◊ Hem güzel, hem de yetenekli olmak bir şans olmalı... Nasıl başladın
oyunculuğa, bu bir seçim miydi?
- Yeteneğin bir şans değil, doğuştan gelen bir farkındalık olduğunu
düşünüyorum. Hümanist bakış açısıyla baktığım yerde güzellik de bütünlük
içinde. Benim için o da bir aktarım ve birikim. Şans ise bu bakış açısı içinde
farklı bir yerde, daha uzak. Şans bir uğraşın eseridir. Bu üç faktör ancak çok
emek verilen bir yolculukta bir araya gelir. Oyunculuğun getirdiği ‘olma
hali’dir yolculuk.
Ve bu öyle bir meslektir ki onu yapıp yapamayacağınızı ilk günden bilirsiniz.
◊ Birçok dizide oynadın, çok önemli partnerlerin oldu... Sende ayrı bir yer
tutan bir projen, dönüm noktan hangisiydi?
- Her biri, oyuncu kimliğime yeni hikayeler katıyor. Çünkü Hatice hepsiyle
gelişti, dönüştü ve büyüdü. Hepsi benim yolculuğumda dönüm noktasıydı. Göz
göze oynadığım her arkadaşım kıymetli ve biricik.
◊ Uzun zamandır seni ekranlarda göremiyorduk, TRT 1’de yayınlanan “Uyanış
Büyük Selçuklu” projesine nasıl dahil oldun?
- Uzun zaman belki ama olması gereken kadar uzun bir zaman olarak görüyorum
Can’la geçirdiğim 3 yılı. Mesleki kaygım olmadı hiç bu süreçte. Aksine
geçirdiğim en verimli dönemdi diyebilirim kendi adıma.
Pandemi sürecinde çok fazla tarihsel gerçekliği olan projeyle tanıştım.
Tarihsel bir gerçekliğin içine çekilmek farklı bir deneyim. Heyecan verici
olduğunu düşünürken bir anda buluştuk TRT 1’deki ‘Uyanış: Büyük
Selçuklu’yla.
11. yüzyılı araştırırken dönemin sanat, felsefe ve astronomi alanındaki
gelişimi, çağın ihtiyaçlarının ilerisinde olan güçlü bir devletin yönetimde de
söz sahibi olan kadına dair gelişmeler ilgimi çok çekmişti.
◊ Tarih sahnesindeki güçlü veya ünlü olan, dünyada veya bizde başka hangi
karakterleri canlandırmak istersin?
- Bir amazon kadını hikâyesi yapmak isterdim. Biliyorsunuz amazon kadınları
bizim topraklarımızdan çıkmıştır.
TERKEN HATUN GÜCÜNÜ
ZEKASI VE CESARETİNDEN ALIYOR
◊ “Uyanış: Büyük Selçuklu” oldukça başarılı bir proje, sen bu dönemi
canlandırırken neler hissediyorsun?
- Kesinlikle üstün bir konsantrasyon ve zihin beden bütünlüğü var.
Atmosferimizin kuvveti, karakterlerimizin gerçekliğini besliyor. Dönemin
insanlarına özgü gestusları ve üslubu var. Güç her zaman merkezde. Zeka ve
cesaret ön planda. Karakterlerdeki iki boyutlu ruh hali ve dünya büyük bir
sorumluluğu beraberinde getiriyor. Çok heyecan verici ve üstün bir deneyim
hepimiz için.
◊ Terken Hatun hakkında neler söyleyebilirsin, var mı benzer
özellikleriniz?
- Dünya sahnesinin güçlü kadınlarından biri Terken. Gücünü bir erkekten
değil, zekası ve cesaretinden alıyor. Karakterin özellikleriyle benim ortak ve
benzer bir yönümün olup olmaması çok mesele değil benim için.
Bunu hiç aramadım. Aksine; bildiğim, bana tanıdık olan hiçbir duygu,
provokasyon yok Terken’imde. Bu daha heyecan verici. Benim tek amacım insan
kılmak.
MODANIN KADIN ÜZERİNDEN VERDİĞİ MESAJI SEVİYORUM
◊ Güzellik ritüellerin nedir?
- Kendimi bildim bileli sağlıklı beslenme önceliğim. Günlük rutinlerin
dışında spor hayatımın vazgeçilmezi. Cilt bakımları da vazgeçilmezim.
◊ Moda ile aran nasıl?
- Modanın kadın üzerinden verdiği mesajı seviyorum. Modayı trendler
doğrultusunda değil gelişen ve değişen akımlar üzerinden algılamayı seviyorum.
◊ Bir kadının vazgeçilmez aksesuarı nedir sence?
- Bence imza olan kokusu.
◊ Nasıl bir ev kadınısın, mutfağa girer misin, eğer giriyorsan hangi yemeği en
güzel yaparsın?
- Evde vakit geçirmek benim için çok keyifli. Zaman zaman vakit buldukça
hatta Can’la birlikte mutfakta harikalar yaratabiliriz.
Onun sevdiği kurabiyeleri yapmak, aileyle, arkadaşlarla geniş masalarda uzun
sohbetler etmek en büyük keyif benim için.
CAN DUYARLI VE ADALETLİ BİRİ OLSUN
◊ Can da annesi ve babası gibi oyuncu olur mu sence?
- Hangi mesleği seçer bilmiyorum ama hümanist, duyarlı ve adaletli bir birey
olması için elimden geleni yapıyorum.
◊ Eşin Burak Sağyaşar artık oyunculuğu bıraktı diyebilir miyiz?
- Burak, üretmenin ve yaratmanın farklı bir alanını daha çok benimsedi.
Evimizde sürekli bir ‘olma hali’ vardır. Mesleğimizde onun getirdiği
prensipler hakimdir. Hep sohbetimizdedir. Nasıl daha iyisini yaparız? Daha ne
yapılabilir, çok konuşulur bizim evde. Çok soru soran, iki farklı işte varlık
gösteren iki bireyiz. Beraber bir proje geliştirmek ise hayatın kendisine
kalmış.
◊ Kıskanç bir eş misiniz?
- Kendini, sınırlarını keşfetmiş, hak görme konusunda kendi sınırını kesin
çizmiş bir bireyim. Kıskanma ilkel bir duygu. Gelişmemiş yanı beni rahatsız
eder. Tek taraflı değildir. Kıskanma duygusu her yönüyle gelişir. Molière’in
de dediği gibi; Kıskanç daha çok sever, fakat kıskanç olmayan daha iyi sever.
KALP VE MANTIĞIM İŞBİRLİĞİ İÇİNDE
◊ Kalbinin sesini mi dinlersin, yoksa mantığını mı?
- Hayatta her şeyin bir dengesi olduğuna ve niyetin önemine inanıyorum. Bu
doğrultuda kalp ve mantığım işbirliği içinde diyebilirim.
◊ Yine anne olacak mısın?
- Dilerim. Can’ın bir kardeşi olmasını çok istiyoruz.
◊ Evlilik aşkı öldürüyor mu gerçekten?
- Aşk bir süre sonra ilk anlamıyla ölmeye, değişmeye, dönüşmeye mahkumdur.
Aşkın depresif tarafı, romantizmden daha yoğun, daha kuvvetli bir tutkudur. Bu
hissettiklerinizin sorumluluğunu karşınızdakine ve şartlara verip vermemekle
ilgili. İki insanın da aynı hayatı yaşamayı seçmesiyle ilgili. Evlilik sonsuz
sevgiyle mümkün. Birbirini olduğu gibi kabul etmekle.