Özet (TL;DR) @ 2019-02-17 08:23:30.457228: Ajanstürk Yönetim Kurulu Başkanı Sarp Evliyagil, Ankara’daki çağdaş sanat müzesinden sonra şimdi de İstanbul, Dolapdere’de bir sanat mekânı açtı. Bu yeni galeride yıl boyu gerçekleşecek sergilerin…



Ö nce Ankara'da Muze Evliyagil'i açtınız. İstanbul pek alışık değildir ikinciliğe...

Sarp Evliyagil: Kutuğumde İstanbul yazsa da Ankara'da doğdum, buyudum ben. Duzenim, işlerimin buyuk bir kısmı Ankara'da. Bir de sanat mekanları konusunda Ankara'nın durumu İstanbul'a nazaran daha kotu. Başkent olmasına rağmen modern sanatın sergilendiği pek bir alanı yok. Ben de bu yuzden 'Kendi çapımda ne yapabilirim' diye yola çıktım ve bir muze açtım.

Dolapdere Evliyagil fikri nasıl doğdu peki?

Sarp Evliyagil: Ankara'daki mekanı açarken bir gun İstanbul'da da bir kardeş proje gerçekleştirme fikri vardı aklımda. Belki zamanla bu iki yer arasında bir sinerji oluşur; buradaki sergiler oraya gider veya burada tanışacağımız sanatçılarla orada daha buyuk sergiler açarız...

Turkiyeyi bir ust seviyeye kultur politikaları
taşıyacak

İ yi niyetin otesinde çok akıllıca bir iş

İ şinsanı kimliğinizle bakınca ekonominin darboğazda olduğu boyle bir donemde bir sanat mekanı açmak ne kadar mantıklı gorunuyor?

Sarp Evliyagil: Koleksiyonerlik, muze, galeri açmak... Bunların hepsi gider kapısı. Önumuzdeki iki sene boyunca dunya ekonomisinin genelinde de daralma devam edecek. Ama ben bu sanat girişimlerimi iyi kotu çevirmeye devam edebileceğimi duşunuyorum. Sanatla daha çok iç içe olmak istiyorum çunku. Bu mekanlar bana bu imkanı sağlıyor. Ankara'daki muzeyi goren bir ziyaretçi gelip, "Ya sen buranın aylık gideriyle senede bu kadar eser alırdın" demişti. Ama ben buna ticari gozle bakmıyorum.

Buras ı da zaten kar amacı gutmeyen bir yer olarak tasarlanmış...

Sarp Evliyagil: Evet, ben sanat satıcısı değilim. Geçimimi sağladığım başka işlerim var çunku. Bu işten karım; manevi olarak duygularımı pekiştirmek...

Dolapdere 'nin bir sanat lokasyonu olarak yukselişini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Beral Madra: Dolapdere, ilk ornek değil. Biliyorsunuz, İstanbul'un kuzeyine gokdelenler yapıldı ve şu anda buralarda birtakım sanat merkezleri ve galeriler var. Eskiden sanat için Nişantaşı'na, Beşiktaş'a, Beyoğlu'na gidilirdi. Şimdi sanat şehrin iç kesimlerine doğru kaydı. Tabii geleneksel bolgelerde de var olmaya devam ediyorlar ama şehir geliştikçe, yeni binalar yapıldıkça, yeni ihtiyaçlar doğdukça sanat ve kultur de o doğrultuda ilerliyor. Kapitalizm yalnızca kar amacı guderek ilerlemek değildir. Bu ideolojide de insanın değerlerini onplana çıkaracak kapılar açılması gereklidir.

Sarp Evliyagil: Buradaki değişimin oncusu elbette Arter'in yeni binası. Şimdiden etrafında birkaç galeri var ama açıldıktan sonra burası ciddi bir donuşum geçirecek.

Beral Han ım'la yolunuz nasıl kesişti?

Sarp Evliyagil: Bizim için Ankara'daki muzede buyuk bir sergi yaptı Beral Hanım. O vesileyle tanıştık.

Beral Madra: Sarp Evliyagil doğru bir sistem kuruyor. Bu sistemin orneklerini Avusturya, Almanya gibi ulkelerde gorebilirsiniz. Temelinde sanatçıyı ve sanat uretimini destekleyen bir sistem bu. İyi niyetin otesinde çok akılcı bir iş. Benim de olçulerime ve değerlerime çok uyuyor. Turkiye'deki demokratik surecin gelişimi için bu tur yatırımlara ihtiyaç var. Burası aslında bir eğitim alanı. Muzeler ve galeriler kitleleri eğitmek adına vardır. Ayrıca Turkiye'yi bir ust seviyeye sıçratacak olan da kultur politikalarıdır. Bugun Avrupa Birliği en buyuk kazancı iki şeyden sağlıyor: Birincisi silah, ikincisi kultur urunleri. Kultur, kapitalizmin en onemli araçlarından biri.

