Ekip içinde adım ‘[Kalben](https://www.hurriyet.com.tr/haberleri/kalben)
muhabiri’ne çıkacak kadar çok röportaj yaptım onunla. Bu kez evinin önündeki
güzel yeşillikte bir araya geldik. Uzun zaman sonra sosyalleşmek, tatlı mayıs
havası çok iyi geldi ikimize de. Komşusu, ekip arkadaşımız Uygar (Taylan) da
bize eşlik etti; videolarımızı çekti. Kalben pandemi günlerini en verimli
geçiren sanatçılardan. Son bir senede pek çok tekli yayımladı. En son
Teoman’la düeti ‘Robot Kozmonot’ ve eski şarkılarını yeniden yorumladığı ‘Eski
Yeniler’ dinleyiciyle buluştu. Bu cuma da ‘Şanssız Mücadeleci’ çıkacak.
Romanının ve romana özel hazırladığı albümün hazırlıklarıysa sürüyor. Ama bu
haftanın gündeminde asıl ‘meme hareketi’ var...
**‘Hayat kısa, memeler sarkıyor’ olayının başına gidelim, o mesajı okuyunca
ne hissettin?**
Hayatımın en acı, en şiddet dolu zamanlarından birinde reflü olmuş, 38 bedene
düşmüştüm. O günlerde zayıfladığım için güzel olduğumu söyleyen herkese
gerçekleri haykırmak istiyordum. O zamanlar geldi aklıma bu mesajı okuyunca.
Şimdi kendimle, hayatımla mutluyum. Zayıfladığımda güzel olacağıma
inanmıyorum.Yeme bozuklukları, hormonal rahatsızlıkları, yaraları olan
insanlara bir şeyler söyleyip duruyoruz. Birbirimizi incitiyoruz. Bak, şimdi
bu röportajı okuyanlara sesleniyorum: Sizi vücutlarınızdan, kıyafetlerinizden,
mesleklerinizden, cebinizdeki cüzdanların ağırlığından, karizmanızdan, aile
tarihinizden, kusur görülmüş ve sevilmemiş yerlerinizden bağımsız olarak
seviyorum!
**O mesajı şefkatle, yazan kişiyi de anlayarak yanıtlamışsın...**
Emel zayıf olmanın güzel olduğuna inandırılmış olabilir. Sevdiği biri kilosunu
eleştirmiş olabilir. Kilo veremediği için kendini suçluyor olabilir. İlaç
kullanıyor olabilir. Ne ihtimaller var insan hayatı söz konusu olduğunda...
Emel’le hiçbir derdim yok. Öfkeyle konuşmayı, yargılamayı, laf sokmayı doğru
bulmuyorum. 35 yaşındayım ve başka yollar olmak zorunda artık benim için. Ama
hiç şaşırmadığım bir husus medyanın dili oldu. Emel Hanım’a verdiğim yanıtın
dostaneliğini hiçe sayan yalan yanlış manşetler... Öfkelenmişim, laf
sokmuşum... Birkaç [magazin](http://www.hurriyet.com.tr/kelebek-magazin/)
sitesine yazdım hatta ‘Siz de değişimin bir parçası olabilirsiniz biraz
anlayış ve emekle’ diye. Bakalım, göğe seslenmeye devam...
**Yanıtı paylaştığın post, 40 bin beğeni almış. Pek çok kişi ilham alıp
illüstrasyonlar çizdi, paylaştı. Bir ‘meme hareketi’ mi başladı böylece?**
Kadın bedeni üstündeki baskı, kadın hayatını hiçe sayarak kurulmuş düzen
mutlaka değişecek.. Bu sona giden yolda omuz omuza yürüyoruz. Sevgili Sezen
Aksu’dan, muhteşem çizerlerden, ilk kez resim yaptığını söyleyen kadınlardan
gelen onca sevgi, destek... Bana değil, bize... Ben bir sesim. Bizler birlikte
bir özgürlük şarkısı oluyoruz şimdi. Hayatlarımızı, vücutlarımızı hiçe saymaya
çalışan kanunlar ve kanun yapıcılar karşısında tüm renklerimizle duruyoruz.
