Hürriyet Hafta Sonu Ekleri’nde işe başlayalı iki ay kadar oldu (Özgür Gözler).
İşe alınma görüşmelerimi Google Teams’ten, oryantasyonumu da telefonla yaptık
desem yeridir. Ekip arkadaşlarımın karakterlerini öğle yemeğinde ya da çay
içerken yaptığımız sohbetlerden değil de WhatsApp’taki esprilerinden ve
kullandıkları emojilerden anlamaya çalışıyorum. Örneğin Gizem Coşkunarda’yla
yüz yüze gelmemişken kızı Lorin’le haftalık toplantılarımız sırasında ekrandan
tanıştım. Allah’tan herkes çok eğlenceli, yoksa alışmak pek kolay olmazdı...
Geçen bir yılda işe yeni başlayan pek çok kişi de benzer tecrübeler yaşıyor.
Sadece işe giren ama ofise gidemeyenler değil, pek çok insan pandemide
hayatlarındaki belki bir kez yaşayacakları bazı tecrübelerden mahrum kaldı.
Evlenip balayına gidemeyenler, mezun olup kep atamayanlar, üniversiteye
başlayıp kampüsü göremeyenler... Hayatının en önemli ilklerini
yaşayamayanlarla konuştuk.
**[PANDEMİ](https://www.hurriyet.com.tr/haberleri/pandemi) BEBEKLERİ**
**DÜNYADA 15 KİŞİ YAŞIYOR SANIYOR
** Ayça Warner
Bebeğimiz Şubat 2020’de doğdu. Korkumuzdan eve ne akraba, ne yardımcı, kimseyi
alamadık. Eşim çalışıyordu. Hastaneden çıkınca, sezaryenli halimle bebekle
yalnız kaldım. Anneanne ve dedesini riske atmamak için çok nadiren görüyoruz.
Babaanne ve diğer dedesiyse yurtdışında yaşıyor. Seyahat kısıtlamaları
yüzünden torunlarını hiç görmediler. Oğlum nine ve dedeleri telefon ekranından
görmeye alıştı. [Yemek](https://www.hurriyet.com.tr/lezizz/yemek-tarifleri/)
yedirirken sandalyesinin karşısına koyuyorum, böylece bebek sabit dururken
onlar rahat rahat torunlarını görüyor. Tabii öpüp koklamanın yerini tutamaz. 1
yaşını geçti, hâlâ çoğu akrabam ve arkadaşım yakından görmedi onu. Oğlum
dünyanın küçücük bir yer olduğunu ve üzerinde 15-20 kişi yaşadığını düşünüyor
olabilir.
_Ayça Warner ve oğlu Ali Martin_
**BAŞKA BEBEKLERE BAKIP İÇ ÇEKİYOR
** Gözde Akan
Bir anda bir bebekle hayatım değişirken tüm dünyada başlayan pandemi süreci de
üzerine eklenince bambaşka bir gerçekliğin içerisinde buldum kendimi. Annemin
destek olacağını düşünüyordum, ‘İşe ne zaman dönerim’ planları yapıyordum.
Hepsi ‘Bebeğimi nasıl korurum’ kaygısına dönüştü. Salgın korkusundan aşı
randevusu bile alamıyorduk. Şimdi artık İda 1 yaşında. Beni en çok üzense
uzaktan başka bebeklere bakıp iç çekmesi, tam sosyalleşmeye başlaması gereken
zamanda eve hapsolması...
**BİRİNCİ SINIFA BAŞLAYIP OKULA GİDEMEYENLER**
**DERSİ[FİLM](https://www.hurriyet.com.tr/film-izle/) GİBİ ALGILIYOR
**Şengül Yaray
Kızım bu yıl birinci sınıfa başladı. Oğlum da üçüncü sınıfta. Gerçekten çok
zorlandık. Bir yandan kızım büyük güçlükle okuma ve yazmayı öğrenmeye
çalışıyor. Diğer yandan oğlum sürekli kopan internet bağlantısına rağmen
derslerinden geri kalmamaya çalışıyor. Arada ben kalıyorum. Bir çocuğun
uzaktan eğitimle okuma-yazma ve ayrıca matematik öğrenmesi çok zor. Okuldaki
gibi olmuyor. Matematikte çocuğa minicik kareleri gösterip “Öyle değil, böyle
yapacaksın” derken çıldırmamak elde değil. “Sen öğretmenini dinle, ben bir
yemek yapacağım” diyorum, bir bakıyorum iki dakika sonra mutfakta. Bağlantı da
sürekli kopunca çocuk ister istemez dersten soğuyor. Zaten bir çocuk
öğretmenini görmeden, bir sıraya oturmadan nasıl okula başladığını
algılayabilir ki… Dersi televizyondaki bir film gibi algılıyor. Fiziksel
sağlığımızı düşünürken ruh sağlığımızı unuttuk. Kızım ikinci sınıfa
başladığında sudan çıkmış balığa dönecek, buna eminim.
