Sinema, dizi ve reklam sektöründeki oyuncular için oyuncu koçuyla çalışma popüleritesi gittikçe artan şu dönemde, uzun yıllardır oyuncu koçu olarak sayısız işe imza atmış olan Gülay Say ile buluştuk.

Oyunculuk veoyuncu koçluğu hikayeniz nasıl başladı?

Aslında insan hayatında oyunculuk arzusu taa başlangıçtan kendini belli eden bir şey diyebilirim. Şöyle oldu da ben o an karar verdim oyunculuğa diyemem. Bu arzu hep vardı içimde. Çocukken doktor olmak istediğimi söyleyip, okulda gösteriler hazırlayıp, doktor rolleri oynarken, aslında yine yaptığım şeyin temelinde oyunculuk olgusu varmış. Oyuncu koçluğuysa çok başka bir alan. Bir rol üzerinden -çocuk ya da yetişkin- bireyi yönlendirmek, rolün gerektirdiği tüm detaylarla bireyi o role hazırlamak, yol arkadaşı olmak gerçekten çok keyifli. Adrenalin içeriyor bir kere sevmemem imkansız. En az oyunculuk kadar, oyuncu koçluğundan da bu kadar keyif aldığımı anladığımda bu yeni alanın içine girmeye başlamıştım bile. Ki oyunculukta olduğu gibi koçluk da bir anda dahil olmadı hayatıma. İkisi de hep vardı aslında.

Azizler, Bir Başkadır, Atiye, Çukur, 50 m2, Alev Alev gibi projelerin oyuncu koçluğunu yaptınız, yapıyorsunuz. Nasıl gidiyor, hepsine nasıl yetişiyorsunuz?

Çok çok yoğun…Ama bir o kadar da keyifli tabii… Aynı anda birkaç işi yürütmeyi severim. Ama her işin hakkını vermek koşuluyla elbette. Bu yoğunluğu orantılayabilmek adına da çok kıymetli bir oyuncu koçu ekibiyle çalışıyorum. Saydığınız projeler ve daha da fazlasını hep birlikte yürütüyoruz. Ve tabii neticede sevdiğiniz bir işi yapıyorsanız, yoğunluk, yorgunluk sizi zorlamıyor. O zaman “iş”, “aşk”a dönüşmüş oluyor.

Peki oyuncu koçluğu nasıl bir süreci kapsıyor? Sadece sette mi oyuncuların yanında oluyorsunuz yoksa daha öncesinden yönettiğiniz bir çalışma var mı?

İşin başında dahil oluyorum aslında projeye. Henüz set kurulmamışken oyuncu seçimleri sürecinde koçluğunu yapacağım karakter için cast direktörleriyle çok dirsek temasında oluyorum. O role uygun adaylarla çalışarak onlara deneme çekimleri yapıyor, sonrasında da role seçilen kişiyle –çocuk ya da yetişkin- ciddi bir ön hazırlık çalışmasına giriyorum. Çünkü rolü her anlamda, tüm detayları hazırlamak çok çok önemli. Kişiye set aşamasında güven duyduran, özgüven veren yegane şey, öncesinde yapılan provalar. Sonrasında sette de yol arkadaşlığımız baki tabii. Hatta set bitimi rolün ağırlığına göre bireyin psikolojik olarak etkilenmemesi adına takip süreci de olmazsa olmaz elbette.

Özellikle Azizler filmi son dönemlerin en konuşulan popüler işlerinden biri. Siz de oradaki Caner karakterinin oyuncu koçuydunuz. Nasıl bir çalışma yürüttünüz bu filmde?

Yukarıda belirttiğim gibi Azizler için de böyle bir çalışma yürüttüm. Hatta bu kez dirsek temasında olabileceğim bir cast direktörü yoktu ilk aşamada. Sunumlar, izlemeler, deneme çekimleri derken sonunda Caner karakterini bulmuştuk ama. Sonrasında ciddi bir ön hazırlığa girdik. Prova dediğim süreç. Her karakter için bu süreç geçerli fakat Caner karakteri için daha da fazlasına ihtiyacımız vardı. Her aşamayı detaylarıyla çalışmalıydık. Çok uzun bir süre prova yaptık. Çünkü küçük bir çocuk için gerçekten zor bir rol. Hem zor hem de bir o kadar eğlenceli. Ve tabii ki psikolojisi için bir koruma kalkanı çizmeliydim ki bence en önemli aşama bu. Rol, sonrasında çocuğun hayatını ele geçirmemeli. Tüm bu çalışmanın içinde benim en büyük şansım tabii ki Göktuğ… Göktuğ öyle yetenekli, öyle disiplinli ve o kadar saygılı bir çocuk ki, bir an bile yorulmadan çalıştı diyebilirim. Öyle ki çekimler tahminimizden kısa sürdü diye üzüldük bile. J E tabii ki tüm bu aşamalar dahilinde ve sonrasında tüm ekip arkadaşlarımın ve yönetmenlerimin sevgisi ve samimiyetini de söylemeden geçemem.

Oyuncu koçluğuna verdiğiniz ilgiyi biliyoruz. Oyunculuk eğitiminizin yanı sıra pedagoji eğitiminiz de var. Nasıl harmanlıyorsunuz bu iki alanı?

