Funda, 1976’da daha lise
öğrencisindeyken
“Çaresizim” adlı ilk
45’liğini yayınlıyor. Şarkı çok seviliyor fakat esas patlamasını 2000’lerde
yapıyor.
Funda müzik ile ilk bağını şöyle anlatıyor:
“Müziğe çocuk yaşlarda başladım.
7 yaşında İstanbul Belediye Konservatuvarı Piyano ve Bale bölümüne girdim,
sonrasında klasik gitar dersleri aldım. Onca eğitim ve birikim sonunda lise
dönemlerinde artık şiir, söz ve beste çalışmaları yapmaya başladım.
Harbiye’deki TRT İstanbul Radyosu’nun ‘Amatör Ses Sınavı’ yarışmasını açtığını
öğrenmiştim ve ailemden habersiz ilk bestem ‘Çaresizim’le katıldım. Ve sonuç,
300 kişi arasından 1’inci oldum. Dergi, gazete ve radyolarda röportajlarım
yayınlandı, plak teklifleri geldi ve Şahinler Plak etiketiyle ilk 45’liğim
‘Çaresizim’ çıktı. Bir anda meşhur oldum, yolda yürürken herkes beni
gösteriyordu. Eve çuvallarla hayran mektupları taşınıyordu.”
Şarkıcı, “Çaresizim”in hikayesini şöyle dile getiriyor:
“Şarkıdaki hikayeyi ben yaşamadım. 15 yaşında, Nişantaşı Kız Lisesi 2’nci
sınıf öğrencisiyken aynı sokakta oturduğum sınıf arkadaşım bize geldi ve bana
dert yandı. İlgisine karşılık vermeyen bir aşkını anlattı. Aslında arkadaşım
‘Çaresizim’in ilk satırlarını o anda söylemişti bile: ‘Onu çok seviyorum ama o
beni sevmiyor, gel diyorum gelmiyor, çok çaresizim çok. Ne olur benim için bir
beste yap.’ Onu salonda bıraktım ve odama çekildim. Kendimi onun yerine koyup
hissetmeye çalıştım ve ilk bestem sözleriyle bir anda oluşuverdi. Şimdi
düşünüyorum da belki çok derinliği olmayan sözler... Fakat 15 yaşındaki bir
kızın temiz duyguları ifade ediliyor.”
Sezen Aksu “Biz yakında
çok meşhur olacağız” dedi
Funda’nın 70’lı yıllara dair en özel anısı ise Sezen Aksu’yla... Şarkıcı, Aksu
ile Konya’da aynı otel odasını paylaştığı bir konser programından şöyle
bahsediyor:
“İlk 45’liğimi Beyoğlu’ndaki bir stüdyoda okurken aynı şirkete bağlı yeni bir
isimle tanıştım orada: Sezen Aksu. 1975’te o da ‘Yaşanmamış Yıllar’ı
söylüyordu. Daha sonra Konya TRT’si için bir konsere gitmemiz istendi.
Konya’da da Sezen Aksu ile aynı odaya düştüm. Otelin sabah 10 kahvaltısına
telaşla hazırlanırken Sezen de muzip bir şekilde şunları söyledi:
‘Niye telaş ediyorsun ki, biz yakında çok meşhur olacağız. Öyle davranalım,
kendimize layık kahvaltıyı odaya isteyelim. Hem de portakal suyunu ilave
ederek.’ Şimdi gülümseyerek hatırlıyorum bu anıyı.”
Funda, 2’nci şarkısı
“Affetmem”in de döneme damga
vurduğunu söylüyor:
“O dönemler Çiğdem Talu, Şişli Terakki Lisesi’nde İngilizce öğretmeniydi.
Kendisinin organize ettiği, bir öğrenci konserine davet edildim. Gitarımı alıp
yanına gittim. Sadece ‘Çaresizim’i okuyacağımı söyleyince böyle bir şeyin
olmayacağını başka şarkı da seslendirmem gerektiğini söyledi. Elime bir kağıt
kalem verdi ve ‘Bugün için hareketli bir şarkı yaz lütfen’ deyip boş bir
sınıfa beni götürdü.
O gün, çocukluk aşkımı bir başka kızla konuşurken görmüştüm. Beni görünce
yanıma gelip ellerimi tutmaya çalışıp ‘ne olur yanlış anlama, ben seni
seviyorum affet beni’ demişti. Ben de bundan ilhamla hemen ‘Affetmem’i yazdım.
Bunu hareketli bir şarkıya dönüştürdüm. O gün konserde çok beğenildi.”
70’lerdeki sanatçılar
tek şarkı ile tanınıyor
Funda, başarılı bir şarkıcıyken İTÜ Devlet Konservatuarı’nı kazanıyor. Aynı
dönemde de evleniyor ve üniversite nedeniyle şarkıcılığı bırakma kararı
alıyor: “Plak çalışmalarına devam edebilirdim belki ama o dönemler ‘ya okul,
ya plak çalışmaları’ diye bir şart geldi üniversite yönetiminden. Bu nedenle
plak ve sahne çalışmalarını tercih eden bazı arkadaşlarım okulu bıraktı. Ama
ben devam etmeyi tercih ettim. O bölümü 2 çocukla bitiren ilk kişiydim bu
arada.”
