Modern Türk hikayesinin önde gelen isimlerinden şair, öykü ve roman yazarı
[Sait Faik](https://www.hurriyet.com.tr/haberleri/sait-faik) Abasıyanık'ın
vefatının üzerinden 67 yıl geçti.
Hikayeleri birçok dergi ve gazetede çıkan usta yazar, Mehmet Faik Bey ile
Makbule Hanım'ın oğlu olarak 23 Kasım 1906'da Sakarya'da doğdu.
Türk edebiyatının köşe taşı olarak da anılan Abasıyanık, ilköğrenimini yabancı
dilde eğitim veren Rehber-i Terakki okulunda tamamladı.
Adapazarı Lisesi'nde okurken ilk şiirini kaleme alan Abasıyanık, 1924'te
İstanbul'a taşındıktan sonra eğitim hayatına İstanbul Erkek Lisesi ve daha
sonra Bursa Lisesi'nde devam etti.
**Hocası Mümtaz Bey'in teşvikleriyle edebiyata ilgi duymaya başladı**
Sait Faik, Bursa Lisesi'nde yazdığı "Zemberekli Saat" ve "Uçurtmalar" adlı ilk
hikayeleri ve ilk şiir denemelerinin ardından edebiyat hocası Mümtaz Bey'in
teşvikleriyle edebiyata ilgi duymaya başladı.
"Hamal" isimli şiirini ve ilk öyküsü "İpekli Mendil"i gençlik yıllarında
kaleme alan Abasıyanık'ın "Uçurtmalar" adlı hikayesi, 9 Aralık 1929'da
Milliyet gazetesinin sanat sayfasında yayınlandı.
Liseyi bitirince Edebiyat Fakültesi Türkoloji (Darülfünun) Bölümü'ne kaydını
yaptıran Abasıyanık, Türkoloji'yi güzel yazı yazmanın inceliklerini öğreten
bir edebiyat okulu sandı. Fakat bölümünü daha çok dil ve edebiyat sahasında
ilmi incelemelerle meşgul olduğunu görünce farklı ufuklar aramaya çıktı.
[Sait Faik Abasıyanık](https://www.hurriyet.com.tr/haberleri/sait-faik-
abasiyanik), bu dönemde sanat ve edebiyat çevreleriyle tanışmaya başladı. Bu
tarihlerde oturdukları ev, fakülte ve Şehzadebaşı kıraathaneleri aynı semtte
olduğu için Sait Faik zaman zaman derslere gitse de Şehzadebaşı
kıraathaneleri, özelikle o günün genç yazarlarının buluştuğu Halk kıraathanesi
onun en çok görüldüğü yerlerdendi.
Öykülerle ün kazanan usta edebiyatçı, 1931'de babasının isteğiyle İsviçre'nin
Lozan şehrine ekonomi eğitimi almaya gitti. Daha sonra buradan Fransa'ya
geçerek Grenoble Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde eğitimine devam eden
yazar, 1934'te okulu yarıda bırakarak İstanbul'a döndü.
Babasının tavsiyesi üzerine ticaret yapmayı deneyen ama başarılı olamayan
Abasıyanık, kısa bir süre Halıcıoğlu Ermeni Yetim Okulunda Türkçe dersleri
verdi.
**Dergilerde yayınlanan öyküleriyle ilgi gördü**
Abasıyanık'ın 1934-1940 arasında "Varlık", "Ağaç", "Servet-i Fünun", "Uyanış",
"Ses", "Yeni Ses", "Yaprak", "Yenilik" dergilerinde yayınlanan öyküleri ilgi
gördü.
Yazarın maliyetini babasının karşılamasıyla yayımlanan ilk kitabı "Semaver",
Remzi Kitabevi tarafından okuyucuyla buluşturuldu.
Abasıyanık, yazmayla arasındaki ilişkinin ipuçlarını "Haritada Bir Nokta"
öyküsünde şu sözlerle aktardı:
"Söz vermiştim kendi kendime. Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir
hırstan başka ne idi? Burada, namuslu insanların arasında, sakin ölümü
bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye. Kalem,
kağıt aldım. Oturdum. Adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük
değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkarttım. Kalemi yonttuktan
sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım."
İlk kez 1937'de "Kurun"da ve ardından 1940'ta "Varlık"ta yayımlanan "Çelme"
öyküsü nedeniyle Askeri Mahkemede yargılanan ve beraat eden Abasıyanık'ın
babası 1938'de hayatını kaybetti. Bunun üzerine kışları Şişli'deki evde,
yazları ise [Burgazada](https://www.hurriyet.com.tr/haberleri/burgazada)'da
annesiyle birlikte yaşamaya başlayan edebiyatçının "Sarnıç" kitabı 1939'da,
"Şahmerdan" kitabı 1940'ta Çığır Kitabevi tarafından yayımlandı.
