[Bilim](/bilim/)
14:16 13.06.2021(Güncellendi 14:54 13.06.2021) URL'yi kısaltın
__3 __2
Deprem araştırmasında ilk seferini tamamlayan TÜBİTAK Marmara Araştırma
Gemisi, İzmir'e döndü. TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Mandal ilk kez elde edilen
bilgiler olduğunu söyledi. Mandal denizlerdeki müsilaj (deniz salyası)
sorunuyla ilgili de açıklamalar yaptı.
TÜBİTAK koordinasyonunda oluşturulan Türkiye Deprem Platformu'nun çalışmaları
kapsamında Ege Denizi'nde araştırmalar yapan TÜBİTAK Marmara Araştırma Gemisi,
ilk seferini tamamladı.
Deprem alanında tümüyle milli imkanlarla gerçekleştirilen ilk deniz araştırma
projesi olan **'Kuşadası Körfezi İçindeki Fayların Depremselliğinin ve Aktif
Tektonik Özelliklerinin Yüksek Çözünürlüklü Deniz Tabanı Ölçümleri ile
Belirlenmesi Projesi'** çerçevesinde, 31 Mayıs'ta denize açılan gemi, İzmir
Limanı'na döndü.
Karşılama törenine katılan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, yaptığı
açıklamada, geminin yaklaşık 2 hafta boyunca bölgedeki fayların depremselliği
ve aktif tektonik özelliklerinin çıkartılmasına yönelik yoğun araştırmalar
yaptığını, çalışma kapsamında batimetrik analizler ve akustik ölçümler
yapıldığını anlattı.
_"Bu bölgenin haritasının çıkartılması için gerekli olan ön bilgilerin tümü
elde edildi"_ diyen Mandal, projenin ilk seferinde kıymetli bilgilere
ulaşıldığına dikkati çekti.
Mandal, şu bilgileri verdi:
_"İlk kez elde edilen bilgiler var. Uluslararası sularda yapılan ilk
çalışmaydı. Elde edilen bilgilerle biz bu bölgeyi şu an çok daha yakından
tanıyoruz. Hızlı bir çalışma yapılacak 2-3 aylık zaman diliminde.
Haritalandırma çalışmaları yapıldıktan sonra ikinci bir sefere çıkılacak.
İkinci seferde karotlarla numuneler alınacak. Yaşlandırma yöntemiyle de,
geçmişte hangi deprem aralıkları gerçekleşmiş bu bölgede ve geleceğe doğru
nasıl bize yol haritasını çıkaracağını görmüş olacağız. Bunların tümü
kamuoyuyla paylaşılacak."_
## 1300 kilometrelik akustik veri sağlandı
Ekipte yer alan **İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Jeoloji Mühendisliği
Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Gülsen Uçarkuş** da denizde deprem
araştırmalarının daha zahmetli olduğunu ve yüksek teknoloji gerektirdiğini
dile getirdi. Özellikle bölgedeki aktif fay sistemlerinin denizdeki kısmıyla
ilgili çalışmalarında önce deniz tabanının bir haritasını ortaya çıkarabilmeyi
istediklerini kaydeden Uçarkuş, denizin içindeki katmanları kesen fayları
analiz etmeye yönelik sistem kullandıklarını aktardı. Uçarkuş, ekibin yoğun ve
özverili çalıştığını belirterek, "1300 kilometrelik akustik veri topladık"
dedi.
### 'Müsilaj göl şeklinde yayılım gösteriyor, bu yüzden tehlike boyutu yüksek'
Öte yandan Mandal, geminin seferde olduğu süreçte müsilaj konusunun da gündeme
geldiğini, bu yüzden fay hatlarının yanı sıra müsilaja ilişkin incelemelerin
de yapıldığını söyledi.
Marmara Denizi'ni tehdit eden deniz salyası hakkında, TUBİTAK MAM Gemisi
tarafından değişik numuneler alındığını ve çalışmaların önemli kısmının
tamamlandığını belirten Prof. Dr. Mandal
_, "Sefere çıkarken tek gündemimiz buradaki deprem ile ilgili aktif fay
hatlarının incelenmesiydi ancak Marmara Denizi'ndeki müsilaj konusu gündeme
geldi. Geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanımız TUBİTAK'a bu konuda görev
verildiğini söyledi. Bu kapsamda bölgeden değişik numuneler alındı. Biz bu
çalışmaların önemli kısmını tamamladık. Hafta ortasında tamamını Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı'na teslim edeceğiz. Numunelerde toksik madde ve metal
oranları araştırıldı. Şu an elimizde verilerimiz var ancak bunları açıklayacak
olan kurum Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız'dır"_
dedi.
Öte yandan müsilajın gübre olarak kullanılıp kullanılmayacağına ilişkin de
çalışmaların sürdüğünü aktaran Prof. Dr. Mandal,
_"Diğer kurumlarımızla de iş birliği içindeyiz. Müsilajın ötesinde farklı
tehditlere de hazırlıklı olma noktasında üzerimize düşeni yapacağız. Biz
sadece müsilajı yüzeyden kaldırmanın ötesinde, denizdeki ekosistemi bozan her
bileşen hakkında çalışmalar yürüteceğiz. Çözümde mutlaka bilim temelli
yaklaşım olması lazım. Müsilaj göl şeklinde yayılım gösteriyor. Bu yüzden
tehlike boyutu yüksek. Buna sebep veren gerekçeler Ege Denizi'nin kıyılarında
olduğu için bu bölge de risk altında"_
diye konuştu.