Son bir haftadır Instagram, influencer (internet ünlüsü) [Cansu
Dengey](https://www.hurriyet.com.tr/haberleri/cansu-dengey)’in
‘alışılagelmişin dışındaki’ fotoğrafları ve bunların altında anlattıklarıyla
çalkalanıyor. Dengey, Instagram’daki ‘hep çok güzel, çok bakımlı, çok neşeli
olmalıyız’ baskısına karşı çıkıp vücudundaki ‘fazlalıkları’ saklamadığı, hatta
özellikle öne çıkardığı fotoğraflarını paylaştı. Fotoğrafların altında çocuk
yaştan bu yana maruz kaldığı ‘zayıf, güzel ve ilginç olma’ baskısının
kendisinde yarattığı etkileri anlattı. Diğer influencer’lar, ünlüler ve
takipçileri derken aldığı destek büyüdükçe büyüdü. Öte yandan bir kesim de “Bu
algıyı siz, influencer’lar yarattınız” diye eleştirdi. Dengey’le sosyal
medyada tanınır olmanın ‘yan etkileri’ni konuştuk.
**Instagram her şeyin ‘mükemmel’ gösterildiği bir mecra. Ama siz son
paylaşımlarınızda vücudunuzu sakınmadınız. Ve bu fotoğrafların altında
yaşadığınız güzellik baskısını anlattınız. Herkesin kıyasıya birbirini
eleştirdiği bir mecrada bu tür paylaşımları yapmak kolay olmasa gerek...**
Kesinlikle öyle... Ben bu mecraya makyaj ve cilt bakımı videoları çekerek
girdim. O zaman tutan şey buydu. Sosyal medyanın doğasını biliyordum. Güzel
olmam gerektiğini düşündüm hep. Cildimin pürüzsüz olması gerektiğine inandım.
İlgi çekici bir insan olmam gerektiğini, ancak bu şekilde tutunabileceğimi
sandım. Sonra baktım ki güzel olma kaygısı bizleri takip edenleri de bu
kaygıya sürüklüyor. Ama bu mecraya girdiğinde bunun farkında olmuyorsun.
Kafanda o kapı henüz açılmamış oluyor.
_Cansu Dengey’in 2016’da açtığı YouTube kanalında 276 bin abonesi,
Instagram’daysa yaklaşık 265 bin takipçisi var.
_
**TÜRKİYE HAZIR DEĞİLDİ**
**Ne zaman fark ettiniz bunu?**
İnsan zamanla gelişiyor. Hırpalana hırpalana değişiyorsun. Bu bir vicdan
meselesi haline gelmeye başladı. Üç sene önce ‘ideal beden’ başlığı altında
bir YouTube videosu çektik başka bir influencer Berrak Tuna’yla birlikte. O
dönemde Türkiye buna hazır olmadığı için çok tepki aldı. Sonra ben
içeriklerimde buna yer vermeye başladım ufak ufak. Hayatıma sezgisel yeme
davranışı girdi ve bununla ilgili içerikler ürettim, özşefkatle ilgili
videolar çektim. Kişisel gelişim sürecimin ve farkındalıklarımın artmasını
sosyal medya hesaplarıma yansıttım. Bir anda pat diye “Ben bedenimle
barışıyorum, böyle bir içerik fikri var” diye yola çıkmadım.
**Paylaşımlarınızdan birinde küçükken televizyonda gördüğünüz incecik
bikinili kadınların, selüliti var diye linç yiyen ünlülerin sizi etkilediğini
yazmıştınız. Şimdi aynı şeyi influencer’lar yapıyor, sadece mecralar değişti
diyebilir miyiz?**
Evet, doğru. Aslında onun sorumluluğunu ve sonuçlarını fark edip insanlarda
sebep olabileceği şeyleri gördükten sonra bunu yapmaya karar verdim. Önemli
olan sadece benim değil, herkesin psikolojisi. Karar verdiğim gün ailemle ve
arkadaşlarımla sürekli pandemide aldığımız kiloları ve bunun ne kadar
moralimizi bozduğunu konuştuğumuzu fark ettim. Neden bu kadar moralimiz
bozuluyor bizim? Çok mantıksız değil mi? İnsanlara bu düzenin içinde
farkındalık yaratıp morallerini bozmayacakları noktaya gelmelerine yardımcı
olmak istiyorum. Yoksa göbeğimi açmışım, kilolarımı göstermişim bir manası
yok.