Şarkıcı, “Erken yaşta şarkıcılığı bıraktığınız için pişman mısınız?” sorusunu
şöyle yanıtlıyor:
“Elbette devam etseydim o dönemler pop müziğimize belki de daha çok ses
getiren şarkılar bırakabilirdim. Ancak tercihlerimi farklı yönlerde yaptım.
Yani ‘keşke’lerim olmadı, müzik ve sanat konularında. Durmaksızın, dolu dolu
hep çalıştım.”
Funda ayrıca 70’li yıllarda çoğu sanatçının tek bir şarkı ile hep
hatırlandığını ifade ediyor: “70’li yıllarda çoğu arkadaşım başka plaklar
yayınladı, sahnelere çıktı ancak birçok isim tek bir şarkıyla tanınır. Mesela
Berkant “Samanyolu”, Semiha Yankı “Seninle Bir Dakika”, Cici Kızlar “Delisin”,
Ayla Dikmen “Anlamazdın” gibi... O dönem Türkiye’sinde varlığı, yokluğu,
arkadaşlığı öyle yoğun yaşadık ve şahit olduk ki tüm bunlar şarkılarımıza
yansıdı. Sanatımızı tüm samimiyetimizle paylaştık. Aşk, sevgi, ayrılık, hüzün,
coşku, mutluluk gibi duygular devam ettikçe şarkılarımız da yaşayacak.”
Funda, 1975’te Zerrin Özer’le İstanbul’daki Hilton Oteli’nde çekilen pozu
hakkında “Amatör Ses Sınavı yarışmasının ben İstanbul 1’incisi, Zerrin de
Ankara 1’incisi olmuştu. Hey Dergisi ikimizle röportaj yapmıştı” dedi.
“Affetmem” şarkısı ilk
reklam filmiyle ünlendi
2000’lere gelindiğinde Funda’nın “Çaresizim” ve “Affetmem” şarkıları yeniden
meşhur oluyor:
“2000’li yıllarda bir gün, sonradan sevgili Naim Dilmener’in önerisiyle
olduğunu öğrendiğim bir reklam şirketi bisküvi reklamında ‘Affetmem’i
kullandı. Şarkı çok büyük ses getirdi, herkesin tekrar hatırlamasına vesile
oldu.
Ayrıca ‘Affetmem’in nakarat kısmı stadyumlarda ve basketbol maçlarında
sıklıkla söylendi.
Dizilerde kullanıldı. Pınar Aylin ve Zilli Perküsyon Grubu cover’ladı. 1976’da
yayınlanan ilk bestem ‘Çaresizim’ de ilk kez ‘Çemberimde Gül Oya’ dizisinde
yer aldı. Bugüne kadarsa 25 farklı dizide tercih edilerek bir rekor kırdı.
Aynı zamanda birçok filmde de kullanıldı. ‘Çaresizim’i benden sonra sırasıyla
Zuhal Olcay, Göksel, Gökçe Bahadır ve Eda Baba seslendirdi. Bence hepsi de çok
güzel, çok farklı yorumlardı.”
Funda’nın yolu şarkılarının yeniden popüler olmasıyla Hakan Eren’le kesişiyor
ve hayatında ilk kez büyük bir sahneye çıkıyor:
“Ama asıl bir şey var... Hakan Eren’in organizasyonuyla ‘Gazino Show’
programıyla Bostancı Gösteri Merkezi’nde sahneye çıktım. Hınca hınç dolu
salon, 15 yaşında içimden geldiği gibi yazdığım o naif şarkımı hep birlikte
söylüyordu. Gözyaşlarıyla o anın hiç bitmesini istemedim.”
Müzik terapisi veriyorum
“Üniversite sonrası eğitimcilik hayatım başladı. Şehir Tiyatroları çocuk
bölümünde söz ve müzikler yazdım. Uzun yıllar radyo program yapımcılığı ve
sunuculuğu üstlendim. Tüm bunların yanı sıra Kaş’ta yıllarca otel işlettim. 50
yaşından sonra ‘müziğin insan sağlığına olumlu etkileri-müzikterapi’ konulu
doktoramı bitirdim. Ulusal ve uluslararası makalelerim yayımlandı. Müzik
terapi, diksiyon, etkili iletişim gibi konularda da bireysel ve kurumsal
eğitimler vermekteyim. Yani 7 yaşında müzikle başlayan serüvenim hâlâ devam
etmekte ve yaşamımın birçok alanında yer almakta.” Sanatçı, arada besteler
yaptığını, arkadaşlarına arada çaldığını söylüyor.