatırılmasının üzerinden bir yıl geçmeden iyileşme belirtileri göstermeye başladı; artık sesler duymuyor veya işitsel halüsinasyonlar yaşamıyordu.[1] 1955'te kocası onu serbest bırakmak için yasal bir süreç başlattı, ancak istekleri hastanenin tıp kurulu tarafından reddedildi. Dört yıl sonra, kısmen akıl hastalarının kurumlardan çıkarılması için yapılan ulusal bir çabanın da etkisiyle, Constance, 6 Mart 1959'da kocasının gözetimine bırakıldı.[3]
Çift kısa süre sonra Carl'ın Fairfield'de aile için inşa ettiği yeni bir eve taşındı ve burada üç çocukları daha oldu: Kathleen Louise (d. 1960), Michael Jon (d. 1962) ve Natalie Rose (d. 1965).[1]
İkinci olay
30 Haziran 1966'da Carl işten eve döndüğünde, 9 aylık Natalie'nin küvette boğulmuş olduğunu buldu.[4] Keşiften şok olan Carl, evinde telefon olmadığı için komşusu Howard Wood'un evine koşarak telefonunu kullanmak istedi. Polis olay yerine çağrıldı ve olay yerini inceledikten sonra memurlar, Michael ve Kathleen'ın cesetlerini yataklarında buldular.[4] Constance da hap aşırı dozundan intihar girişimi sonucu bilinçsiz halde yatağında bulundu. O zamanlar gazeteler, önceki cinayetlerle ürkütücü benzerlikleri not ederek buna "trajedinin tekrarı" adını verdi.[4]
Constance, bilinç kazanana kadar bakımı yapılan Waterville'deki Thayer Hastanesine kaldırıldı.[5] Yerel yetkililer onu cinayetle suçlamak istedi ve taburcu edildikten sonra Constance, savcılar arasında bir karar verilmeden önce Somerset İlçesi'ndeki Skowhegan'a getirildi; bunun sonucunda Kennebec İlçesi'nde yargılanmasına karar verildi.[6]
Cinayet suçlamaları ve hastaneye yatırılma
Duruşmasından sonra kefaletsiz tutulurken, Başsavcı Richard Dubord, Devletin sanığın psikiyatrik tedavi görmesini istemeyeceğini açıkladı.[7] Skowhegan merkezli avukat George W. Perkins onun avukatı olarak atandı; Dubord ise John Benoit ve Richard Cohen tarafından desteklenecekti. Resmi bir duruşma sırasında, psikiyatrist Dr. Price Kirkpatrick, Constance'ın ilaçlarını düzgün kullanmadığı için depresyon nöbetleri geçirdiğine inandığını belirtti.[8]
Savcılık ve savunmanın tanıklıklarının ardından mahkeme, Constance'ın yargılanmaya ne kadar yetkin olduğunu belirlemek için Augusta Devlet Hastanesinde psikiyatrik muayeneden geçmesi gerektiğine karar verdi.[9] Söz konusu muayenenin sonuçları, yargılanmaya yetecek kadar istikrarlı olduğunu gösterdi ve Constance kısa süre sonra Kathleen, Michael ve Natalie'nin öldürülmesiyle suçlandı. Üçüncü iddianamenin okunması sırasında, delilikten dolayı suçsuzluk savunmasını yaparken ağladı, ancak kısa süre sonra kendine geldi.[10]
Tanıklıklar sırasında savcılık, Waterville Polis Departmanı Kaptanı Albert Dross ve Thayer Hastanesi'nden Dr. Joseph J. Hiebel de dahil olmak üzere birkaç tanığı sorguladı.[11] Her iki adam da sanıkla yaptığı sorgulamalarda, sorularına açık ve tutarlı yanıtlar verdiğini iddia etti; Dross, Constance'ın intihar etmek için kullanmayı planladığını söylediği evde bir silah ve bir bıçak bulduğunu da ekledi.[11]
Onu mahkum etme girişimlerine rağmen, savunma avukatı mahkemeyi Constance'ın aklının başında olmadığına ikna etmeyi başardı ve Hakim sonunda ömür boyu Augusta Devlet Hastanesine kapatılmasına karar verdi.[1]
Kaçış ve ölüm
Hastaneye yatırıldığı süre boyunca Constance'ın sorun çıkarmadığı ve personele karşı iyi davrandığı bildirildi.[1] Bu durum 1 Ekim 1973'te kocasının Carl'ın kendisine çok fazla üzüntü verdiği için onu ziyaret etmeyi bırakmasına kadar değişti.[1] Kısa bir süre sonra, Augusta Devlet Hastanesi'nden kaçmayı başardı ve hastanenin personeli ve yerel yetkililer tarafından arama çalışması başlatıldı.[12]
9 Ekim'de bir grup ördek avcısı, Gardiner yakınlarındaki Kennebec Nehri'nde yüzen şişmiş bir kadının cesedini gördü. Otopsi, cesedin Constance Fisher'a ait olduğunu ve ölümünün, muhtemelen kaçış günü meydana gelen kazara boğulma olarak kaydedildiğini belirledi.[13] Ölümü, hastanenin müdürü Roy Ettlinger'ı, intihar riskini artırdığına inandığı için hastalarda uygulanan orta terapi uygulamasını eleştirmesine yol açtı.[14]
Constance'ın cenazesi daha sonra Waterville'deki aile mezarlığına gömüldü. Carl Fisher 1990 yılında öldüğünde, cesedi karısı ve altı çocuğuyla aynı yere gömüldü.[1]
Ayrıca bakınız
ABD'deki seri katil listesi
Referanslar
Kaynakça