Özet (TL;DR) @ 2019-02-24 08:21:34.270583: Defalarca test edip onayladıktan sonra rahatlıkla söyleyebilirim ki öğünün mutlulukla bir ilgisi olabilir ama hafta sonu kahvaltıya çıkmak net ilgisiz. İnsanın gereksiz maceralara ihtiyacı olduğunda…



Bir keresinde tatildeyiz. Sabah inanılmaz aç kalktım. Dedim, "Kalk bir şalvarlı Miyazaki teyzesi bulalım da serpme kahvaltı ayağına bize guzel bir keriz silkeleme yapsın". Aynen de oyle oldu. Dunyanın en minnoş teyzesi bize bir fiks monu kahvaltı yapıştırdı ki oyle guzel yapıştırılır.Ama benim bu dışarıda kahvaltı olayına onyargım sadece tatil beldelerine has bir durum değil. Hatta evde ikiye katlanıyor. Kim açtı başımıza bu kahvaltı meselesini diye homurdanıyorum. Kahvaltıya mı? "Olur gidelim de, nereye gidelim" derken son yıllarda dışarıda ettiğim kahvaltılar gozumun onunden geçiyor.

A ç karnına, duşuk şekerle kendini kaybetmelik ortam

Rumelihisarı gibi bariz manzarası olan yerlere kahvaltıya gitmek vardı. Orada da kahvaltı o kadar onemli olmuyordu, şoyle bir hava alıyordun ama neticede kahvaltı da ediyordun ayrıca. Hesap biraz kahvaltıya gore şey olabiliyordu ama işte guzel hava aldın mı aldın. Boyle manzaralı yere gidebilir olan gitsin tabii ne guzel. Bana terste kalıyorlar. Tek bir kahvaltıcıdan çıkıp durduk yere bir 'kahvaltıcılar sokağı' sahibi olan Beşiktaş'a gideyim desem kendimi 'Bu ne maceracılık, hayırdır' diye durdururum. Özellikle hafta sonları butun sokak bir kahvaltı metrobusune donuşuyor. Sıra da bekliyorsun. Boyle aç karnına, duşuk şekerle falan tam kendini kaybedip bayılmalık bir ortam. Sırada olay çıkmıyor ama onun hakkını vereyim. Sahanda yumurta kuyruğu, lokma kuyruğu gibi niye oluştuğu tam belli olmayan kuyruklar, nezih kuyruklar oluyor, herkes adabıyla bekliyor. Git mesela, havalimanı dış hatlar pasaport kuyruğuna, ne bileyim toplu taşımaya binme kuyruğuna, o kuyrukla bu kuyruğu oluşturan aynı halk olamaz dersin. Kuyruğun ucundaki şey onemsizleşince nizamı artıyor demek ki, enteresan!

Toptanc ıdan halka,

ç ok tatlı bir fiyatla...Neyse, koy kahvaltısı işine girelim desen, o benim çokluğuyla asabımı da çok bozuyor. Masaya kimsenin yiyemeyeceği kadar malzeme serpip sonra topluyorsun. Sakin bir hafta sonundan ziyade buyuk bir lojistik operasyona katılmışım gibi hissediyorum. Koy temalı israf tutunca şarkuteriler "Bu malzemelerin hepsi bizde zaten var, Allah'ın enayisi biz miyiz" demişlerdi. Toptancıdan halka, çok tatlı bir fiyatla... Oralarda kahvaltıya biraz ekstra bir gastronomik sorumluluk bindirilmiş, kavurma kavurmalığıyla karşısındakini etkilemeye çalışıyor falan. Mamulunden katılımcısına her şeyde boyle kahvaltı temalı moda partisi gibi bir haller. Haliyle bunu da eliyoruz.

İşte Karakoy olsun, Kadıkoy olsun kafesi bol semtlerimizde seçenekler var. Buralarda da tatlı bir yoğunluk ve o yoğunluğu yonetememe halleri oluyor. Misal geçen yine hava guzel diye tufaya gelip kendimizi kafeye attık. Siparişten 40 dakika sonra dediler ki "Mutfakta malzeme yokmuş, o yumurtayı veremiyoruz, bunun da bilgisini vermiş olalım". Mutfağın malzemeye bakıp garsona soylemesi, onun da yolunun bizim masaya duşmesi arasında aç geçen arada, yine bir kahvaltı sırasında benzer bir durum başına gelip, "Aç insanla oyun olmaz" diyerek sinir krizi geçiren arkadaşım aklıma gelmişti. İster misin aynısı olsun falan demiştim açlığı bastırmak için. İstemezdim esasen ama oldu. Sık da başıma geliyor kahvaltı deneyiminde mekanın afrasının tafrasının hakkını verememesi.

Tablo boyle olunca da hafta sonu geldi mi biri kahvaltı diyecek diye odum kopuyor. Sabah herkesten erken kalkıp kahvaltımı edip geçmekle bu oğunu komple pas geçmek arasında kararsızım. Evin bahçesi olsa hiçbir guç beni hava guzel diye dışarıda kahvaltı etmeye çıkaramaz da yok işte. Yoksa kişisel kanaatim kahvaltının mutlulukla uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığı yonunde.