[İlber Ortaylı](https://www.hurriyet.com.tr/haberleri/ilber-ortayli)
bildiğiniz gibi... Pandemi koşullarında ne kadar iyi olunabilirse o kadar iyi.
Okuyup araştırmaya devam ediyor ama İstanbul’dan biraz uzaklaşmak istiyor.
Seyahat kısıtlamaları nedeniyle Ayvalık’a gitmek için izin alması gerektiğini
söylediğimde biraz canı sıkıldı sanki... “Torunum burada olmasa bir dakika
durmam” diyor. Ortaylı’yla sohbete kitabından başladık, anılarına ve güncel
konulara da uzandık.
**‘Yakın Tarihin Gerçekleri’ kitabınızı güncelleyip genişlettiniz. Bu alanda
bir ihtiyaç mı gördünüz?**
Yakın tarihle ilgili kitapları sık sık güncellemek gerekiyor. Yoksa 50 sene
evvelde kalıyor. Bunun neresi yakın
[tarih](https://www.hurriyet.com.tr/haberleri/tarih)! Üstelik 20’nci yüzyılla
beraber tarih çok hızlandı. Toplumlar çok hızlı bir şekilde değişti, özellikle
de 1950’lerden sonra. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra nüfus da çok arttı. Bunun
da tarihin hızlanmasında büyük bir payı var. Ama yakın tarihle ilgili yazarken
portreyi çizmek için bir konu seçmek lazım. Hepsini kapsamak zor. Yakın tarih
malumatfuruşluk bir alan değil!
**Arşivlerden dert yanmışsınız. Yakın tarihle ilgilenenler için büyük bir
sorun bu belli ki…**
Çok büyük sorun. Bazı ülkeler 50-60 yıllık malzemeleri açtı; İngiltere de ABD
de… Hatta çok ilginç bir şekilde Sovyetler Birliği’nin Komünist Parti arşivi
yığıldı. Ancak bana kalırsa bu arşivler her zaman ayıklanarak açılıyor. En
kötüsü Almanya’nınki. Bazı şeyleri gözünün içine baka baka saklarlar.
Katalogda vardır, arşivde ulaşamazsınız.
**Herkes çok eski zamanların şaşaalı yıllarını biliyor ama yakın tarihe
öylesine bir ilgi yok...**
Doğru ama yakın tarih de çok dedikoduludur. Bazen bu nedenle yakın tarihi
merakla okuyanlar da çıkıyor. Şurası bir gerçek: Yakın Türkiye tarihini
tümüyle ortaya koymak mümkün değil. Sadece tek kişinin yazdığı kitaplarda
değil, çok yazarlı, kolektif kitaplarda da bazı konular eksik kalıyor. Zordur
çünkü... Bilgi birikimi çok, bilenin haddi hesabı yok! Böyle bir ortamda
kültür kurumlarıyla ilgili bilgi yok.
**Siz araştırmalarınızı nereden yapıyorsunuz?**
Cumhuriyet’in kültür tarihini en iyi yazan kişi Murat Katoğlu. Ama onun bu
doktora tezi ne hikmetse basılmıyor. Mükemmel olmadığı için kendi bastırmıyor
desem, yalan! Ben okudum ve kaç kere kullandım. Basılması lazım.
**Yakın tarihi bilmek düşünce yapımızı, hayatımızı nasıl değiştirir sizce?**
Nasıl değiştirir biliyor musunuz? Hep bilgi istersin. Bu kitapta daha önce hiç
yapmadığım kadar siyasi tarih teferruatına girdim. 14 Mayıs’a, 1950
demokrasisine giden yol örneğin… Akademisyenler keskin göremiyor. Akademisyen
takımının metotları eski kalıyor. Hayatın içinden ve dışından gözlem yapmayı
bilenler yakın tarih konusunda daha keskin. Allah’tan bu konulara bir müddet
içinden bakabildim.
