Dünya genelinde alarma yol açan Delta varyantlı vaka sayısı, Türkiye’de de
aşılama takvimini değiştirdi. İkinci doz aşılar altı-sekiz hafta yerine dört
hafta sonra yapılacak. Aşı yazlık bölgelerde, tarlalarda, yaylalarda
insanların ayağına götürülecek.

Türkiye, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı aşı programını
hızlandırırken, dünya genelinde etkisini arttıran ' Delta ' varyantı,
aşılama takviminde yenilemeye neden oldu. Delta varyantının etkisini en aza
indirmek için ikinci doz aşıların bekletilmeden yapılmasına karar verildi.

Hürriyet gazetesinden Nuray Babaca n'ın haberine
göre
, aşıyla koruma sağlanan Delta varyantında, vakaların önüne
geçmek için bir süre sonra 'insanların aşının ayağına gelmesi yerine, aşının
insanların ayağına gitmesi' sistemine geçilmesi planlanıyor. Yaz boyunca
insanların ilgisinin azalması, sayfiye ve yaylaların tercih edilmesi, tarla ve
seralardaki iş yükünün artması nedeniyle bu bölgelerde seyyar aşı ekipleri
oluşturulacak. Tarım işçileri, tarlada aşılanacak.

Agresif aşılamada 3 ayrı seçenek

Yapılan toplantılarda, önümüzdeki haftadan itibaren Sputnik V de dahil olmak
üzere, aşı için 3 ayrı seçenek olacağı ifade edildi. Toplumda en az yüzde 75
aşılama ve bu oranda bir bağışıklık hedefine ulaşmak için sonbahar gelmeden '
agresif aşılama ' yapılmasının planlandığı, güz aylarına yüksek koruma ile
girmenin amaçlandığı dile getirildi.

Aşıların koruma oranları da hesaba katıldığında, bağışıklığın yüzde 50
civarında kalmasının risk olacağı belirtiliyor.

Hızlı ikinci doz

Planlamaya göre aşı akışı aynen devam ederse, ikinci doz aşıların beklemeden
dört hafta sonra yapılmasına karar verildiği
belirtiliyor
.

Daha önce altı veya sekiz hafta arayla yapılabileceği dile getirilen aşıların
ikinci dozunun, koruma oranını hızla yükseltmek ve hem kışa hem de Delta
varyantına hazırlık olması nedeniyle planlandığı ifade ediliyor. Yapılan
çalışmalarda Delta’nın birinci doz aşıların yüzde 70-80 olan koruyuculuğunu,
yüzde 30’a kadar düşürdüğü vurgulanıyor.

Sonbahardan önce

Türkiye’deki sorunun aşı karşıtlığı değil aşı ilgisizliği olduğu, bu
ilgisizliğin daha çok 20-35 yaş grubu arasında bulunduğu belirtiliyor. Aşıyı
destekleyenlerin oranı yüzde 70 civarında. Geri kalan yüzde 25-30’da ise
duyarsızlık ve kafa karışıklığı yaşandığı ifade ediliyor. Aşı kampanyaları ile
bu kitlenin bilinçlendirilmesi, özellikle de sonbahardan önce bu sürecin
tamamlanması gerektiği
belirtiliyor
.

Müzminleşme tehlikesi

Uzmanlar en büyük sorunun virüsün ‘müzminleşmesi’ olduğu belirterek,
"Bağışıklık oranını yüzde 60, hatta yüzde 70’e çıkarsanız da toplumun yüzde
30’u, yani 25 milyon kişi aşılanmamış olacak. Bu da hastalığın çok yüksek
dozda olmasa da sürekli var olması anlamına gelir. Yani bir kişi üç kişiye
bulaştırmaz da bir kişiye bulaştırır. Bu da vakaların sürekli devam etmesi, az
sayıda da olsa ölümlerin sürmesi anlamına gelir. Güze böyle girmemek gerekir"

dediler.