**Buradan bir şeye dönüşecek mi peki bu hareket?**
Güzel olmamızı koşullara bağlayan ve dünyada kapladığımız alan ne kadar küçük
olursa o kadar sevinen düzene bir cevap olmalı. Aklımda bir fikir var ancak
gerçekleşince paylaşmak istiyorum. Fayda var edecek bir fikir. Dilerim gerçek
olur.
**MAHRUM OLMAMAYI ÖZLEDİM**
**Kim bu ‘Şanssız Mücadeleci’? Son şarkına adını veren bu ifade ne anlama
geliyor senin için?**
Kendini tanımaya, hayatı anlamaya vakti olmayan; keyfi, sevgiyi, şefkati
içeride aramayı bilmediğinden dışarıda bulmaya çalışan herhangi biri. Mağdur
edilmiş hissediyor. Değişmek istiyor. Kırıklarından sızan ışığı gören
birilerini bulmak... Sevmek, sevilmek... Yok olmadan önce var olmak...
İstediği için bunları başaracağına inanıyorum.
**Pandemide en çok hangi özgürlükleri özledin?**
İnsanların birbirlerine korkusuz bakarak, rahat nefes alarak yürüdükleri
kalabalık günleri, konserde birlikte şarkı söylemeyi, açlıkla ve değersizlikle
sınanan insanların arka arkaya intihar etmediği günleri özledim. Sokak
satıcılarını, komşu ziyaretlerini... İnsan olmaya dair ne biliyorsak hemen
hepsinden milyarlarca insan mahrum kaldık bu dönemde. Mahrum olmamayı özledim.
_Kalben’in Instagram’da hayranına verdiği yanıt (üstte), insanlara
illüstrasyonlar çizdirecek kadar ilham oldu. Esma Burcu Havasi’nin çizimi
(solda), Aslı Alpar’ın çizimi (en altta)._
**BİRİLERİ FEMİNİZMİ KÜFÜR ZANNEDİYOR!**
**“Sağlıklı ve taş gibi vücudumla ne kadar çekici ve özgür hissettiğimi
görmüyor musun” diyorsun o yanıtta. Vücudunla ilgili başka neler
hissediyorsun?**
Vücudumla her gün yaşıyor, üretiyor ve daha mutlu biri olmanın yollarını
arıyorum. Bazen büyüyor, bazen küçülüyor vücudum. Ben bir kadınım. Bunu
özgürce yazmak, söylemek ne güzel. Kadın vücudunun girdiği tüm hallere sevgim
var. Sonunda doya doya yaşadığım bu biricik vücutta doğduğum için enfes
hissediyorum. En çirkin, kötü, ödemli, bakımsız hissettiğim günlerde de iyi ki
ben, benim!
**YORULMUYORUM...**
**Daha önceleri nasıl hissediyordun? Bir röportajında vücudunu saklamayı
tercih ettiğini, ilk defa 32 yaşında askılı bir kıyafet giydiğini
anlatmıştın...**
Doğrudur. İnsanca güzelliklerini deneyim edememiş insanların katı kurallarına
göre şekillenen kozmetik bir dünyada kendi güzelliğimi keşfetmek zaman aldı.
Başkasına çirkin demeye dilim varmıyor artık. Birini göründükleriyle,
sakladıklarıyla, utandıklarıyla yargılama yoluna gidemiyorum. İnsanlara kısa-
uzun, zayıf-şişman, çirkin-güzel gibi ikili sıfatlar kadar basit ve zalim bir
pencereden bakmak yerine daha karmaşık, öğreti ve hikâye dolu yollara
gidiyorum. İnsan o iki sıfat arasında olup biten her şey değil mi? Bence öyle.