**Tanıklıklarınızı mı diyorsunuz?**
Evet. Kimden bahsetsem temasım oldu. Her yere girip çıkan bir adamdım. Dönemin
siyasileri okul arkadaşlarımdı. Bunları yaşadıktan sonra yazmamak olmazdı. Bir
yandan da Anadolu’yu çok gezdim. Turist murist gibi değil. 1960’larda
Anadolu’da turizm mi var! Yurtdışından gazetecileri davet ederlerdi, nereden
mihmandar bulacaklar! Vaktim vardı, daha talebeyim. Lisan bilmenin faydaları
işte… 17-18 yaşındayım. “Çok güzel anlatıyorsun ama çok gençsin” dediler. Ne
bekliyorlardı, 40 yaşında müdür mü gelecekti sizle ilgilenmeye...
**‘SORUNLARIN GEÇİCİ OLDUĞUNU ZANNEDİYORUM’**
**Bu hafta 23 Nisan’ı kutlayacağız. TBMM’nin Ankara’da kurulması parlamenter
hayatımız için bir dönüm noktası mı?**
Türkiye demokrasisi, millet meclisi hayatı 23 Nisan’dan eski. Biz o yıllarda
aşağı yukarı 50 yıllık bir parlamenter meşrutiyettik. 1920’ye gidelim...
İstanbul’daki meclis dağıtıldıktan sonra Ankara’da bir meclis açıldı ama hâlâ
padişah var. O zaman ‘cumhuriyet’ lafı geçmiyor ama hisseden hissediyor. Bu
meclis çok önemli çünkü bütün gelenek orada ortaya çıkıyor. Otoriter ve
demokratik eğilimi, Türklere has uzlaşma teknikleri belli oluyor. Mustafa
Kemal Paşa bile... Uzlaşmayı çok seven bir lider değil, bu açık ama mecliste
uzlaşma içinde.
**Şu an bu tecrübelerden yararlanabiliyor muyuz? TBMM’nin bu uzlaşı
felsefesinin dışına mı çıktık?**
Şu an büyük bir dekadans (düşkünleşme) var tabii ama geçici olduğunu
zannediyorum.
_Ortaylı’nın kitabı, Kronik Kitap etiketiyle raflarda..._
**‘BAŞKA TÜRLÜ BİR SAVAŞTAN ÇEKİNİYORUM’**
**Montrö Boğazlar Sözleşmesi’yle ilgili tartışmalar var...**
İstanbul Boğazı’ndan geçişle ilgili birtakım problemler olacağı açık. Artık
çok kalabalık bir dünya var. Başta Rusya olmak üzere Karadeniz ülkeleri çok
okkalı ama bir o kadar problemli devletler. Bir de bir halt ettik,
Yunanistan’ı Karadeniz Birliği’ne biz dahil ettik. Olmayacak iş! Montrö
Boğazlar Sözleşmesi bize Lozan’da elde edemediğimiz haklar verdi. Lozan’da
Boğazlar’ın kontrolü tam bizim elimizde değildi. Boğazlar milletlerarası su
yoludur ve bunun şakası olmaz. Bir de işin askeri yönü var. Başkalarının
gemileri izin alacak, içeride bir süre dahilinde kalabilecek... Bunu
değiştirmek kolay değil. Neden mi? İstersen çıkarsın, çekilebilirsin. Her beş
senede bir otomatik uzuyor. Uzatmazsan derhal bir araya gelirler ve sana daha
berbat şartlar sunarlar. Yunanistan’la karasuları problemi bile işin içine
girer. Gerilimi arttırır.
**Yeni Soğuk Savaş ihtimali hakkında görüşünüz nedir?**
Soğuk Savaş aklı başında devletlerin bir mücadelesiydi. Şimdi başka türlü bir
savaştan çekiniyorum. Bu iş, mahalle kavgasına dönecek. Çin gibi kapalı bir
derya da çıktı ortaya. Almanya’nın bazı tavırlarına bakıyoruz da hiç öyle
ilerlemiş bir medeniyet gibi davranmıyor. Hatalarından ders almış bir yapı
yok.
**[Bitcoin](https://bigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ve
[Ethereum](https://bigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ne
kadar?**
**[Bitcoin](https://mbigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ve
[Ethereum](https://mbigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ne
kadar?**