
Büyük İskender'in Gizemli Ölümü
Bu konu bana oldukça ilginç geldi ve burada paylaşmak istedim. MÖ 323 Haziran'ında 32 yaşında ölen Büyük İskender'in ölümü, tarihteki en kalıcı gizemlerden biri olmaya devam ediyor. Kısa fakat şiddetli, yaklaşık 12 gün süren bir hastalığın ardından yaşamını yitirdi. Bu süreçte yüksek ateş ve giderek ilerleyen bir fiziksel zayıflama yaşadı, sonunda konuşma ve hareket etme yeteneğini kaybetti ve bu şekilde hayatını kaybetti.
Yüzyıllar boyunca İskender'in ölüm nedeni konusunda çeşitli teoriler ortaya atıldı. Önemli teorilerden biri, muhtemelen bir ziyafette zehirlendiğini öne sürüyor. Bu fikir, bazı tarihçilerin sergilediği semptomların arsenik veya Veratrum album (sahte hellebore) gibi maddelerden kaynaklanan zehirlenmeyle tutarlı olduğunu savunmasıyla yoğun bir tartışma konusu olmuştur. Ancak toksikolog Dr. Leo Schep, semptomların zaman çizelgesinin hızlı etkili zehirlerle uyumlu olmadığını savunarak bu teorinin olasılığını azaltmıştır.
Başka bir önemli araştırma hattı, ölümünün nedeninin bulaşıcı hastalıklar olabileceğini göstermektedir. Bu hastalıklar arasında, eski çağlarda hijyen koşulları nedeniyle yaygın olan tifo ve özellikle de İskender'in sivrisineklerle dolu bölgelerdeki seferleri göz önüne alındığında olası olan sıtma yer almaktadır. Bazı araştırmacılar, İskender'in tarihsel kayıtlarında anlatılan semptomların bu virüs enfeksiyonuyla tutarlı olduğunu öne sürerek, Batı Nil virüsü ile de hastalandığını öne sürmüştür.
2018 yılında Dr. Katherine Hall, ilginç bir hipotez ortaya attı: İskender'in kas zayıflığı ve felçle karakterize bir otoimmün bozukluk olan Guillain-Barré sendromundan (GBS) muzdarip olabileceği düşünülmektedir. Bu teori, bedeninin gömülmeye hazırlandığında gerçekte ölmüş olmadığını ve ölümün yanlışlıkla ilan edildiğini, yani pseudothanatos olarak bilinen bir olguyu öne sürmektedir.
Başka bir olasılık, ölümünde akut pankreatitin rol oynamış olabileceğidir. Bazı tarihçiler, ağır alkol tüketiminin son günlerinde durumunu kötüleştirerek akut nekrotizan pankreatit nedeniyle yaşamını yitirebileceğini öne sürmektedirler.
Plutark gibi antik tarihçilerin yazılarında, İskender'in hastalığından önce hayvanlardan ve diğer işaretlerden oluşan uğursuz işaretlerin anlatıldığı görülmektedir. Ayrıca, ölümünden sonraki birkaç gün boyunca bedeninde çürüme belirtisi görülmediği söylenir. Bu da çağdaşları arasında İskender'in ilahi veya ölümsüz olduğuna dair inanışları körüklemiştir.
Geniş çaplı araştırmalara ve sayısız teoriye rağmen, Büyük İskender'in ölümünün kesin nedeni spekülasyonlara dayanmaktadır. Her bir teorinin avantajları ve dezavantajları vardır, bu da tarihsel tıbbi teşhisler ve eski kayıtların sınırlılıkları hakkındaki karmaşıklığı yansıtmaktadır. Gizem, hem İskender'in yaşamının büyüleyici doğasını, hem de beklenmedik ölümünün belirsizliğini vurgulayarak, bilim adamları ve meraklıları aynı derecede büyülemeyi sürdürüyor.