Yıllar sonra tekrar bir televizyon projesiyle seyirci karşısına çıkan [Demet
Akbağ](https://www.hurriyet.com.tr/haberleri/demet-akbag),
“[Akrep](https://www.hurriyet.com.tr/mahmure/astroloji/akrep-burcu/) senaryosu
geldiğinde iki kadın başrol ile yola çıkan bir hikaye elbette beni cezbetti.
İki kadın da zor karakterler. Adeta birer anti-kahramanlar. Bu iki kadının
hikayesinin nereye gideceğini merak ettim açıkçası. Okuduktan sonra, yazar,
yapımcı ve yönetmen ile birkaç buluşma gerçekleştirdim. Evrim’in Ferda’yı
yaratma sürecini izlemek, onunla karşılıklı oynamak beni mutlu ediyor. Perihan
ile tanışma kısmı da en başta, tüm projelerimde olduğu gibi, önce gözümü
korkuttu. Perihan’ın bakışlarını aynada yakalayana dek, etrafımdakilere ‘O
kadının ben olduğumdan emin misiniz’ diye defalarca sordum” şeklinde konuştu.
**‘PERİHAN’IN HİKAYESİNİ KEŞFETMEK İSTEDİM’**
**Perihan, geçmişinden uzaklaşmaya çalışan, geçmişe dair her şeyi silmeye
çalışan bir kadın. Toplumumuzda halen anne olmayı tercih etmeyen kadınlar bile
pek anlaşılmıyor, hatta kadına sadece annelik sıfatı da yüklenebiliyor malum.
Dolayısıyla bu açıdan da ters köşe bir durum var dizide. Yıllar sonra Ferda
tekrar hayatına girdiğinde de bu değişmiyor, en azından şimdilik. Siz
Perihan’ın bu tavrını nasıl yorumluyorsunuz?**
Perihan, bir anti-kahraman. Anne olmanın hep kutsandığı bir dünyada, bambaşka
bir kadın profili. Dünyaya bir insan getirebilme yeteneği, doğası kadını çok
güçlü, çok özel kılan bir özellik. Ancak hep göz ardı edilen bir şey var, ya
da yok sayılan, konuşulmayan: Anne olmak, ancak ‘çok istediğinizde’ şahane bir
şey! Kimse, ne şartlarda annelik yoluna çıkılarak anne olunduğunu
sorgulamıyor. Elbette ortada savunmasız küçük bir bebek olunca etik, ahlaki,
ruhsal, duygusal pek çok parametre var. Ama, Perihan örneğinde olduğu gibi tüm
o parametleri yerle bir edecek bir gerçek travma da söz konusu: Tecavüz ve
işkence dolu bir süreç sonrasında içinizde bir canlı büyüyor! Herkes dışardan
baktığında orada bir bebek görüyor ama o travmanın içindeki kişi için de o bir
bebek olabilir mi? Tabi bizim hikayemizde henüz bilmediğimiz başka şeyler de
olabilir, benim de henüz bilmediğim. Bütün o yetişkin olma sürecinde, hangi
aşamalarda karşılaştılar, neler yaşadılar henüz bilmiyoruz. Ben yine de
Perihan’ın anne olmanın her koşulda kutsal olamayacağını, bunun bazen imkansız
olabileceğini hissettiren tarafını etkileyici buluyorum. Hiç söylenmemiş bir
şeyi söylediği için, belki de bunun konuşulmasını sağlayabileceği için. ****
**
**
**‘TELEVİZYONCULUĞUN ALTIN DÖNEMİNDE OLDUĞUNU SÖYLEYEMEM’**
**TV’de skeçlerle başlayan, Bir Demet Tiyatro gibi adınızı yazdığınız, bir
devir açan işiniz ve Akrep’e uzanan bir yolculuğunuz var. Çok farklı,
döneminin yenilikçi işlerinde de imzanız var. Siz yerli TV ekranının son 30
yıldaki yolculuğunu nasıl görüyorsunuz? Yerli diziler hangi noktadan hangi
noktaya geldi sizce?**
Zaman zaman yaptığım söyleşilerde hep anlatıyorum: Öğrencilik yıllarımda,
TRT 2’deki bir iş için çağrılmıştım. Necef Uğurlu’nun yazdığı bir
dizide hemşire rolü için aradılar ve “Yanınızda beyaz ayakkabı getirin,”
dediler. Kostümü veriyorlardı ama herkes kendi ayakkabısını getiriyordu.
