Türkiye

15:20 28.06.2021URL'yi kısaltın

__5 __9

IŞİD'le Mücadele Uluslararası Koalisyon Bakanlar Toplantısı'na katılan
Çavuşoğlu, "Türkiye olarak, IŞİD'le Mücadele Koalisyonunun başından beri aktif
bir üyesiyiz ve IŞİD'e karşı cephede mücadele eden tek NATO üyesiyiz. Geri
çekilmesine rağmen IŞİD, halen bir tehdittir" dedi.

IŞİD'le Mücadele Uluslararası Koalisyon Bakanlar Toplantısı ve G20 Dışişleri
Bakanları Toplantısı için Roma’da bulunan Bakan Çavuşoğlu, İtalya’nın önde
gelen gazetelerinden " Il Messaggero "ya röportaj verdi.

Çavuşoğlu, terör örgütü IŞİD'in büyük saldırı yapacak mali ve planlama
yapısının felce uğratıldığını belirterek, " Bugüne kadar Suriye ve Irak’ta 4
bin 500 IŞİD militanını etkisiz hale getirdik. Bu örgüte gitmeye aday
yığınla parayı engelledik. Türkiye olarak, IŞİD'le Mücadele Koalisyonunun
başından beri aktif bir üyesiyiz ve IŞİD'e karşı cephede mücadele eden tek
NATO üyesiyiz. Geri çekilmesine rağmen IŞİD, halen bir tehdittir
"
ifadelerini kullandı.

Suriye'de IŞİD'e mağlup etmek için kullanılan yöntemlerin bazı hataları
ortaya
koyduğunu
baştan beri vurguladıklarını dile getiren
Çavuşoğlu, " Bir terör grubuyla mücadele bir başka terör grubuna
devredilmemelidir. PKK/YPG ve sözde Suriye Demokratik Kuvvetleri (SDF),
PKK'nın Suriye'deki uzantılarıdır. PKK/YPG'nin kendi önemini muhafaza etmek
için IŞİD'e ihtiyacı vardır ve IŞİD'in varlığından istifade etmektedir
."
değerlendirmesinde bulundu.

Çavuşoğlu, şu ana kadar belirtilenenlerin aksine IŞİD tehdidinin Suriye’de
daha da derin kökler salmakta olduğuna işaret ederek, " Çünkü PKK/YPG
kendi kontrolü altındaki kamplardan mali kazanç karşılığında IŞİD'li
teröristleri serbest bırakmaktadır. Gerçek bir stratejinin; derin nedenleri
ele alması, istihbaratın etkili bir paylaşımını garanti etmesi ve meşru
aktörlerle gerçek ortaklıklar başlatması gerekir. Roma’da düzenlenen bakanlar
düzeyindeki toplantı, teröristlere karşı mücadelemizi değerlendirme ve
izlenecek yol üzerinde tartışma fırsatını bizlere sunacaktır
" yorumunu
yaptı.

Bakan Çavuşoğlu, Suriye ile ilgili olarak şunları söyledi:

"Komşumuz Suriye’yi istikrarlı ve refah bir ülke olarak görmek konusunda
büyük çıkarımız var. Halihazırda var olan istikrarsızlık terör grupları için
uygun bir ortam oluşturuyor. Suriye’nin güvenliğine ve aynı zamanda hem
bölgenin hem de daha ötesinin güvenliğine tehdit oluşturuyorlar. Suriye
ihtilafının sadece Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 2254
sayılı kararına dayanan, Suriye’nin yönettiği ve Suriye’nin elinde tuttuğu
bir siyasi süreç aracılığıyla sona erebileceği kanısındayız. Bu bağlamda, BM
Cenevre Süreci ve Astana Platformu parametreleri temelinde bir siyasi çözümü
hedef alan tüm uluslararası girişimleri destekliyoruz. Siyasi süreç
dahilindeki tek işlevsel mekanizma olarak Anayasal Komisyonun desteklenmeye
ihtiyacı vardır. Rejimin katı yaklaşımı nedeniyle maalesef bugüne kadar
Anayasal Komisyonun çalışmalarında kayda değer ilerlemeler kaydedilmedi.
Aynı görüşte olan ülkeler ve Astana’nın diğer garantörleriyle birlikte
siyasi süreci yeniden harekete geçirmek ve hem kalıcı hem de barışçıl bir
çözüme ulaşmak üzere birlikte çalışmaya devam edeceğiz."

Türkiye’nin Libya stratejisi

Türkiye'nin Libya'daki başlıca amacının, bu ülkenin istikrar, güvenlik,
birlik ve refahını garanti etme yönündeki
çabalarında

Libyalı meşru makamlara yardım etmek olduğunu aktaran Çavuşoğlu, " Siyasi ve
kalıcı bir çözüm bulmak üzere Libya’nın yönettiği ve elinde tuttuğu,
Birleşmiş Milletler tarafından kolaylaştırılan siyasi sürecin faal bir
destekçisi olduk. Bugün Başkanlık Konseyinin ve Ulusal Birlik Hükümetinin
(GNU) kurumsal kapasitesinin gelişmesi için çabalarına kamusal hizmetler,
elektrik, sağlık ve altyapı projeleri sunarak yardım temin ediyoruz
"
ifadelerini kullandı.

