[Türkiye](/turkiye/)
15:02 07.06.2021URL'yi kısaltın
__6 __2
Kendisine işkence uygulayan eşi Ramazan İpek'i öldüren Melek İpek'in 108 gün
sonra tahliye edilmesine ilişkin kararın gerekçesi açıklandı. Kararda, "Bir
kimsenin muhtemel saldırıya karşı hazırlık yapması ve savunma araçlarını
önceden hazırlaması da meşru müdafaa kabul edilmelidir" denildi.
**Antalya** 'nın **Döşemealtı** ilçesinde kendisine işkence uygulayıp ölümle
tehdit eden 12 yıllık eşi **Ramazan İpek** 'i öldüren **Melek İpek** hakkında,
108 gün sonra verilen tahliye kararının gerekçesi açıklandı.
5237 sayılı Kanunun 27. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan _"Meşru
savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya
telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez"_ hükmü hatırlatılan gerekçeli
kararda, _"Bu durumda; kişinin maruz kaldığı saldırı nedeniyle içerisine
düştüğü korku, telaş ve şaşkınlık dolayısıyla davranışlarını yönlendirme
yeteneğinin ortadan kalkması söz konusu olacağından, meşru müdafaada sınırın
aşılmasından dolayı kusurlu sayılamayacağı kabul edilir. Dolayısıyla burada
belirleyici olan, maruz kalınan saldırının kişiyi içerisine
düşürdüğü[psikolojik durumdur](https://www.dha.com.tr/yurt/melek-ipek-
davasinda-gerekceli-karar-muhtemel-saldiriya-karsi-savunma-mesru-
mudafaadir/haber-1831111)"_ denildi.
## 'Hukuk düzenini ilk ihlal eden, saldırganın kendisi'
Sınırın aşılması konusunda failin o anda içerisinde bulunduğu ruh halinin adil
bir tarzda göz önünde bulundurmak gerektiği belirtilen kararda, _"Yani failin
niyeti, fiilin icra tarzına ve ruh haline göre ciddi bir saldırının
defedilmesinden ziyade, kin duygusunu tatmine yönelik ise meşru müdafaanın
sınırlarını aşma değil, ancak haksız tahrik söz konusu olabilecektir. Meşru
müdafaada bulunan kişinin eylemi, saldırgan açısından haksız tahrik olarak
değerlendirilemez. Zira hukuk düzenini ilk ihlal eden saldırganın kendisidir"_
ifadeleri yer aldı.
## 'Sanığın beyanları birbiriyle uyumlu'
Doğrudan görgü tanığı bulunmayan olayda sanığın olayın hemen sonrasında alınan
beyanları ile ilerleyen aşamada alınan beyanları ve özellikle yargılama
aşamasında alınmış beyan içeriklerinin esas olarak birbiriyle uyumlu olduğu
belirtilen kararda, _"Dolayısı ile tüm dosya kapsamındaki maddi deliller
karşısında savunmaya itibar edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır"_ denildi.
## 'Tekrarından korkulan bir saldırı da henüz sona ermemiştir'
Meşru müdafaadan söz edebilmek için bir saldırının bulunması ve savunma ile
saldırının aynı zamanda, hemzaman olması gerektiği ifade edilen kararda, şöyle
denildi:
* "Saldırı başlamadan önce müdafaaya geçmek nasıl meşru sayılmazsa, öylece saldırı bittikten sonra müdafaada bulunmak da meşru olamaz. Ancak saldırının varlığı şartını geniş manada anlamak ve başlayacağı artık muhakkak olan bir saldırıyı başlamış, keza bitmiş olmasına rağmen tekrarından korkulan bir saldırıyı da henüz sona ermemiş saymak zorunludur. Ancak bir kimsenin muhtemel saldırıya karşı hazırlık yapması ve savunma araçlarını önceden hazırlaması da meşru müdafaa kabul edilmelidir. Bazı hallerde saldıran durumunda bulunan kişinin hareketi müphem (belirsiz) nitelikte olabilir. Ancak bu durumda bulunan kimsenin maksadının saldırı olduğuna inandıracak dış alametler varsa [saldırı şartı gerçekleşmiş sayılabilir](https://tr.sputniknews.com/turkiye/20210428/1044376425.html).
