Özet (TL;DR) @ 2018-08-04 16:57:30.758561: Dördüncü albümünüz Maya ile gündemde olan Mabel Matiz, sert şarkı sözlerinden çocukluğuna hakkında merak edilenleri anlattı.



04.08.2018 - 10:49 04.08.2018 - 10:49

Eski diş hekimi Fatih Karaca, bilinen adıyla Mabel Matiz, Posta'dan Oya Çınar'a konuştu. İşte
32 yaşındaki şarkıcının açıklamalarından satırbaşları:

Dorduncu albumunuz Maya çıktı; aynı zamanda annenizin ismi. Var oluş nedeninize bir teşekkur mu?

Öyle de denebilir. Bir arayış doneminin, kazı çalışmasının urunu. Kendimle, geçmişle dertleşirken yakınlaştığım koklerime şukranın da bir ifadesi. Yeni bir donemin başlangıcı...

"Turk popunun gorup gorebileceği en erotik, cesur ve şaşırtıcı sozler" yorumları yapıldı albumdeki bazı şarkılar için... Canki'de mesela şoyle bir soz var: Dun gece bir cankiyle yattım, çok sertti. Şarkılarım her şeyden soz edebilir, seks de buna dahil. Seks, hayatın içinde bu kadar buyuk bir alan kaplıyorken neden tersiymiş gibi, hiç yokmuş gibi davranılıyor? Bu ikiyuzlu durum içimi bayıyor. Seksten soz eden bir şarkının nesi şaşırtıcı, cidden anlamıyorum. Mutlulukla, eğlenerek yazdım o şarkıları. Onları yazarak kendime biraz daha yaklaşmışım gibi hissettim. Önemli olan bu. Toplumun bu şarkılardan okuyacağı toplumla ilgili, benimle değil. Gucunun dışarıdan geldiğine inanmış biri otosansure yaslanır ancak, ben değil.

Maya ilhamını nelerden aldı? Album, temel ilhamını Anadolu'dan ve 70'ler Anadolu pop sound'undan aldı. Yıllarca doğu şehirlerine yaptığım turneler, doğup buyuduğum Toroslar, hatta butun bir Orta Doğu bu albumun coğrafyasını oluşturdu. Şarkılar ozan geleneğine, turkulere, Turk pop tarihi hafızasına dair çok şey soyluyor; hem yerel bir dille hem de eklektik ve evrensel bir tavırla... Bu albumle koklerime dondum.

İnsan genellikle acı çektiği donemlerde koklerine donmek ister. Ağlayan bir çocuğun annesine koşması gibi... Doğru. Tanıdık gelen daha guvende hissettirir. Derinleşme ihtiyacımın eseri bu şarkılar. Çozemediğim, çozmek, hafifletmek istediğim şeylerin neticesinde çıktılar. Bir tur şifalandırma çalışmasıydı.

Bugun muzikle şifa buluyorsunuz. Çocukken kendinizi nasıl tamir ediyordunuz? Zor bir soru... İlk hatırladığım kızgınlığımı duşunuyorum... Anaokulunda camdan sarktığım için oğretmen bana tokat atmıştı. Beklemediğim bir tepkiydi. Savunmasız hissettirmişti. Bu hisle o an nasıl başa çıktım, hatırlamıyorum. Çocukken de sıkıldığımda ya da kendimi kotu hissettiğimde muzik dinlerdim. Radyonun başına oturur, saatlerce kalkmazdım. Muziği ve kendimi boyle keşfettiğimi anımsıyorum. Kitaplarla ve kasabadaki kutuphaneyle de çok ilgiliydim. Muzik ve kitaplar, bu dunyadan kaçmak için sığındığım alanlardı.

Çocukken bu dunyadan kaçmak istemenizin sebeplerinden biri de kekeme olmanız mıydı? Kekemeliğim içe kapanıklığa yol açtı, içe kapanıklığım da kendimi keşfetme yolculuğuna başlamamı sağladı. Aslına bakarsan muzikle olan bağım da bu nedenle başladı. Kendimi bu yolla ifade edebileceğimi, muziğin bana iyi geldiğini keşfettim. Yaşanan her şeyi kabulle odullendirmeye, şukretmeye çalışıyorum. Donuşturebildiklerimden mutluyum. Ama uzun bir yol bu, sonu yok...

Siz oz varlığınızla, duruşunuzla ve cinsel yoneliminizle açıksınız. Bağırmıyorsunuz ama saklanmıyorsunuz da... Bu bilinci nasıl kazandınız? Hala anlamadığım, kafamın içini yiyen çok nokta var. Mesela bunca bilgiye, onyargıya sahibiz. Bunlar nereden geliyor? Doğduğumuzda bir isim veriyorlar bize, o isim ne kadar tanımlayabilir oz varlığımızı? Daha otesi olamaz mı? Dışarıdan gelen bunun gibi milyonlarca bilgiyle donatılıyoruz. Bazen butun bu ezberleri, bilgi yukunu, genetik aktarımı unutmak istiyorum. Daha çıplak, daha hafif hissedeceğimi duşunuyorum o zaman. Bazen de beyhude geliyor tum çabam.

Aşk dersek... Aşk bence kişisel eksikliklerimizle ilintili. Eksikliğini hissettiklerimiz ya da yaralarımız bir başkasında aynalandığında bunun adı aşk oluyor. Biraz hastalıklı bir durum. Sen kendini tanımadan, sevmeden, başkası seni ne kadar sevip anlayabilir ki? Bu yuzeysel, sozsuz anlaşma hallerinden sıkılıyorum. Hep bi 'mış gibi' durumu var. Daha yargısız, yarasız, sonsuz bir sevgi biçimini hissetmek istiyorum. Kimliklerin, ezberlerin, yaraların otesinde; kendinizi evrenin kaynağına yakın hissettiğiniz bir yerde olmalı ozgur aşk...

Aşk sizi tutsaklaştırıyor mu ozgurleştiriyor mu? Aşkı uzun sure eksikliğini hissettiğim şeylerin peşinde koşarak yaşadım. Ne kadarı sevgi ne kadarı illuzyonumdu bilemiyorum. Bu dramatik hallerden sıkıldım. Özgurluk de tutsaklık da bizim kendimizi layık gorduğumuz şeylerle ilgili. Ahkam kestikçe anlamsızlaşıyor bazı şeyler. Bilemiyorum.

Bu aralar sizi en çok ne uzuyor? Akıl sağlığım için gundeme mesafeli durmaya çalışıyorum. Ne kadar durulabilirse... Sosyal medya linçlerinden, insanların birbirine uyguladığı psikolojik baskılardan hoşlanmıyorum. Adalet ve barış duygularımızın bu kadar incinmiş olmasına uzuluyorum.