Libya konusunda İtalya ile çalışıp çalışmadıkları sorusuna Mevlüt
Çavuşoğlu, "İtalya bizim stratejik ortağımız ve müttefikimizdir. Türkiye,
Kovid-19 salgınının en karanlık günlerinde İtalya’nın yanında oldu.
Akdeniz’deki son gelişmeler ve sınamalar nedeniyle İtalya ile Türkiye
arasındaki iş birliği bölgenin güvenliği ve istikrarı açısından son derece
önemli hale geldi. İtalya ile Libya konusunda her zaman sıkı temas ve iş
birliği içinde olduk. NATO müttefikleri ve güvenlik konulu çalışma grubunun
eş başkanları vasfıyla, kurumsal kapasitelerin pekişmesinde ve Libya’nın
refahı için muhtelif alanlarda birlikte çalışabiliriz." yanıtını verdi.

'Kovid-19 salgınının başından beri G20 bazı somut adımlar attı'

G20'nin 2008-2009 küresel mali krizinden doğduğuna dikkati çeken Dışişleri
Bakanı Çavuşoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Küresel ekonomik teşviklerin ileri sürülmesi aracılığıyla finans
piyasalarını istikrara kavuşturmak için en etkili mekanizma haline gelmişti.
Kovid-19 salgınının başından beri G20 bazı somut adımlar attı ve ülkeler
arasında dayanışma ve iş birliğini öne çıkararak bir örnek oluşturdu. Salgın
devasa ekonomik sınamalar yarattığı için G20’nin de küresel finansman
gereksinimlerini özellikle düşük gelirli ülkeler için göğüsleme konusunda
önemli bir role sahip. G20’nin borç hizmetinin askıya alınması girişimi bu
yönde bir mihenk taşı oldu. G20 ülkeleri, iyi bir örnek vererek, yardıma
muhtaç ülkeler için kaynakların serbest bırakılmasına ve sağlık harcamaları
için daha fazla mali alan yaratılmasına birlik içinde katıldılar."

Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) Özel Çekme Hakları (SDR) verme önerisinin
önemli bir adım olduğunu belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Kovid-19 salgını ışığında 650 milyar dolarlık bir genel SDR tahsisinin
küresel rezerv kaynaklarının gereksinimlerini uzun vadede destekleyeceğini
ve yoksul ülkelerin acil ihtiyaçlarını karşılayacağını düşünüyoruz. Tüm bu
girişimler düşük gelirli ülkelerin dirençli ve desteklenebilir bir ekonomik
büyüme aracılığıyla kapsayıcı ve barışçıl toplumlar oluşturma çabalarına
katkıda bulunuyor. Bu aynı zamanda desteklenebilir kalkınma hedeflerinin en
önemli sözünü tutmak için de büyük önem taşıyor; hiç kimseyi geride
bırakmamak. Ayrıca çevreyi korumak için uyumlu bir eylem de şart. Küresel
çevreci geçişin toparlanma politikalarımızın merkezinde olması gerekir.
Kalkınmakta olan ya da az gelişmiş ülkelere ve bilhassa Afrika’ya
baktığımızda, iklim adaptasyonu harcamalarının onlar açısından büyük bir
külfet olmaya devam ettiğini görüyoruz. Bu bağlamda yükümlülüklerin ve
sorumlulukların gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında paylaşılması
iklimsel değişikliğe verilecek küresel cevabın etkisini hiç kuşkusuz
güçlendirebilir."

Çavuşoğlu, küresel sınamalar karşısında G20 liderliğinin son derece
önemli
olduğunu,
eyleme yönelik ve kapsayıcı, somut
neticelere yönelik bir yaklaşıma ihtiyaç duyduklarını anlattı.

Bakan, G20 Dönem Başkanı İtalya’nın çabalarını destekleyeceğini de belirtti.

'Antalya Diplomasi Forumu, gelecekte yeni bir etkinlik modeli olacak'

Türkiye’nin yakın zamanda düzenlediği Antalya Diplomasi Forumu’nun (ADF)
amacı da sorulan Çavuşoğlu, " Antalya Diplomasi Forumu, farklı küresel
sorunlar
karşısında uluslararası platformda yeni fikirler, yeni yaklaşımlara
kulak vermeyi amaçlıyor. Küresel ve bölgesel sorunlarımıza çözüm bulmak için
yaratıcı ve yenilikçi fikirlere ihtiyacımız var
" değerlendirmesinde bulundu.

ADF’nin dünyanın ilk demokratik parlamentosu bulunan Patara’da
yapıldığına işaret eden Çavuşoğlu, bu forumun yarattığı ekosistem
sayesinde diplomaside farklı yaklaşımların ele alındığını ve yeni fikirlerin
etraflıca değerlendirildiğini vurguladı.

Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Herkesin uluslararası dayanışma ve iş birliğine olan ihtiyaca dikkati
çektiğini düşünüyorum. ADF, geleceği düşünme ve birlikte hareket etmeye
yönelik yeni bir evre oldu. ADF’ye 11 devlet ve hükümet başkanı, 45
dışişleri bakanı, 60'tan fazla uluslararası örgüt temsilcisi ve çok sayıda
Türk ve yabancı akademi ve iş dünyasından konuk katıldı. ADF, gelecekte yeni
bir etkinlik modeli olacak."