Turkiyeyi bir ust seviyeye kultur politikaları
taşıyacak

Bizim gibi demokrasisinde çok iyi ilerleme olmayan ulkelerde çağdaş sanat onemli bir ozgurluk alanı

Sanat d unyasında neler oluyor bugunlerde? Gundeminizde neler var ?

Beral Madra: T urkiye'de uretim oldukça iyi durumda. Sanatçılar her şeye rağmen uretmeye devam ediyor. Yaşanan tek sıkıntı; sergileme için mekan ve kaynak bulma kısmında.

Ü retim artışını neye bağlıyorsunuz?

Beral Madra: Bizim gibi demokrasisinde çok iyi ilerleme olmayan ulkelerde çağdaş sanat çok onemli bir ozgurluk ve ifade alanı oluşturuyor. Üniversitelerin hepsinde sanat fakulteleri var. Tasarım, sanat, grafik gibi konular çok değerli sanatçılar tarafından oğretiliyor. Umut vaat eden genç bir kuşaktan soz edebiliriz. Mezunların bir kısmı akademik hayatına devam ederken bir kısmı da dışarıda kendini gostermek adına uretime geçiyor.  Özel sektor de kendi sistemini kurdu. Bu sistem, Avrupa'daki sistemlere eklemleniyor. Bu konuda yaşanan eksiklik; devletin ve yerel yonetimlerin bu sistemle yeterince ilişki kurmaması. Bu sisteme gereken desteği vermeleri gerekiyor. İstanbul'da 40 ilçe var, en az 20'sinde koca koca kultur binaları var. İçlerinde dev gibi salonlar var ama duvarında resim yok!

G unumuzun sanat izleyicisi hakkında neler soylersiniz ?

Beral Madra: Ankara 'da tanık olduğum bir durum karşısında çok şaşırmıştım. Konuşma yaptığım salonda oturacak yer bulamadı insanlar. İstanbul'daysa pek oyle olmuyor. Bu şehirdeki sanat izleyicisini daha çok açılışlarda goruyoruz.

Koleksiyonculukta son durum nedir? Sarp Bey, siz bir koleksiyoner olarak ne s oylersiniz, piyasa durgun mu?

Sarp Evliyagil: Piyasa 10 yıl oncesine gore çok gelişti, onceden bir elin parmağını geçmeyecek sayıda koleksiyoner vardı. Sonra buyuk bir balon oluştu. Bugun 2011'deki fiyatlar yok tabii ama bu tekrar oyle bir donem yaşamayacağız anlamına gelmiyor. Dunyadaki ekonomik durum duzelmeye başladığında ve ulkeye sıcak para girişi başladığında mevcut durumun duzeleceğini duşunuyorum. 2020'den sonra sanata tekrar ciddi yatırımların yapılacağı kanaatindeyim, ozellikle beş sene sonra sanat ciddi ivme kazanacak bence. İnsanlar gelirleri arttığında once evi değiştirirler, sonra arabayı... Ondan sonra da sanata yonelirler.

Turkiyeyi bir ust seviyeye kultur politikaları
taşıyacak

G oç meselesini, şehri, iklim felaketlerini  konu alıyorlar

İ lk sergiden biraz  bahsedelim...

Beral Madra: İstanbul'da bir sergi açarken dikkat çekmek için çeşitli surprizler bulmak gerekiyor. Çunku haftanın her gunu yeni bir sergi açılıyor şehirde. Bu nedenle kurator olarak en ilginç konuyu bulmanız gerekiyor. Ben bir sergiye hazırlanırken Turkiye'den ya da yurtdışından duşunurlere başvururum. Bu serginin başlığını da Seyla Benhabib'in bir konuşmasından aldım: 'Karmaşık Sorular, Buyuleyici Yanıtlar'. Serginin one çıkan çalışması mekanın girişindeki camdan sokağa bakacak şekilde yerleştirilmiş olan bir performans videosu. Jakop Gautel'in 'Big Brother' ('Diktator') isimli bu çalışması yoldan geçenlerin dikkatini çekiyor. Bu sergide hem yıllardır birlikte çalıştığım sanatçıların hem de yeni tanıdığım bir-iki genç sanatçının işleri var. Bu sanatçılar çalışmalarında; goç meselesini, şehri, iklim felaketlerini konu alıyor. Seyla Benhabib konuşmasında, "Makrokultur, mikrokulturlerin oluşumundan ortaya çıkıyor" demişti. Burada da birçok mikro soylem var ve hepsini bir araya koyduğumuzda ortaya Turkiye'deki makrokultur çıkıyor.