Özet (TL;DR) @ 2019-01-21T06:41:37.000Z: New York Times gazetesinde Martin Luther King günü dolayısıyla yayımlanan makalede, King’in sivil haklar öğretisinden hareketle Filistin’de yaşanan insani krize dikkat çekildi.



New York Times (NYT) gazetesinde Martin Luther King (MLK) gunu dolayısıyla yayımlanan makalede, King'in sivil haklar oğretisinden hareketle Filistin'de yaşanan insani krize dikkat çekildi.NYT'nin koşe yazarları arasına geçen yıl katılan insan hakları savunucusu avukat Michelle Alexander, "Filistin uzerine sessizliği bozma zamanı" başlıklı bir makale kaleme aldı.Alexander, Martin Luther King'in o yıllarda Vietnam savaşına karşı "Zaman gelir ki sessizlik ihanet olur" sozuyle takındığı cesur ve kararlı tutumunun gunumuzde Filistinlilere karşı uyguladığı baskıları nedeniyle İsrail'e karşı alınması gerektiğini savundu."Martin Luther King'in ın duruşu yalnız ve ahlakiydi, bunun için bir bedel odedi" ifadesine yer veren Alexander, şunları belirtti:"Ancak, sessizliğin kişisel çıkarlarımıza, toplumumuza ve çok değer verdiğimiz davamıza daha iyi hizmet edeceğini duşunduğumuz durumlarda bile kriz zamanlarında en derin değerlerimizi onurlandırmak istiyorsak bize ne yapmamız gerektiğini gosteren bir ornek oluşturdu."Kendisinin de birçok kesim gibi sessiz çoğunluk arasında olduğunu itiraf eden yazar, şu değerlendirmede bulundu:"Çok yakın zamana kadar, Kongre'nin tamamı işgal altındaki bolgelerde ortaya çıkan insan hakları kabusu karşısında çoğunlukla sessiz kaldı. İsrail siyasi lobisinin iyi belgelenmiş bir guce sahip olduğu siyasi bir ortamda faaliyet gosteren seçilmiş temsilcilerimiz, Filistin topraklarının işgalinde daha fazla cesaretlendiği ve Guney Afrika'daki ırkçı ve ABD'deki Jim Crow ayrımcılığını hatırlatan bazı uygulamaları benimsediği halde İsrail Devleti'ne yonelik eleştirileri tutarlı bir şekilde en aza indirdi ve saptırdı."

" İSRAİL'İN UYGULAMALARINI KINAMALIYIZ"

Yazar, ABD'de bir çok insan hakları organizasyonu ve aktivistin Filistinlilere karşı sempati beslediğini ancak vakıflarının fonlanmasını kaybetmekten ve sahte anti-semitik ithamlara maruz kalmaktan korktukları için sessizliği seçtiklerini kaydederek, "Bir zamanlar benim korktuğum gibi, onlar da onemli sosyal adalet çalışmalarının tehlikeye atılmasından ve karalama kampanyaları ile itibarlarını kaybetmekten endişeliler" ifadesini kullandı."Martin Luther King'in oğretileri ve mesajının, soz konusu risklere ve sorunların karmaşıklığına rağmen, Filistin'deki insan hakları krizine karşı tutkuyla konuşmamızı gerektirdiğinden şuphem kalmadı" ifadelerini kullanan yazar, makalesine şoyle devam etti:"Eğer sadece bir insanı değil King'in mesajını onurlandırmak istiyorsak İsrail'in surekli uluslararası hukuk ihlallerini, Batı Şeria, Doğu Kudus ve Gazze'deki işgallerini, (Filistinlilerin) evlerini yıkıp topraklarına el koyma eylemlerini kınamak zorundayız. Filistinlilerin kontrol noktalarında maruz kaldıkları muamelelere, evlerinin içindeki rutin aramalara, dolaşımlarının kısıtlanmalarına ve birçoğunun yuz yuze kaldığı konut, okul, gıda, hastane ve suya ciddi şekilde sınırlı erişimlerine karşı sesimizi yukseltmeliyiz."

" YAŞASAYDI, İSRAİL POLİTİKALARININ KESİN MUHALİFİ OLURDU"

İsrail'in, Birleşmiş Milletler kararlarınca belirlendiği şekilde Filistinli multecilerin evlerine donme haklarının tartışılmasını reddetmesine bile tahammul edilmemesi gerektiğini vurgulayan yazar, İsrail'in Gazze'de binlerce sivil zayiatına ve pek çok duşmanlığına destek veren ABD hukumetinin, İsrail'e taahhut ettiği 38 milyar dolar askeri yardım da dahil, yaptıklarının sorgulanması gerektiğini vurguladı.Yazar makalesinde, Martin Luther King'in Avrupa'da baskı goren Yahudileri ve İsrail'in var olma hakkını savunduğunun da altını çizerek, tarihçi Robin D. G. Kelley'in "Eğer King'in mevcut durumu gorme imkanı olsaydı aynı şekilde o zaman Vietnam'da olduğu gibi, onun şiddete, somurgeciliğe, ırkçılığa ve militarizme karşı net bir şekilde karşı çıkması, bugun İsrail'in mevcut politikalarınının da kesin muhalifi yapacaktı" ifadesine yer verdi.6 Kasım ara seçimlerinde Kongre'ye seçilen ilk Musluman kadınlar İlhan Ömer ve Reşide Tlaib'in İsrail'i boykot hareketine açıkça destek vermelerinden dolayı ufukta bir değişim olabileceği umidini de dile getiren yazar, şunları kaydetti:

"Bu yeni yılda, başta hukumetimiz tarafından finanse edilenler olmak uzere, sınırlarımızın otesindeki adaletsizlikler hakkında daha fazla cesaret ve inançla konuşmayı, demokrasi ve ozgurluk mucadelesiyle dayanışma içinde olmayı amaçlıyorum. Vicdanım bana başka seçenek bırakmıyor."