Yavuz Bingöl:16 filmim var en önemlisi bu

◊ “Âkif” filminde Mehmet Âkif Ersoy rolündesiniz. Nasıl bir çalışma oldu?
- Tarihe mâl olmuş destansı bir ismi canlandırmak, bir oyuncu için inanılmaz
heyecan verici. Derdini anlatan bir film yaptık. İzlerken birçok sahnede gözlerim doldu. Ama şunu da belirteyim;
Mehmet Âkif Ersoy’un tüm hayatı yok bu filmde. Sadece Mustafa Kemal
Atatürk’ün kendisini Ankara’ya davet edişiyle başlayan yol
hikayesini anlatıyoruz. Bir de İstiklâl Marşı’nı yazma sürecini konu aldık.
Benim 16 tane filmim var, en önemlisi bu oldu.

◊ Role nasıl hazırlandınız?
- “Safahat” kitabını çokça okudum. Torunu Selma Hanım’la sohbet ettim,
kendisinin YouTube’daki konferanslarını da izledim. Yönetmenimiz Sadullah
Şentürk üç kitap önerdi, onları okudum. İlginç olaylarla karşılaştım. Marşı
besteleyenin çocukları yalıda, sarayda büyümüş ama yazan adamın ailesi sefalet
içinde yaşamış. Mısır’a gidişi var mesela. En yakın arkadaşı Ali Şükrü
öldürülünce gönül kırıklığı yaşıyor. Mısır’a gitmesinin denedi de bu bence...
Bir de hazırlık yaparken Taceddin Dergâhı’na, İstiklâl Marşı’nı yazdığı yere
gittim. O atmosferi hissettim. Bütün gençlerimize de öneriyorum. Ankara’da,
mutlaka gidip görsünler.

‘RECEP İVEDİK’E GİDEN KADAR SEYİRCİ BU FİLME DE GELMELİ

◊ Tarihi öğrenmek isteyen gençlerin, kitap okumanın yanında “Âkif” gibi
filmleri izlemelerinde de fayda var, öyle değil mi?

- Tabii ki... Mehmet Âkif Ersoy’a “Kurtuluş Savaşı’nın manevi önderi” desek,
doğru söylemiş oluruz. Atatürk’ün Âkif’i Anadolu’daki isyan olan bölgelere
göndermesinin nedeni, hitabet gücü olan biri olması. Teşkîlât-ı Mahsûsa’nın
üyesi. Vatan, bayrak uğruna, bu ülke uğruna çok büyük fedakârlıklar yapmış.
Ailesinden bile vazgeçmiş. O açıdan bunların sadece tarih kitaplarında
kalmaması, bu tür filmlerin sinemaya gelmesi gerekir. “Recep İvedik”e giden
kadar seyirci bu filme de gelmeli ki bir anlamı olsun. Tabii ki “Recep İvedik”
gibi filmler de olsun ama bunlara da aynı kıymeti, ilgiyi göstermek gerekiyor.
Çok ciddi bir tarihimiz var.

◊ Sonuçta Mehmet Âkif Ersoy da masa başında oturup marş yazmış bir şair
değil; ailesinden kopup milli mücadeleye dâhil olmuş, tarihimizde önemli yeri
olan biri...

- Bu zaten sanatçılara özgü bir durum. Yaşamadığın zaman yazamazsın.
Gerçekten kalple çok bağlantılı. Müzikte de öyledir bu. Kalbiniz hazır değilse
müzik, beste üretemiyorsunuz. Şairler için de aynı şey geçerli. Parantez
içinde söyleyeyim; çok usta bir şair 5 dakikada yazmış olabilir bu 10 kıtayı.
Başka kaynaklarda 10 gün yemek yemediği ve odadan çıkmadığı söyleniyor, öyle de olabilir. Ben,
acaba “Korkma sönmez” diye mi başlamıştır şiire, yoksa son kıtadan mı diye çok
merak ettim mesela. Taceddin Dergâhı’nda duvarda el yazısı var, duvara bile
yazmış. Aklına geldikçe yazmış...

MISIR’A NİYE GİTTİĞİNİ SORMAYI ÇOK İSTERDİM

◊ Mehmet Âkif Ersoy şu an hayatta olsaydı, ona neler sorardınız?
- İstiklâl Marşı’nın 10 kıtasının da muhteşem bir kafiyesi var. Hangi
duygularla yazdığı aşikâr; ülke işgal altında ve çaresizliğin içinde o kadar
insanı ayağa kaldıran bir şiir yazıyor. Nasıl yazdığını kendisinden dinlemek
isterdim. Mısır’a niye gittiğini de sormayı çok isterdim. Vatanını, toprağını
bu kadar seven bir insanın ülkesinden uzağa gitmesinin sebebini sorardım
mutlaka. Cumhuriyet kurulduktan sonra, Atatürk’ün kulağına farklı şeyler
fısıldanmaya başlanıyor. Orada Türkiye aleyhine çalıştığı gibi şeyler
söyleniyor. İkisinin arasını bozmak istiyorlar. Siyasetin en kötü tarafı bu
işte. Bunları da sorardım.