**AKIL SAĞLIĞIMIZI KAYBEDİYORUZ
** Berrin Tanır
Oğlum Merkür birinci sınıfa başladı bu yıl. İlk 1-2 hafta ikişer gün gittiler.
Biz veliler hiç giremedik okula. Sınıfını bilmiyoruz. Sonra da zaten eve
geldiler… Okuma yazma, matematik, her şeyi biz anneler öğrettik. Öğretmenler
Günümün kutlanmasını istiyorum ben!
Kişilik olarak öğretmeye yatkın biri de değilim. Yine de bir şekilde başardım.
Ama sınıfta okuma-yazma öğrenemeyen birçok çocuk olduğunu görüyorum. Şimdi bu
çocuklar ikinci sınıfa geçtiğinde ne olacak? Bence bu çocukların birinci
sınıfı tekrar etmeleri gerekiyor. İkinci sınıfta ne yapacaklar, çoğunun hiç
matematik bilgisi yok. Ekran karşısında oyuncak araba sürüyor benim oğlum. Bu
yaş grubunu 4-5 saat hayatta tutamazsın ekran başında. Formaliteden
oturtuyoruz ekran karşısına. Yarım saat sonra her şey bitmiş oluyor zaten.
Öğretmen çocukları tanımıyor, aileleri tanımıyor, ekrandan müdahale edemiyor
çocuklara. Anneler de akıl sağlığını kaybediyor zaten. Bence bu sürecin
sonunda ne sağlıklı çocuklar ne de sağlıklı ebeveynler olacak. Sonu delilik
bunun.
_Berrin Tanır ve oğlu Merkür_
**TORUNUNU HİÇ GÖREMEYENLER**
**BU DÖNEMİN ADI HASRETLİK
** Nevin G.
Torunum pandemide doğdu. Bir yanda evinde yeni doğan bir bebekle yalnız kalan
kızım, bir yanda uzun süredir göremediğim yurtdışındaki oğlum… Bu dönemi en
çok hasretlik olarak tanımlayabilirim. Gerçekten çok zor.
**İYİ Kİ TEKNOLOJİ VAR, HİÇ OLMAZSA YÜZÜMÜ TANIYOR
** Janet Warner
Biz İngiltere’de yaşıyoruz. Gelinim Türk, oğlumla Türkiye’de yaşıyorlar.
Bebekleri 1 yaşında ve doğduğundan beri hiç göremedim. İyi ki teknoloji var.
Hiç olmazsa yüzümü tanıyor, ben de onun büyümesini izleyebiliyorum. Yine de
bir an evvel kucağıma almak istiyorum.
_Janet Warner ve torunu_
**MEZUNİYET BALOSU YAPAMAYANLAR**
**ANILARI YÂD EDECEĞİMİZ YILLIĞIMIZ BİLE YOK
** İrem Çiçek
Liseyi ve arkadaş ortamını çok seven biri olarak mezuniyet, balo, yıllık gibi
hiçbir etkinliği yapamamamız büyük ihtimalle uzun süre içimde kalacak. Pandemi
başladığından beri arkadaşlarımla, balo yapamayacağımızı bilmemize rağmen
arada baloda ne giysek muhabbeti geçer. Gerçi biz ne giyeceğimizi 10’uncu
sınıfta bile konuşurduk. Sınıfça kendi aramızda toplanıp küçük bir şeyler
yapalım gibi hayallerimiz var ama bu ne kadar mümkün bilmiyoruz. Büyüyünce
eski günleri özlediğimizde açıp bakabileceğimiz ve anıları yâd edebileceğimiz
yıllığımız da yok. Bunları keşke arkadaşlarımızla yapabilseydik.
**OTELİ TUTTUK AMA BALOYA GİDEMEDİK
** Zeynep Kaya
Geçen yıl, dördüncü sınıfta hep yıl sonu balomuzu konuşurduk. Sınıf annesi
para topladı, otel salonumuzu tuttuk. Pasta siparişi verdik, danslar çalışmaya
başladık. Bazı arkadaşlarım kıyafetini bile almıştı… Ama hiçbirini yapamadık.
Sadece keple fotoğraf çekimi oldu okulda, o kadar. İyi ki kıyafetimi
almamışım. Ona bakıp daha çok ağlardım.