Hikaye ve yazıları "Milliyet", "Kurun", "Vakit" gazeteleri ile "Varlık",
"Ağaç", "Büyük Doğu", "Yücel", "Yeni Mecmua", "Servet-i Fünun", "İnkılapçı
Gençlik", "Yürüyüş" ve "Yedigün" dergilerinde yer buldu.
**Muhabirlik yıllarında 28 mahkeme röportajı yaptı**
Abasıyanık, Varlık Yayınları tarafından 1956'da "Mahkeme Kapısı" ismiyle
kitaplaştırılan eserine kaynak olacak 28 mahkeme röportajını,
"[Haber](http://www.hurriyet.com.tr/)-Akşam Postası" gazetesi için yaptığı
mahkeme muhabirliği sırasında gerçekleştirdi.
Düzensiz hayatı ve alkol düşkünlüğü yüzünden 1945'te rahatsızlanan
Abasıyanık'a, 1948'de kesin siroz teşhisi konuldu ve 1951'de tedavi için
Paris'e gitti.
Sait Faik, 1953 yılında henüz sağ iken ABD'de bulunan uluslararası Mark Twain
Derneği onur üyeliğine seçildi. Bu ilgiyi kendisine değil, Türk hikayeciliğine
bağlayan usta edebiyatçı, özgür düşüncesini öykülerine yansıtmakla beraber
Tanzimat'tan beri süregelen giriş, gelişme, düğüm noktası ve sonuç çerçeveli
öykü yapısını başka bir mecraya taşıdı.
Acemice yazılmış zannedilen öyküleri, Cumhuriyet dönemi klasik öykü geleneğini
yıkarak, Türk öykücülük sanatında bir devrim olarak değerlendirildi.
Abasıyanık ile röportaj yapan Yaşar Kemal, bu söyleşide kendisiyle ilgili
şunları anlatmıştı: "Akşamüstleri Tünel'den Taksim'e doğru sol kaldırımdan
yürürseniz, gözünüze dalgın, siyah gözlüklü, yüzü kederli ama müthiş kederli-
yüzündeki keder besbellidir, elle tutulacak gibi, yüzde donup kalmıştır-,
pantolonu ütüsüz, ağarmış saçları kabarmış bir adam çarpar. Bu adamın, bu
Beyoğlu kalabalığı içinde bir hali vardır ki (daha doğrusu her hali) size bu
koskocaman şehirde yalnız, yapayalnız olduğunu söyler. Bu neden böyledir?
Orasını kimse de bilmez. Bazı adam vardır, insan yüzünde sırf hınç, kin okur.
Bazısında gurur, bazısında neşe, bazısında bayağılık, aşağılık… Bu adamın
üstünden başından da yalnızlık akar. Bir de bu adama, Kadıköy iskelesinin
kanepelerinden birine oturmuş, heybeli köylüleri, çıplak ayaklı serseri
çocukları, hanımefendileri seyrederken rastlarsınız. Bu adam hikayeci Sait
Faik'tir."
Usta edebiyatçı, 5 Mayıs 1954'te bir krizi geçirerek hastaneye kaldırıldı.
[Yemek](https://www.hurriyet.com.tr/lezizz/yemek-tarifleri/) borusu
kanamasıyla başlayan ve kan kaybı nedeniyle komaya giren usta yazar, 11 Mayıs
1954'te hayatını kaybetti. Abasıyanık, Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
Annesi, oğlunun vefatından sonra 8 Kasım 1954'te hazırladığı vasiyetinde mal
varlıklarının çoğunu ve yazarın eserlerinin telif haklarını, Sait Faik
Abasıyanık Müzesi yapılması koşuluyla Burgazada'daki köşkün, Darüşşafaka
Cemiyeti'ne bırakılmasını istedi. Makbule hanım ayrıca oğlunun adına her yıl
bir hikaye armağanı verilmesini şart koştu.
Vasiyetin 1964'ten intikal ettiği Darüşşafaka Cemiyeti, 22 Ağustos 1959'da
Sait Faik Abasıyanık Müzesi olarak açılan evin bakım ve onarımını üstlendi.
**[Bitcoin](https://bigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ve
[Ethereum](https://bigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ne
kadar?**
**[Bitcoin](https://mbigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ve
[Ethereum](https://mbigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ne
kadar?**