Özet (TL;DR) @ 2018-03-16T18:50:00.000Z: İstanbul 27’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Cumhuriyet Davası'nın 7. duruşmasında, 502 gündür tutuklu bulunan Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay'ın tutukluluğunun devamına karar…



İstanbul 27'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde gorulen Cumhuriyet Davası'nın 7. duruşmasında, 502 gundur tutuklu bulunan Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay'ın tutukluluğunun devamına karar verildi. Bir sonraki duruşma 24-27 Nisan 2018'de Silivri Adliyesi'nde.

Davada tek tutuklu sanık olarak kalan Atalay'ın tutukluluğunun devamına dair mahkeme heyetinin gerekçesi aynıydı:

''Atalay'ın taşıdığı sıfat, gazete içinde icra ettiği gorev ve fonksiyonu dikkate alındığında dinlenmeyen sanıkların dosyadaki onemi ve Atalay ile aralarındaki eylemsel bağ yonunden kuvvetli suç şuphesi bulunması ve ve delil karartma şuphesi bulunması.''

' EDİTORYAL BAĞIMSIZLIK'

Atalay savunmasında şu vurguyu yaptı:

''Yani gazetenin içeriğine, yayınına, haberlerine, yazılara ilişkin onceden bir denetim, kontrol gorevim olduğu kanaatinde heyetiniz. Oysa ben sorgumda belirtmiştim. Dinlediğiniz diğer sanıklara, iddia tanıklarına, eski genel yayın yonetmenlerine de sordunuz. Hep aynı cevabı aldınız: Burası Cumhuriyet gazetesi… Burada editoryal bağımsızlık vardır. Burada yonetim kurulu uyeleri, icra kurulu uyeleri yayınları, gazeteyi onceden denetleyip, kontrol etmez, edemez… Manşetlere, hangi haberlerin yayınlanıp yayınlanmayacağına, ne şekilde yayınlanacağına, koşe yazarlarının yazılarına karışılmaz. Ertesi gun çıkacak gazete onceden yonetim kurulunun bilgisine ve onayına sunulmaz. Hep boyleydi; umuyor ve diliyorum ki bundan sonra da, gelecekte de boyle olur.''

**

(C) AA/

'KAPATMAK YERİNE KİFAYETSİZ MUHTERİSLERE DEVREDELİM PLANI'**

Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı şu goruşu dile getirdi:

''Siyasi iktidar, Cumhuriyet'in bağımsız ve ozgur bir basın kuruluşu olarak yayıncılık yapmasından, iktidar gudumune girmemesinden, gerçeklerin, siyasi otoritenin olmasını emrettiği gibi değil de aslında olduğu gibi olduğunu kamuoyuna aktarmasından fevkalade rahatsızdır. Bunun hesabı sorulmakta, bedeli odetilmektedir. Cumhuriyet gazetesini kapatmanın, bu ulkenin en eski, kadim, uluslararası duzeyde tanınmış, guvenilir ve saygın bir gazetesini kapatmanın ulusal ve uluslararası zeminde yaratacağı tepki goze alınmamıştır. Bu nedenle gazetenin kapatılarak susturulması yerine gazeteden ayrılmış ama siyasi iktidara yaslanarak, bu gazeteyi tekrar ele geçirmek isteyen bazı kifayetsiz muhterislere devretmek daha iyi bir tercih olarak gorulmuştur. Bu plan uygulamaya konulmuştur. Bu yargılamaya neden olan operasyonun, soruşturmanın arkasında yatan hesap budur. Ama bilinsin ki bu hesap tutmamıştır… Tutmayacaktır.''

SAVUNMA EK İBİNDE YARSUVAT

Bu kez savunma makamında duayen hukuk profesoru Duygun Yarsuvat da yer aldı. Avukat Yarsuvat şunları soyledi:

''Akın Atalay istese kaçabilirdi ama kaçmadı. Tahliye talebi hep aynı gerekçeyle reddedildi. 'Tanıklar dinlenmedi, hala kaçak olanlar var' denildi. Aynı talepleri bugun de yapacağız, tutukluluk haline bir son verilmezse bu talepleri yinelemeye devam edeceğiz.''

BALBAY ÖRNEĞİ

Kaçmış olan sanıklar sebep gosterilerek tahliye talebinin reddedilmesine bir AYM kararıyla yanıt veren Yarsuvat, şu orneği verdi:

''2010'da Mustafa Balbay kararının 110 nolu paragrafı: Mahkemenin 22.7.2012 tarihli kararında yer alan, dava kapsamında yargılanan sanıklardan birkaçının kaçması ya da kaçmaya teşebbus etmesi yine bazı sanıkların delilleri karatma teşebbusunde bulunması gerekçeleri diğer sanıkların da bunu yapacaklarına dair bir karine olarak değerlendirilemez. AYM diyor ki: Aksi takdirde masumiyet karinesi ve bununla bağlantılı olan kişi hurriyetlerinin zedelendiği açıktır.''

' O ZAMAN TÜM TÜRKİYE SUÇLU'

''Davada tum deliller toplandı, siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz. İddia makamı da biliyordu ki, esas hakkında mutalaasını veriyor. Tum tanıklar dinlenmiştir. Dinlenecek başka bir tanık yoktur'' diye devam eden Yarsuvat, ''Muvekiller 2013-2016 arası için yargılanıyor. Demek ki vakfın kotuye gitmesi bu yoneticilerin yuzunden değil. Zaten sayın başkan, Turkiye'de ileriye giden ticari kurum var mı? Hepsi mali kaynak aramaktadır. Bugun kurselleşmiş olan dunyada sermaye her taraftan alınıyor ve kullanılıyor. Eğer bu mantıkla hareket edersek tum Turkiye'nin ya da Turkiye'nin buyuk kısmının suç işlemiş olduğu sonucuna varmamız gerekir'' değerlendirmesini de yaptı.

' DELİLLER TOPLANDI, TUTUKLULUĞA GEREK YOK'

Yarsuvat şu toparlamayı yaptı:

''Tutukluluk halinin devamı için somut delil yoktur. Ülkemizde fikir gazeteciliğine ornek teşkil eden gazetenin yoneticisi olan Atalay'ın kişi hurriyeti bu sebeplerden dolayı kısıtlandı. Geçen celse uç kişiden ikisini serbest bıraktınız. Deliller toplanmıştır, tutukluluk durumuna gerek yoktur dediniz. Bir haftada hiçbir şey değişmedi. Dosyaya yeni delil gelmedi. Araştırılmasına da karar vermediniz… Bu sure kanunlarımızda yer aldığına gore makul bir sure midir? Hayır değildir. Kamu menfaati var mıdır? Hayır yoktur. Bu nedenle heyetinizden tutukluluk halinin kaldırılmasını talep ediyoruz.''

(C) AP Photo/ Vedat Arık

7.5-15 YIL ARASI HAP İS TALEBİ

Öncesinde Savcı Hacı Hasan Bolukbaşı, İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, Genel Yayın Yonetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, yazarlar Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya, Hakan Kara, Kadri Gursel, Okur Temsilcisi Guray Öz, muhabir Ahmet Şık, avukatlar Bulent Utku ve Mustafa Kemal Gungor, çizer Musa Kart, yonetici Önder Çelik'e 'orgute yardım' suçlamasından (TCK 220/7) 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep etti.

Bolukbaşı, Atalay'ın tutukluluğun devamı yonunde karar verilmesini istedi. Kitap Eki Yonetmeni Turhan Gunay ile yoneticiler Gunseli Özaltay ve Bulent Yener'in bu suçlamadan beraat etmeleri yonunde karar verilmesini talep etti.