Hemşire kostümü çok spesifik olduğu için tabii, yoksa düğün
sahnesinde görümceyi oynamaya gidecekseniz de “Abiye bir elbise getirin”
diyorlardı. Kamera önündeki tüm işler neredeyse yarı yarıya gönüllülük
esasına dayanırken koca bir sektöre döndü. Bir Demet Tiyatro, ekranda durum
komedisinin en iyi örneklerinden biri oldu. O konuda çok ileriye değil,
geri gittiğimizi düşünüyorum. Maalesef. Uzun dizi süreleri, mizahın
matematiğini bozdu. Tiyatro sahnesi üzerinde “mış gibi yaptığımızı”
seyircinin bilerek izlediği bir işti Bir Demet Tiyatro, pek çok konuda hem
şahsi tarihimde hem televizyon tarihinde çok önemli olduğuna inanıyorum.
Şu anda televizyona yapılan işleri tek tek ele aldığımızda çok başarılı
işler ve özellikle diziler var. Ancak genel olarak televizyonculuğun altın
döneminde olduğunu söyleyemeyeceğim. Tek tip bir yayın anlayışı, elbette
bunun pek çok farklı nedeni var, ama yaratıcılıktan yoksun, parlamayan bir
televizyon yayıncılığı var maalesef. Çok iyi içerikler üretilmesine
rağmen sektör topyekûn iyi diyemem.
**‘DİZİ GİBİ SİNEMA FİLMLERİ ÇEKTİM!’**
**2000’de yayınlanan Vizontele ile 2020’de yayınlanan Dokuz Kere Leyla
filminin arasında 20 yıl boyunca 17 filmde yer aldınız. Neredeyse her yıl bir
filmde yer almak demek bu. Türkiye’de çok rastlanan bir kariyer değil. Biraz
bunu konuşmak isteriz. Nasıl geçti 20 yıl? Planınıza sadık mı kaldınız,
seçeneklerin içinden seçtiklerinizle yıllık olarak mı ilerleyen bir dönem
oldu?**
Sinema ve tiyatro zamanlama açısından 1 yıl içinde rahatlıkla yapılabilen iki
tür. ‘Bir Demet Tiyatro’ ve ‘Otogargara’ ile başlayan BKM döneminde, biri
bitti, biri başladı aslında. O 20 yılın 15 yılında 4 tane tiyatro oyunu da
var. Her birini yaklaşık 4 sezon oynayınca, yazları da sinema filmi
çekebiliyordum. Çoğunlukla da bir filmi çekerken iki tane de ya fikir olarak
ya proje olarak sırada bekliyor olurdu. Ben hikayeleri beğendim, yazarlar,
yönetmenler çekmek için benim daha önce kabul ettiğim projenin bitmesini de
beklediler. Ata ile yaptığımız ‘Eyvah Eyvah’lar mesela. Seyirci de biz de
Firuzan ve Hüseyin’i çok sevince 3 tane çektiğimiz, doğal olarak 3 sezonu
dolduran işler oldular mesela. ‘Hükümet Kadın’ da öyle. Dinlediğimde çok
etkilendiğin bir hikaye idi. Sermiyan da ‘Sen oynarım dersen yazacağım’ dedi.
Ama iki tane olması planı ile yola çıkmamıştık. Hep şakasını yapıyordum
aslında, bana ‘Neden dizi yapmıyorsunuz’ dediklerinde, ‘Dizi gibi sinema
filmleri çektiğimden, diziye vakit kalmıyor’ diye. Gerçekten de biraz öyle
oldu. Hep sevdiğim, içinde olmaktan mutlu olduğum, üzerinden yıllar geçtiğinde
de pişman olmadığım projelerde yer aldım sinemada. Sinema filmleri sinemada da
televizyonda da yayınlandıklarında izleyicim beni hep mutlu etti. ‘Önümüzdeki
20 yıl şu kadar [film](https://www.hurriyet.com.tr/film-izle/) yaparım’ diye
bir plan yapmamıştım. Ama pişman olmayacağım işler yapma planım vardı. Bir de
halen devrede olan, ‘Bu rolü benim oynamam fark eder mi?’ planım var. Daha
önce oynamadığım, ben oynadığımda, bana da izleyene de ‘İyi ki’ dedirtecek
rolleri oynamak istiyorum.
**[Bitcoin](https://bigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ve
[Ethereum](https://bigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ne
kadar?**
**[Bitcoin](https://mbigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ve
[Ethereum](https://mbigpara.hurriyet.com.tr/kripto/kripto-para-piyasasi/) ne
kadar?**