Özet (TL;DR) @ 2019-01-18T19:09:11.000Z: Aralarında Rusya’nın da bulunduğu dört ülkenin birden, Ukrayna ve İsrail’in çifte vatandaşı olan ve Türkiye’de tutuklanan Boris Volfman’ın yasadışı organ ticaretinden ötürü iadesini istediği ortaya…



Aralarında Rusya'nın da bulunduğu dort ulkenin birden, Ukrayna ve İsrail'in çifte vatandaşı olan ve Turkiye'de tutuklanan Boris Volfman'ın yasadışı organ ticaretinden oturu iadesini istediği ortaya çıktı. Rusya, diğer bir İsrail vatandaşı Moşe Harel'in de Kıbrıs'tan iadesine çalışıyor.

'Kasap2 lakabıyla anılan Volfman, organ nakliyle bir ilişkisi olmadığını, ancak Kosova'daki kotu unlu 'Medicus' kliniğinin muşterileri için sigorta poliçeleri duzenlediğini iddia ediyor.

1984 Ukrayna doğumlu, hem Ukrayna hem de İsrail vatandaşı olan Boris Volfman, Rusya Soruşturma Komitesi tarafından, Rusya Federasyonu Ceza Yasası'nın insanların organ veya dokularının ticaretini yasaklayan ve sağlığa bilinçli ağır zarar vermeyi duzenleyen maddeleriyle suçlanıyor. 2011'de açılan soruşturmada Ukrayna, Turkiye ve İsrail vatandaşlarının da isimleri geçiyor.

T ÜRKİYE, ZANLIYI TAHLİYE ETTİ

Bu isimlerden biri olan Moşe Harel, Rusya Başsavcılığı'nın talebiyle Kıbrıs'ta tutuklandı. Boris Volfman ise İstanbul Ataturk Havalimanı'nda hakkındaki Interpol kırmızı bulteni uyarınca gozaltına alındı. Kırmızı bulten Rusya tarafından çıkarılmış olmasına rağmen Turkiye Başsavcılığına toplam dort ulkeden iade talebi gonderildi. Bu ulkeler, Rusya'nın yanı sıra Kosova, İsrail ve Ukrayna. Ancak Turkiye'nin bu iade taleplerini karşılamadığı gibi, zanlıyı yurtdışına çıkma yasağı koyarak tutukevinden tahliye ettiği ortaya çıktı.

Ukrayna'da Volfman ile ilişkili bir takım kişiler hakkında daha once de soruşturma ve dava açılmıştı. Bu soruşturmada Ulusal Cerrahi ve Transplantasyon Enstitusu'nden doktorlar ve eski istihbarat subayı Yuriy Katsman da yargılanmıştı. Bu kişiler donor bulmak ve bunlardan yasadışı bir şekilde bobreklerini almakla suçlanıyorlardı. Soruşturma dosyasına gore uç yıl suren bu ticaret sırasında ameliyatlar Azerbaycan'da yapılıyordu. Ne var ki Kiev'e bağlı Obolonskiy ilçe mahkemesi 2013 Ekim ayında ceza davasını kapatmıştı. Mahkeme, sadece transplantasyonu duzenleyen bir yasa ihlali olduğu ve onun da zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle bu kararı vermişti.

SORU ŞTURMA OLDUKÇA SORUNLU GÖRÜNÜYOR

Ancak Ukrayna Başsavcılığı'nın Turkiye makamlarına yaptığı başvuruya bakılırsa, soruşturmanın yeniden açıldığı anlaşılıyor. Kommersant'ın ulaştığı kaynaklara gore soruşturma oldukça sorunlu gorunuyor, zira donorlere, bobreklere karşılık az odeme yapıldığı veya odemeden kaçınıldığı iddialarına dayanıyor. Oysa Ukrayna'da organ satışı butunuyle yasak; dolayısıyla donorlerin ilgili kişileri organ hırsızlığıyla suçlamaları, kendileri hakkında da ceza davası açılmasına neden olabilir. Bu durum, dosyayı zayıflatıyor.

Soruşturma dosyasına gore Boris Volfman açılan soruşturmadan haberdan olunca yanında yasadışı yoldan kazandığı 40 milyon dolarla birlikte ulkeyi terk etti.

Rusya Soruşturma Komitesi'nin iade dosyasına gore de Boris Volfman diğer bazı Ukrayna, Turkiye ve İsrail vatandaşlarıyla birlikte kriminal faaliyetlere katıldı ve her bir donore 15-17 bin euro vaadiyle Kosova ve Azerbaycan'da bobreklerini aldı; ancak Medicus'ta gerçekleştirilen ameliyatlardan sonra donorlere odeme yapmayarak kendi hallerine bıraktılar. Bu organizasyon esnasında donorlerin bulunmasıyla uğraşanlardan biri de Kıbrıs'ta tutuklanan Turkiye ve İsrail vatandaşı Moşe Harel idi.

Bu faaliyetlerde, Moldavya, Kazakistan ve Belarus vatandaşlarının da aralarında bulunduğu onlarca insan zarar gordu. Bu insanlar kendileri veya aileleri paraya muhtaç oldukları için organlarını satıyorlardı. Rusya'nın hazırladığı dosyada oncelikle iki kişiden soz ediliyor. Bunların bobrekleri karşılığında organ ticaretine bulaşanlar 200 bin dolardan fazla kazanmayı planlıyorlardı.

