)
Bugün öğrendim ki: Seul 1988 Olimpiyatları'nda 100 metre finalinde yarışan sekiz yarışmacıdan altısının performans arttırıcı ilaçlar aldığı tespit edildi
Çoğu insan, 1988 Seul Olimpiyatları 100 metre finalinde bitiş çizgisini geçerken gökyüzüne bakan Ben Johnson'ın görüntüsünü her zaman hatırlayacaktır; geride şaşkın Carl Lewis'i bırakarak. Ben Johnson ve Amerikalı büyük Carl Lewis, 34 yıl önce 24 Eylül'de 100 metre finalinde yarıştıklarında, bu "titanların çatışması" olarak adlandırıldı. Kanadalı sprinter Johnson finali kazandı ve bu sırada önceki rekoru kırdı. 9.79 saniyelik zafer kendi başına dikkat çekiciydi, ancak ertesi gün yaşananlar kadar dikkat çekici değildi. Dopingin dünya arenasında ilk kez çirkin bir şekilde ortaya çıkmasıyla, doping karşıtı savaşta bir dönüm noktasıydı.
Başarıdan iki gün sonra, Johnson yasadışı steroid stanozolol için pozitif test edildikten sonra altın madalyasını teslim etmek zorunda kaldı. Gerçekte, 100 metre finalindeki sekiz yarışmacının altısı, Johnson'ın Amerikalı rakibi Lewis de dahil olmak üzere performans artırıcı ilaçlar aldığı bulundu. İşte Richard More'un buna "tarihin en kirli yarışı" adını vermesinin nedeni bu.
Dramatik olaylardan sonra, Johnson tek başına sorumlu tutuldu, ceza aldı ve Lewis, yarışı 9.92 saniyede tamamladıktan sonra Altını eve götürdü.
Johnson'ın koçu Charlie Francis, ertesi yıl Rubin Komisyonu'nda, hızcının Los Angeles'ta Lewis'in kazandığı 100 metre yarışını üçüncü bitirerek manşetlere çıkmasından üç yıl önce, 1981'den beri performans artırıcı ilaçlar kullandığını açıkladı.
Sonraki yıllarda, Johnson'ın ana rakibi üzerindeki üstünlüğü azaldı ve ikisi 1987 Roma Dünya Şampiyonaları'na hazırlanırken, Johnson Amerikalıyı birçok kez yenerek pistteki en iyi sprinter olarak ortaya çıktı.
1987 Roma Dünya Şampiyonalarında Johnson, dünyanın en iyisi olarak büyük bir başarı elde etti ve bir rekor kırdı. Seul'deki zaferi kariyerinin zirvesi olmuş olsa da, korkunç olay nihayetinde onun sonunu getirdi.
Doping cezasını çektikten sonra Johnson'ın 1991'deki geri dönüşü pek etkileyici değildi. Altını kaybettikten sonra, 'İnsan Mermi', Amerikalıların her zaman ulusları ve sporcuları için ayağa kalktıklarına inandığını ifade etti.