* Öte yandan, saldırının varlığının kabulü için her zaman halen mevcut olması şart olmayıp, gerçekleşmesinin muhakkak olması da yeterlidir. Henüz başlamamış ancak başlaması muhakkak olan saldırılara karşı da savunma mümkündür. Bu nedenle taraflar arasında doğrudan doğruya bir boğuşma veya karşılıklı çatışma durumunun gerçekleşmesini aramaya gerek yoktur. Burada saldırının muhakkak olduğunun en büyük kanıtı ise maktulün servise çıktığı sırada sanığın ellerini çözerek kıyafetini giymesine imkan sağlaması yerine sanığı ölümle tehdit ederek çıplak ve elleri kelepçeli olarak bırakıp kelepçe anahtarını da cebinde götürmesidir. Bu şekilde davranan sanığın uyguladığı sistematik şiddetin tekrarının muhakkak olduğu açıktır."
Sanığın öç alma ve özellikle 'Ne de olsa meşru müdafaa halindeyim' irade ve
kanaati ile hareket etmediği kaydedilen gerekçeli kararda, şu ifadeler yer
aldı:
* "Sanığın niyetinin, fiilin icra tarzına ve ruh haline göre ciddi bir saldırının defedilmesinden ziyade sanığın uğradığı şiddetin oluşturduğu kin ve nefret duygusunu tatmine yönelik olarak kabul edilemez. Zira sanığın böyle bir niyeti olsa bu niyetini tatmine yönelik uğradığı sistematik şiddetin hemen sonrasında uğradığı haksızlık karşısında öfkeye kapılarak evde birden fazla tüfek ve bıçak bulunmakla ve yine sanığın da tüfek kullanmayı bildiği anlaşılmakla daha geceden maktulün bir nevi yorgun düşüp uyuması sonrasında [bu niyetini uygulama imkanı vardır](https://tr.sputniknews.com/turkiye/20210427/1044370257.html).
## 'Devam etmeyip tek atışla eylemini sınırlandırmıştır'
* © İHA / AKİF YILMAZ - ELİFNAZ ALTÜRK
Sanığın saldırıyı def etmeye yönelik tek atış yapıp maktulü etkisiz hale
getirdikten sonra daha fazla atış imkanı var iken 'Ne de olsa meşru müdafaa
halindeyim fırsat bu fırsat' iradesi ile yerde yatmakta olan maktule karşı
öfke ve gazap ile hareket ederek tüfek, fişek ve bıçak gibi yeterli aleti de
olduğu halde ve 112 kayıtlarındaki hırıltı ve inleme seslerinden maktulün
henüz ölmediğinin belli olduğu ortamda ölüm sonucunu almaya yönelik riske
girmeyip eylemine devam etme imkanı var iken devam etmeyip tek atışla eylemini
sınırlandırmıştır.
## 'Öç alma kanaati ile hareket etmedi'
* Sonrasında en hızlı şekilde 112 acil servis hattını arayarak olayı ihbar etmesi, söz konusu ihbar ile yardım talep etmesi hatta olayın gerçekleştiği evin ekipler tarafından bulunmasına yönelik görevlilere ısrarlı yer ve yön tarifinde bulunması hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın öç alma güdüsü ile hareket etmediği yönünde tam bir kanaat edinilmiştir.
* Yine sanığın maktule dış kapıdan girer girmez tereddütsüz ateş etme imkanı var iken böyle bir durum olmadığı ve özellikle atış mesafesi ve el svaplarına yönelik tespitlerden sanık ile maktulün arasındaki mesafenin kısaldığının sabit olduğu, yine sanığın maktulün henüz olmadığı ortamda silahı alması ya da aramasının doğrudan öldürme kastını ortaya koymayacağı, bu durumun somut olayda sabaha kadar şiddete maruz kalmış, çıplak ve kelepçeli bırakılmış sanığın tekrar şiddete maruz kalması muhakkak olmakla kendini koruma içgüdüsünden kaynaklanan doğal bir davranış olduğunun [kabulünde zorunluluk bulunmaktadır](https://tr.sputniknews.com/turkiye/20210426/1044363430.html)."
## 'Hayatın olağan akışında beklenebilecek bir durum'
Olayda sınırın öfke, gazap gibi nedenlerle aşıldığına ilişkin delil olmadığı,
bu yönde ortaya çıkan şüpheden de sanığın yararlanması gerektiği belirtilen
kararda, _"Meşru savunmada sınırın mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve
telaş ile aşıldığının kabulü zorunludur. Sanığın, maruz kaldığı saldırının
etkisiyle içine düştüğü psikolojik hal nedeniyle heyecanlanması, paniğe
kapılması ve hatta korkması, bunun sonucunda da meşru savunma sınırını aşması
hayatın olağan akışında beklenebilecek bir durum olup, kin ve öç alma güdüsü
ile hareket edilmediği konusunda mahkememizde tam bir vicdani kanaat
oluşmuştur"_ denildi.