Rusya Soruşturma Komitesi, bu faaliyetlerin orgutleyicileri ve kurbanlarıyla ilgili belgeleri tamamlarken, Kosova'da Medicus'un sahibi Lutfi Dervişi ve oğlu Arban sırasıyla sekiz ve yedi, anestezist doktor Sokol Haydini uç, İslam Bitiçi ve Suleyman Dul isimli iki anestezist daha birer yıla mahkum oldular. Soz konusu kliniğe ruhsat veren eski Kosova Sağlık Bakanı İlir Retsay ise beraat etti.

T ÜRK MAKAMLARI HİÇBİR KARAR VERMEDİ

Boris Volfman hakkında dort ulkeden birden iade talebi alan Turk makamları ise hiçbir karar vermedi. Dahası, avukatının açıklamasına gore Volfman birkaç yıl hapis yattıktan sonra yurtdışı yasağı konularak İstanbul'daki bir hapishaneden serbest bırakıldı.

Zanlının Rusya'daki avukatı olan Konstantin Şvartser, Kommersant'a, muvekkilinin kriminal ameliyatlarda rol oynadığı iddialarını reddettiğini bildirdi. Volfman'ın açıklamasına gore kendisinin tek yaptığı iş, Medicus ve başka kliniklerin muşterilerine hizmet veren bazı sigorta şirketlerinin evraklarının hazırlanmasından ibaretti. Volfman, bobreklerin İsrail ve Alman vatandaşlarına nakledildiğini, bu kişilerin ameliyat ucretlerini kendilerinin odediklerini, ama sonra bunların bedelini sigorta şirketlerinden geri tahsil ettiklerini ileri suruyor.

Şvartser, Volfman'ın savunmasını yapmak için gerekli butun evraklara sahip olduğu halde soruşturma evraklarına bir yıldır erişemediğini soyluyor. Avukat, Rusya Soruşturma Komitesi'nden aldığı red cevabının ardından Rusya Ceza Muhakemeleri Yasası'na gore Moskova'da bir ilçe mahkemesine başvurdu. Bu mahkeme Soruşturma Komitesi'nin kararını onaylayınca istinaf mahkemesine gitti. İstinaf mahkemesi, alt mahkemenin kararını bozdu ve ilgili evrakların çok yonlu ve objektif bir şekilde incelenmesi için alt mahkemeyi tekrar yetkilendirdi. Bunun uzerine alt mahkeme 10 Ocak'ta avukatın goruşunu kabul etti. Şvartser, yakın bir zamanda Rusya Soruşturma Komitesi'nin belgelerini gormeyi bekliyor. Avukat bu nedenle, Rusya'ya iade edildiği takdirde 15 yıla kadar ceza alabilecek olan muvekkilinin davası hakkında konuşma talebini geri çevirdi.

İ SMİ AB RAPORUNDA DA GEÇİYOR

Boris Volfman'ın adı, bir AB misyonunun raporunda organ ticareti yapan bir çetenin lideri olarak geçiyordu. Rapora gore bu çete sadece Kosova'da değil aralarında Kosta Rika'nın da olduğu bir dizi ulkede faaliyet gosteriyordu. Batılı basın organlarında çıkan ve gizli servislerdeki kaynaklara dayandırılan haberlerde Volfman'ın ve suç ortaklarının Suriyeli onlarca multecinin organlarını alarak olume terk ettikleri iddiaları da yer almıştı.

Kosova da organ nakli konusunda kotu un sahibi. Lahey Adalet Divanı eski savcısı Carle del Ponte, 'Av: Ben ve Savaş Suçluları' adlı 2008 tarihli kitabında, 1999'da Kosova Kurtuluş Ordusu subayları tarafından 300 kadar Kosovalı Sırp, Çingene ve diğer ulke vatandaşlarının kaçırılarak Arnavutluk'a goturulduğunu ve burada bobreklerinin ve diğer organlarının alındığını yazmıştı. Del Ponte, anılarında Kosova'nın şimdiki hukumet yetkililerini de açıkça tohmet altında bırakan suçlamalarda bulunmuştu. Bu suçlamalar arasında, 300 Kosovalı Sırp'ın organlarının henuz hayattayken alındığı ve Avrupa, İsrail ve Turkiye'ye satıldığı, karşılığında uyuşturucu ve silah ticareti yaptıkları da vardı. Ponte'ye gore bu suçlar Kosova'nın ilk başbakanı ve şimdiki Devlet Başkanı Haşim Taçi'nin başında bulunduğu ozel bir grup tarafından işleniyordu. Kosova'nın şimdiki başbakanı Ramuş Haradinay da bu grupta rol oynuyordu.

Ponte'nin açıklamalarına gore, soruşturma girişimi BM'nin Kosova ve Dağlık Karabağ'da geçici yonetim misyonu başkanı, Fransız Sosyalist Partisi uyesi ve 2007-2010 arasında Sarkozy doneminde Fransız Dışişleri Bakanı olan Bernard Kouchner tarafından engellendi. Ponte'nin bulguları, Alman dış istihbaratı ve ordusundan başka İsviçreli politikacı Dick Marty'nin 15 Aralık 2010'da Avrupa Konseyi'ne sunduğu bir raporla da doğrulandı. Ancak Taçi ve Haradinay hakkında hiçbir işlem yapılmadı.