◊ Film setinde sizi duygulandıran ya da zorlayan sahneler oldu mu?
- Oldu tabii. Taceddin Dergâhı’nda şiiri yazdığı sahneler beni çok etkiledi.
Mustafa Kemal Atatürk’le karşılaştığı sahne de çok güzel.

◊ Peki “Ben bu özel rolün hakkını verdim” diyor musunuz?
- Ona seyirci karar verecek. Ben elimden geleni yaptığıma inanıyorum.

FAHRETTİN PAŞA’YI OYNAMAK İSTERİM

◊ Canlandırmak istediğiniz, tarihe mâl olmuş başka bir karakter var mı?
- Aslında Medine Müdafaası çok ilginç geliyor bana. Fahrettin Paşa 1916’da
İngiliz kuvvetlerine teslim etmiyor Medine’yi. Bu proje yapılsın ve Paşa’yı
oynayayım isterim. Gençler Medine Müdafaası’nı bilsin.

◊ Son olarak müzik çalışmalarınızı soralım...
- Pandemi döneminde biraz müziğe yöneldim. 5-6 tane yeni beste yaptım.
Müziğin genel olarak Türkiye’de ciddi sorunları var. Müzisyenler çok sıkıntı
çekti bu dönemde. Ama gelecek iyi gibi görünüyor. Müzik hiç susmaz.

Mine Çayıroğlu: O
fedakârlıklar olmasa bugünlere gelemezdik

◊ Mine Hanım, uzun zamandır beyazperdeden uzaktınız ve “Âkif” filmiyle
döndünüz. Nasıl bir proje oldu sizce?

- Uzun aradan sonra sinemaseverlerle “Âkif” gibi kıymetli bir projeyle
buluştuğum için çok heyecanlıyım. Ben filmde Mehmet Âkif Ersoy’un eşi İsmet
Hanım’ı canlandırdım. Filmde ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Mehmet
Âkif Ersoy’u Ankara’ya davet ettiği dönemi ve İstiklal Marşı’nın yazım
sürecini anlatıyoruz. “Âkif”, içinde bulunmaktan gurur duyduğum bir iş oldu.

◊ İsmet Hanım rolü için özel bir çalışma, araştırma yaptınız mı?
- Hazırlık için uzun bir zamanım yoktu. Sadece birkaç kitap inceleme ve film
izleme şansım oldu.

◊ Çekimler sırasında sizi en çok etkileyen sahne hangisiydi?
- İsmet Hanım’ın Mehmet Âkif’i ve oğlunu Ankara’ya yolcu ettiği sahne beni
oldukça etkilemişti. O dönem, kurtuluş mücadelesi veren halkın vatanı uğruna
yaptığı maddi manevi fedakârlıklar olmasaydı, bugünlere gelmemiz mümkün
olmazdı.

◊ Seyirci “Âkif”i izlerken neler hissedecek?
- Milli mücadele duygularını, o zorlu dönemleri yeniden hatırlatan naif bir
proje “Âkif”. Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde halkın kadın-erkek demeden
bölücülere karşı tek bir yürekle nasıl hareket ettiğini hatırlatırken, hem
Atatürk’e, hem silah arkadaşlarına hem de Mehmet Âkif’e bir kez daha minnet ve
şükran duymamızı sağlıyor.

◊ Gündeminizde başka projeler var mı?
- Şu an yapımcılığını Berna Akpınar ile Metin Namlısesli’nin üstlendiği,
Kanal D’de yayınlanan “Kırık Hayatlar” dizisinde rol alıyorum. Çekimlerimiz
İzmir’de gerçekleşiyor ve günlük dizi olduğu için yoğun tempoda çalışıyoruz.
Bu süreçte başka bir proje olması mümkün değil, fakat ilerleyen dönemlerde
müzik çalışmalarıma ağırlık vermek istiyorum.

Fikret Kuşkan:
Atatürk rolü büyük bir sınavdı

◊ Fikret Bey, siz “Âkif” filminde Mustafa Kemal Atatürk’ü canlandırdınız.
Böyle önemli bir role nasıl hazırlandığınızı merak ediyorum...

- Öncelikle teorik bilgilerimi tazeledim. Tarihsel dokümanterleri inceledim.
Hem Mustafa Kemal Atatürk’ün hem de kıymetli şairimiz Mehmet Âkif Ersoy’u
derinlemesine araştırdım.

◊ Peki nasıl bir his Atatürk’ü oynamak?
- Benim için çok büyük bir sınav oldu. Onur, korku, şüphe, kaygı; farklı
duygular yaşadığım bir yolculuktu. Umarım başarılı olabilmişimdir.

◊ Set ortamı nasıldı?
- Pandemi döneminde titizlikle yönetilen bir sette çalıştık. Hiçbir sorun
yaşanmadan çekimlerimizi tamamladık. Yapımcılarımız bu konuda çok hassastı.
Her türlü önlemi aldılar.