**ÜNİVERSİTE BİTİRİP KEP ATAMAYANLAR**
**POST-MEZUNİYET DEPRESYONU!
** Begüm Bektaş
Bu yıl yüksek lisansa başladım. Üniversite hayatım boyunca kampüste çok aktif
bir öğrenci oldum. Dört yıl çok keyifli geçti. Mezuniyet yaklaşırken pandemi
patladı. Hocalarımız önceleri “Belki yapılabilir mezuniyet töreni” diyordu.
Bir umutla bekledik. Podyuma çıkıp gururla diploma almak, kep atmak çok özel
bir histir eminim. Biz de çok hevesliydik ama olamadı. Sanki mezun olamamışız
gibi hissettik çoğumuz. ‘Post-mezuniyet depresyonu’ diye adlandırıyorum ben bu
duyguyu.
**ÜNİVERSİTE KAZANIP KAMPÜSE GİDEMEYENLER**
**Okulda herkes aile gibi olurmuş, biz yaşayamadık
** Ufuk Altunbaş
Ege Üniversitesi’ni kazandım. Kampüsüyle ünlüdür burası, o yüzden hayalini çok
kurmuştum. Sınava hazırlanırken en büyük motivasyon kaynağım da buydu ama ne
yazık ki kampüs hayatı yaşamak mümkün olmadı. Bunu gerçekleştiremeyince eğitim
için de hevesim kırıldı doğrusu. Uzaktan eğitimde insanın okula ilgisi
azalıyor. Şimdi hocalarımızdan önümüzdeki yıl da uzaktan eğitim olabileceğine
dair duyumlar alıyoruz. Ama ben okula fiziksel olarak gidebilmenin hayalini
hâlâ kuruyorum. Online derslere bazen mezun konuklar geliyor. Kampüs hayatının
güzelliğinden, kulüplerin öneminden bahsediyorlar. Sempozyumlara, panellere,
kulüp çalışmalarına katılamıyoruz. Bizim bölümün aile gibi bağları varmış,
bundan bahsediyorlar. Ama biz o aile bağını henüz kuramadık.
**HEVESİM KURSAĞIMDA KALDI
** Erva Tunca
Yalova Sosyal Bilimler Lisesi mezunuyum. Liseden mezun olurken kep atmayı
bekliyorduk ama olmadı. Mezuniyet balosunu açık alanda yaptık ama dans etmek
yasaktı. Zaten çok kısa sürdü. Halay çekmeye kalkışanlar oldu ama uyarıldılar.
Diploma töreni de yapamadık. Boynumuz bükük kaldı. Sonra üniversitesiyi
kazandım ama kampüsü sadece bir kez görmeye gidebildim. Onda da hevesim
kursağımda kaldı. Tüm bunlar benim eğitimle ilgili motivasyonumu düşürdü.
Okumayı çok sevmeme rağmen hiç çalışmak gelmiyor içimden. Sürekli evdeyiz, çok
bunaldım. Kampüste olsam, kütüphaneye gitsem, arkadaşlarımla sosyalleşsem çok
daha farklı olurdu bence.
**BALAYINA GİDEMEYENLER**
**UZAKDOĞU HAYAL OLDU
** Özge T.
Önümüzdeki günlerde basit bir nikâh yapacağız, mütevazı bir gelinlik
giyeceğim. Akşam da belki arkadaşlarla açık havada bir yemek yeriz. Ama balayı
yalan oldu... Tayland, Singapur gibi Uzakdoğu’da bir ada hayal ediyordum
balayı için. Sonuçta herhangi bir zamanda böyle uzak bir yere gidip pahalı bir
tatil yapamayız. Bunu evlenirken yapmayacaktım da ne zaman yapacaktım? Böyle
bir balayı, düğün sürecinin bir parçasıdır, ne kadar pahalı da olsa insana
psikolojik olarak normal gelir. Diyorlar ki seneye yaparsın. Araya zaman
girdiğinde o bütçeler o kadar da normal gelmeyecek bize. Bir sene sonra ben
“Şimdi durup dururken böyle bir para harcamayalım, biriktirip başka bir şey
için kullanalım” düşüncesinde olabilirim. Gerçekten çok içimde kaldı.