**Bir kesim de bu başlattığınız beden olumlama paylaşımları hakkında
“Instagram’daki güzellik algısını siz yarattınız, şimdi rüzgâr döndü ve
buradan da nemalanıyorsunuz” şeklinde yorum yaptı...**
Böyle bir şeyden kesinlikle nemalanmadığımı söyleyebilirim. Ben senelerdir bu
konuda içerik üretiyordum. Bu noktaya gelirken birçok konuda kendimle
yüzleştim. Bir yandan ‘beden olumlama’yı savunurken bir yandan da sosyal
medyada iş yaptığımdan dolayı, kilo aldığımda üzerimde baskı hissetmem beni
kendimle yüzleştirdi.
**Bu fotoğrafları çektirmeye nasıl karar verdiniz?**
Gabriel Vorbon’la başka bir fotoğraf çekimi planlamıştık. Ama ben onu çok defa
iptal etmiştim. Aklımda hep bir-iki kilo daha veririm fikri vardı. Sonra bir
gece aniden “Biz bu çekimi değiştirelim. Benim bununla artık yüzleşmem lazım,
bunun içinden ancak bu şekilde çıkarım” dedim. Çekimi bir ay önce yaptım ama
yeni paylaştım. Post’ları da hikâyelerle günlere bölerek paylaşma kararını üç
gün öncesinde aldım. Bence her şey çok spontane olduğu için insanlara bu kadar
dokundu. Zaman içinde çektiğim acıyı dönüştürdüm.
**‘Beden olumlama’ sizin için ne ifade ediyor?**
Beden olumlamada fazla pozitif bir algı var ve hayatta her şey bu kadar
pozitif değil. Bence bedenini her şeyiyle sevmek zorunda değilsin. Olay sevme
zorunluluğunun ve sürekli onunla mutlu olma zorunluluğunun olmaması. Aynaya
baktığında dünyanın en mutlu insanı olmayabilirsin, burada bir problem yok.
Estetik kavramı çok değişken bir şey. Biz bu konuda kendimizi çok
kısıtlıyoruz. Bir sağlık problemi yaşamadığın sürece her beden, her tercih
doğru bence. İnsanlar artık insanları rahat bırakmalı. Artık aynaya baktığımda
göbeğimi görünce “Tamam ya, olabilir, ne var bunda! Bir sağlık problemi
yaratmıyor bana şu anda” deyip geçebiliyorum.
**İLGİYE ALIŞIYORSUN**
**Beş yıldır farklı sosyal mecralarda içerik üretiyorsunuz. “Ben bu işe
nereden girdim” dediğiniz anlar oldu mu?**
Çok kötü, üzücü ve canımın sıkıldığı zamanlar oldu ama hiç ‘her şeyi
bırakacağım’ noktasına gelmedim.
**Çok kötü zamanlar demenize rağmen, o noktaya gelmemenizin sebebi ne
sizce?**
Bir kere içine girdikten sonra zor çıkıyorsunuz bence. Bir yandan ilgiye de
alışıyorsun. Oradaki kitleyle bir bağ kuruluyor aranda, tanımadığın dostların
oluyor. Bu birçok olumsuzluğun yanında harika bir şey. Bir yandan onları
bırakıp gitme yükü de ağır. Ben YouTube kanalıma “Aralıkta bir süre ara
veriyorum” dedim. “Nasıl bırakıp gidersin”, “Bizi kullanıp attın mı” gibi çok
duygusal tepkilerle karşılaştım. Instagram’da devam ediyordum aslında, bir
yere gittiğim yoktu. Zor bir şey girip çıkmak. Belki beş sene sonra konuşuyor
olursak “Artık yapmak istemiyorum bu işi” diyebilirim, bilmiyorum. Bir yandan
da tüketiyoruz çünkü. İçerik de tükeniyor, sen de tükeniyorsun...
**Bu tükenmeyle beraber yeni mecralar da gelişiyor, yeni içerik modelleri
trend oluyor. Biraz da bu yüzden çıkamıyor olabilir misiniz?**
Evet, doğru. Mesela benim YouTube’a içerik üretmeye ara vermemle Instagram’da
Reels’in çıkması eşzamanlı oldu. Tek sebep bu değil ama baktım 10-15 saniyede
çok tatlı içerikler üretebiliyorum, “Birazcık buradan mı takılsam, bundan zevk
aldım” dedim. Sen neden zevk alıyorsan ve yeni mecra sana ne sunuyorsa ona
doğru evriliyorsun. Sosyal medyanın doğası böyle, seni hep yeni özelliklerine
uyum sağlamak zorunda bırakıyor.