**Tamamen rahat mısın peki artık? Hâlâ göğüs dekolteli bir şey giymek
istemiyormuşsun sanırım...**
Ne zaman dekolte giyeceğime; nerede açacağıma, neden göstereceğime ben karar
veriyorum. İsteklerimin toplumun beklentileri tarafından yönetilmesini kabul
etmiyorum. Dekolte giymek zorunda hissetmiyor ancak memelerimden yahut
memelerini, göğsünü gere gere gösteren enfes insanlardan utanmıyorum. Tamamen
rahat olmadığım konular var ama bedenimle, karakterimle, mesleğimi icra
edişimle alakalı değiller. İçinde büyüdüğüm toprağın meselelerine temas
ederken tamamen rahat olmam imkânsız.
**Tüm bunlarla mücadele etmek de kadının omuzlarında ayrı bir yük mü acaba?
Toplumsal dayatmalara başkaldırmak, sürekli birilerine sınırlarını
hatırlatmak, yaygın güzellik algısından etkilenmemeye çalışmak yorucu geliyor
mu bazen?**
Kadınların hakları ve özgürlükleri için bunca asırdır kadınlar uğraşıyor.
Bakıyorum da, kadın olmayanın feminist olması bile mucize! Feminizm;
kadınların eşit sosyal, ekonomik, yasal, kültürel haklara sahip olmalarını
isteyen insanlık görüşüdür, minik bir not. Birileri küfür zannediyor, ne acı.
Birbirimizin özgürlüğünden, mutluluğundan, yaşam haklarından korkuyoruz. 100
zengin adam ve sülaleleri zengin yaşamaya devam etsin diye 8 milyar insan
birbirini parçalıyor. Yorulmuyorum bu nedenle fikirleri savunmaktan,
konuşmaktan. Korkmuyorum. Yalnızlaştırıcı tarafları var diye endişe ediyordum
daha gençken. Şimdi onlarca insan kardeşiz, arkadaşız.
**Dayanışmamızdan kıymetli ne olabilir?**
**HAYAT, GÖKTEN DÜŞEN BİR KUŞ TÜYÜ AĞIRLIĞINDA**
**Erkek şiddetine, kadına yönelik ayrımcılığa bulduğun her fırsatta söz
söylüyorsun. Aynı cinsiyetten iki insanın birbirine âşık olma hakkına göğsünü
gere gere “Ben de yaşadım” diyerek sahip çıkıyorsun. Beden olumlamayla ilgili
yaptıklarını konuştuk… Bütün bunların sana neler getirdiğini ve Türkiye’de
yaşayan, şöhretli bir isim olduğun için senden bir şeyler götürüp
götürmediğini merak ediyorum…**
Sevgi, umut, neşe, gerçeklik ve dostluk alıyorum hayattan ve bu güzel
insanlardan. Hayat, tüm haşmeti ve muhteşemliğiyle gökten düşen bir kuş tüyü
ağırlığında. Ailem var. Kocaman. Bebelerin isim annesiyim. Videolar,
mektuplar, mesajlar, hediyeler… Kâh kedi-köpek sahiplendiriyoruz, kâh
çocuğunun katilini arayan babanın yanında duruyoruz. Her şey iç içe geçiyor
hayatımda. Tüm insan hayatları, tüm insanların gerçeklikleri, yalnızlıkları,
acıları, hayalleri, sevdaları… Öyle duygusal bir yaşam ki böylesi. Gözlerime
doluyor neşesi de acısı da. Sadece kendim için yaşar gibi değilim. Ondan çok
yaşıyorum sanki. Benimle bunca hayatı paylaşan bunca candan insan sağ olsun.
**[Bitcoin](https://bigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ve
[Ethereum](https://bigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ne
kadar?**
**[Bitcoin](https://mbigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ve
[Ethereum](https://mbigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ne
kadar?**