**YILMADIK, GİDECEĞİZ!
** Özgür A.
Geçen ağustosta evlendik. Evlenirken sevdiklerimizin bir kısmının gelememesi,
gelenlerin de risk aldıklarını bilmek yıpratıcıydı. En kötüsü düşlediğimiz
balayını yapamadık. Zaten öyle bir enerjimiz de kalmamıştı. Ama yılmadık. Daha
güzel ve sağlıklı günlerde mutlaka yapacağız balayımızı…
**GELİNLİK GİYİP DÜĞÜN YAPAMAYANLAR**
**İÇİMİZDE KALMASIN İSTİYORUZ
** Fatma Dabağoğlu
Pandemi döneminde evlendik. Gelinlik giymedim. Üç-dört kişinin olduğu basit
bir tören oldu. Sayılar azalırsa bu yaz ailemizden herkesin katıldığı bir
kutlama yapmak istiyoruz. Düğünümüzün olmaması daha çok ailemizi etkiledi
çünkü. Biz yeni jenerasyon düğün yapmayı o kadar önemsemesek de ailemiz “Düğün
yapın, seneler sonra içinizde kalmasın” diyor. Tabii ki her genç kızın rüyası
gelinlik giyip prensesler gibi kutlanmak ama pandemi nedeniyle olmadı işte.
Zaman geçtikçe de düğün yapmak bir proje haline dönüştü. “Olsa da bitse” gibi
hissediyoruz artık. Vaka sayıları çok düşerse yapacağız ama şu an beklemekten
başka çaremiz yok.
_Fatma-Murat Dabağoğlu çifti_
**BENİM İÇİN ŞANS OLDU
** Arzu Köroğlu
Aslında hayatım boyunca hiç evlenmeyi hayal etmemiştim ben. Bu işin ritüelleri
bana hep sıkıcı görünürdü. Fakat 40 yaşımda âşık olunca işler değişti,
evlenmeye karar verdik. O ritüeller gözümde büyüyordu. O günü hayal bile etmek
istemiyordum. Şansıma, tam biz evleneceğimiz zaman pandemi patladı. ‘Mecburen’
düğün yapamadık. Açıkçası bundan pek mutlu oldum. Tam hayal ettiğim gibiydi.
Nikâh yapıldı ve direkt oturacağımız eve geçtik. Evin bahçesinde en
yakınlarımızla küçük bir kutlama yaptık. Çok samimi ve hoştu, bu da bana çok
iyi geldi. Normalde evlenip de kimseyi çağırmasak çok ayıp olurdu oysa…
**İŞE GİRİP İŞ ARKADAŞLARINI GÖREMEYENLER**
**BİLGİSAYARSIZ ETKİNLİKLERİ ÖZLEDİM
** Feyza T.
2020 Eylül ayında bir cuma günü önceki işyerimdeki dizüstü bilgisayarı kapatıp
pazartesi yeni başladığım işin bilgisayarını açtım… Ama mekân aynıydı,
evimdeki çalışma odası… Ben çok zorlandım. O samimiyeti yakalayabilmek,
insanları anlamak, tanımak için çok daha fazla çaba göstermek gerekiyor.
Normal zamanlarda ofistekilerle kaynaşırsın ama uzaktaki ekibinle uyumu
yakalaman biraz zaman alabilir. Fakat departmanımdaki insanlar farklı
ülkelerden olduğu için, bu süreç ‘çokuluslu ekibimiz’ açısından birleştirici
oldu diyebiliriz. Çünkü onlar da kendi ofislerine gidemedikleri için biz
kaynaştık. Global bir sosyal medya şirketinde çalışıyorum ve keyifli çevrimiçi
etkinlikler yapıyoruz ama ben bilgisayarsız bir ortamda ekiplerin kaynaştığı
etkinlikleri özledim.
**İŞ DEĞİŞTİRİRKEN İKİ KERE DÜŞÜNÜN
** Zeynep H.
İK alanında çalışıyorum. İki ay önce bir teknoloji şirketine geçtim. Bir insan
kaynakları profesyoneli olarak, fiziksel oryantasyonun kıymetini bu süreçte
daha iyi anladım. İletişimi sanala taşıdığında karşındaki insanın tepkilerini
ölçmek güçleşiyor. Mail’lerini iki kere okuyorsun, bir şey söylerken iki kere
düşünüyorsun. Açıkçası ben pandemi döneminde iş değiştirmek isteyenlere iki
kere düşünmelerini tavsiye ederim. İş değiştiren pek çok arkadaşım da aynı
kanıda…
**[Bitcoin](https://bigpara.hurriyet.com.tr/kripto/bitcoin-fiyati/) ve
[Ethereum](https://bigpara.hurriyet.com.tr/kripto/ethereum-fiyati/) ne
kadar?**
**[Bitcoin](https://mbigpara.hurriyet.com.tr/kripto/bitcoin-fiyati/) ve
[Ethereum](https://mbigpara.hurriyet.com.tr/kripto/ethereum-fiyati/) ne
kadar?**