Özet: Van Gogh, öznel yaratıcılığı öyle çok sevdi ki değerli bulunmayan tamamen sıradan ve gündelik konuları kendi bakış açısıyla hiçbir eleştirmeni şaşkına çevirmek gayesinde bulunmadan resimlerini yaptı. Örneğin Arles’teki küçücük odasını tuvale aktarırken kardeşine eserine anlatış şekli onun asil gayesinin ne olduğunu bize çok güzel betimler:

“Aklımda yeni bir fikir var ve iste onun taslağı ... bu kez konu yatak odam, ancak burada renk her seyi yapmalı ve nesnelere daha yüce bir nitelik kazandıran sadeliğiyle, dinlenmeyi ya da genelde uyumayı çağrıştırmalı. Kısacası, bu resme bakmak beyni, daha doğrusu hayal gücünü dinlendirmeli.

Duvarlar solgun menekse rengi. Döşeme kırmızı kiremit rengi. Yatağın ve iskemlelerin ağacının rengi, taze tereyağı sarısı. Çarşaflar ve yastıklar çok açık bir limon yeşili. Örtü kızıl renkte. Pencere yeşil. Tuvalet masası portakal rengi, su yaşı mavi. Kapılar leylak rengi. İşte hepsi bu… panjurlar kapalı bu odada hiçbir şey yok. Mobilyaların geniş çizgileri de, yine, mutlak bir dinlenme halini ifade etmeli. Duvarlarda portreler, bir ayna, bir havlu ve bazı giysiler. Çerçeve resimde hiç beyaz olmadig için beyaz olacak. Böylece
bana zorla yaptırılan bu dinlenmenin hıncını çıkaracağım.

Bu konu üstünde tüm gün tekrar çalışacağım, ama gördüğün gibi resmin ana fikri çok basit. Gölgeleri yok ettim. Tıpkı Japon baski resimlerinde oldugu gibi birbirinden bağımsız düz renk alanları boyadım.”

Tablo🎨 Vincent van Gogh, Sanatçının Arles’daki Odası, 1889.

📍Musee d’Orsay, Paris
(3 versiyondan biri)

Kaynak📚 Sanatın Öyküsü, E. H. Gombrich.

, paris , museedorsay , sanat , vangogh , vincentvangogh , resim , tarih