Oyunculuk = Psikoloji bu yolculuğun temel taşı. İkisini birbirinden ayırmak o kadar olanaksız ki. Yetişkin ya da çocuk oyuncu -ki çocuklarda çok daha kıymetli psikolojik gelişimleri adına- bir role hazırlanırken duygularla o kadar çok uğraşıyoruz ki… Bu aşamada psikoloji kontrolü devreye giriyor. Projenin ya da eğitimin başlangıcı ve sonrasında, bireyin kendi hayatına zarar vermeden başarıyla rolünü yansıtabilmesi adına psikoloji üzerine bilgi şart.

Setlerdeki aktif çalışmanızın yanı sıra geçtiğimiz yıl Yeldeğirmeni’nde bir de sanat atölyesi kurdunuz, Say Sanat. Bize biraz Say Sanat’ı anlatır mısınız?

Bir atölye kurmak aslında yılların hayali.. En doğru zamanı bekledi ve hayata geçti. Başında çok zorlu bir süreç atlatmasına rağmen, sonrasında kendi yolunu rahatlıkla buldu diyebilirim. Tek başıma kurmadım elbette atölyeyi. Birbirinden farklı alanlarla var olan kocaman bir ekibiz biz Say Sanat’ta. Başlangıçtan bugüne çok insanın emeği var orada. Orayı kıymetli yapan da bu. O yüzden sloganımız “Size yol arkadaşı olmak için buradayız…” Geçtiğimiz ay birinci yılımızı tamamladık hatta. Yetişkin ve çocuklar için oyunculuk eğitimlerinin yanı sıra, enstrüman, şan, dans, sahne dövüş teknikleri (hatta çocuk yogası adında bir atölyemiz var ki benim en bayıldığım) gibi alanlarımız da mevcut. Çünkü oyuncu sadece oyunculuk eğitimiyle değil, diğer alanlarla da donatmalı kendini. Tabii sırf oyuncu adayları değil başka mesleklerden gelen yol arkadaşlarımız da var şan, piyano, keman, diksiyon gibi alanlar için.

Say Sanat’ta sadece çocuklara için değil yetişkinler için de eğitim programlarınız var mı?

Tabii ki. Çocuklar için yaratıcı drama ile kamera önü oyunculuk ve temel oyunculuğu harmanlıyoruz. Eğlenerek öğrenmek önemli. Yetişkinler içinse oyunculuk üzerine çeşitli tekniklerde sunduğumuz birçok sınıf eğitimimiz var. Bunun dışında sadece eğitmen ve oyuncu eşliğinde birebir verilen oyunculuk eğitimlerimiz de mevcut. Ve tabii ki oyuncu koçuyla bir auditiona, bir role hazırlanma gibi proje bazlı yaptığımız çalışmalarda var.

Oyuncu koçluğu Türkiye’de ne kadar biliniyor ve değer görüyor?

Benim başladığım dönemlerde daha yeni yeni biliniyordu diyebilirim. Ama son beş altı yıldır --özellikle çocuklar için- ne kadar önemli olduğu artık tüm ekiplerin bilgisi dahilinde. Ve yapımların bu duruma müthiş bir titizlikle yaklaşması çok hoş, çok kıymetli. Özellikle son dönemlerde yetişkinler için de önem teşkil etmeye başladı elbette oyuncu koçluğu. Artık çoğu oyuncu, güvendiği bir oyuncu koçuyla yola çıkıyor. Sektöre yeni başlamış ya da uzun süredir sektörde olması fark etmeksizin, bir dış göze, bir yol arkadaşına ihtiyaç duyma hali çok aşikar. Bu da oynanılan her karakteri eksiksiz yaratma ve en iyi haliyle sergileme amacını kapsıyor.

Peki yeni başlayacak olan oyuncu koçları genel anlamda nasıl bir yol çizmeli sizce?

Tıpkı oyunculukta olduğu gibi çok okumaya, izlemeye, araştırmaya devam tabii oyuncu koçluğunda da. Ve tabii ki sadece oyunculuk eğitimi ve bilgisi yeterli değil oyuncu koçluğu için. Psikoloji eğitimi şart… Birini yönlendirirken yönlendirme şeklinizin altyapısı çok sağlam olmalı. Ve her an yeni bilgilerle donanmalısınız. Çünkü kendinizin yanı sıra sorumluluğunu aldığınız kişi ya da kişiler için her an yeterli kalmalısınız. Böylelikle işiniz aşka dönüşebilir. Ve olmazsa olmazı çok iyi bir dinleyici olmak tabii.

Oyuncu koçluğunun yanı sıra oyuncu olarak da çalışmalarınız devam ediyor. 9 yıldır perde açan bir tiyatronuz var, Yabancı Sahne. Oradaki çalışmalarınızdan da biraz bahseder misiniz?

Bu yıl ilk defa bir sezonu tiyatro yapmadan geçiriyorum… Covidden dolayı tabii. Daha doğrusu her tiyatrocu meslektaşım gibi bu süreci sabırla atlatmayı bekliyorum. Ama sahneyi çok özledim, çok çok özledim hem de… Yabancı Sahne’de genellikle klasik metin uyarlamaları görmeniz mümkün. Şu Covid sürecini atlatır atlatmaz repertuvarımızdaki Dostoyevski eserleriyle hızlıca geri döneceğiz sahnelere. Sonraki süreçler içinse yepyeni bir projem