**Tam da bu noktada Silikon Vadisi’ndeki insanların bu amaçla çalıştığını
düşündüğünüz ve kötü hissettiğiniz anlar oluyor mu?**
Tabii ki kötü hissediyorum ama hepimiz aslında bir şeyin piyonu değil miyiz?
Sistem böyle çalışıyor. Bunu olumlu olarak nasıl değiştirebilirim diye
bakıyorum ben. Son paylaştığım işte de yaptığım buydu. Ben Instagram’a
girmiyorum desem de milyonlarca insan orada var olmaya devam edecek. Ben
farkındalık yaratmaya, farklı bakış açısı sunmaya, olağanın dışına çıkmaya
çalışıyorum. Biz de sesimizi sadece buradan duyurabiliyoruz, başka bir yöntem
yok.
**İLK YIL GELİRİM SIFIRDI AMA YİNE DE İŞİMİ BIRAKTIM**
**Nasıl başladı influencer olma maceranız?�**
İstanbul Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım mezunuyum. PR ajanslarında
ve dijital ajanslarda çalıştım. Beş yıl da kurumsal bir şirkette pazarlama
ekibinde yer aldım. O işimin son yılında da YouTube kanalımı açtım. Bir yıl
boyunca ikisini bir arada yürüttüm ama çok yorucu olmaya başlamıştı. İşimi
bırakıp YouTube videolarına yöneldim.
**YouTube’dan bir kazancınız var mıydı, nasıl işi bıraktınız?**
İlk yıl sıfırdı. Eşim Gökhan’dan altı ay beni idare etmesini istedim.
Çalışırken dijital pazarlamayla ilgileniyordum, Twitter’da da yüksek takipçim
vardı. Yani bir anda kendimi YouTube’a atmadım. Ne olacağını çok düşünmeden bu
işe girdim ama iletişim kökenli olduğum ve sektörü tanıdığım için bir yandan
da bir şeyler olacağını biliyordum.
_“Artık aynada göbeğimi görünce ‘Olabilir, ne var bunda! Bir sağlık problemi
yaratmıyor bana’ deyip geçebiliyorum.”
_
**YORUMLARI OKUMAYI BIRAKMAK BAĞIMLILIKTAN KURTULMAK GİBİYDİ**
**İlk aldığınız kötü yorum neydi, hatırlıyor musunuz?**
‘Mimiklerini kontrol edebilse başarılı olabilecek YouTuber’ gibi bir yorumdu.
Bir sürü yorumla bir arada okudum ama en çok bu etkilemişti beni. Çünkü
mimiklerim, arkadaşlarım ve çevrem tarafından gülünen, beni ben yapan,
kendimde sevdiğim bir özelliğimdi. ‘Arkadaşlarım bana yalan mı söyledi’ diye
düşündüm.
**Ne kadar etkiledi bu sizi?**
Başlarda yorumlardan etkilenmemek mümkün değil. O kadar etkileniyorsun ki,
okuduğun anda ‘Eyvah, tamam bu mecra bu kadar mimik kaldırmıyorsa ben de biraz
ciddi olayım’ diye düşünüyorsun. Bu sefer yapmacık olmaya başlıyorsun. Sonra
bir bakıyorsun o yorumlar seni tüketmeye başlamış...
**Nasıl başa çıktınız peki bu olumsuz yorumlarla?**
İlk zamanlarda bağımlılık gibiydi. Sürekli ‘Ne demişler’ diye sayfayı
güncelliyordum. Bir yıl böyle gitti ve sonra anladım ki bu aslında kişinin
kendiyle ilgili görüşü. O an nasıl hissediyorsa sana yansıtıyor. Bunu anlamam
uzun bir zaman aldı. Ve sonra da psikolojik destek almaya başladım zaten.
Benim için çok iyi bir şey oldu terapiye başlamak. O süreçte yorumları okumayı
bıraktım. Bir bağımlılıktan kurtulmak, sigarayı bırakmak gibi bir şeydi. Bir
dönem benim yerime arkadaşlarım yorumlara baktılar ve filtreleyerek bir
eleştiri varsa “Cansu acaba şunu yapmasan mı” diye bana ilettiler. Çünkü bazen
de yapıcı eleştiriler geliyor, kendini tamamen kapatmak da çözüm değil.
**[Bitcoin](https://bigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ve
[Ethereum](https://bigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ne
kadar?**
**[Bitcoin](https://mbigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ve
[Ethereum](https://mbigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ne
kadar?**