Özet (TL;DR) @ 2018-02-24T08:22:07.000Z: Yargıtay, riskli hamilelik nedeniyle rapor alarak işe gelmediği için işten çıkarılan kadın çalışanın ayrıma tabi tutulduğuna ve işverenin üst sınırdan tazminat ödemesi gerektiğine hükmetti.



Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, dorduz bebek bekleyen ve sağlık riski nedeniyle rapor alarak işe gelmediği için işten çıkarılan kadın çalışanın ayrımcılığa tabi tutulduğuna, işverenin ust sınırdan tazminat odemesi gerektiğine karar verdi. İstanbul'da bir şirkette çalışan ve dorduz bebek bekleyen kadın, hamileliğini iş yerine bildirdi ve rapor aldı.Bu sureçte bebeklerinden birini kaybeden ve işten çıkarılan kadın çalışan, hamileliğini bildirmesinin ardından işverence dışlandığı, yetkisindeki işlerin başkalarına verildiği, tedavi surecinde problem çıkarıldığı gerekçeleriyle davacı oldu. Davacı kadın, işverenden kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile eşit işlem borcu alacağını talep etti.Davalı şirket ise işçinin, rapor suresi bitmesine karşın işe başlamadığını, bu doneme ilişkin raporun iş akdinin feshinden sonra gonderilen ihtarname ile kendilerine ulaştığını savundu.Bu arada, davalı şirketin soz konusu raporu hazırlayan doktorlar hakkında evrakta sahtecilik iddiasıyla yaptığı suç duyurusu takipsizlikle sonuçlandı.İstanbul Anadolu 13. İş Mahkemesi, takipsizlik kararının içeriğini de goz onunde bulundurarak davacı kadına verilen raporların doğru olduğuna hukmetti.

Mahkeme, davacının raporlu olduğu donemde iş akdinin feshedilmesi nedeniyle işverenin çalışanlarına eşit davranma borcuna aykırı hareket ettiğine, gebeliği nedeniyle iş akdi feshedilen davacı kadının ihbar ve kıdem tazminatının yanında eşit işlem borcuna aykırılık tazminatına da hak kazandığına, bu tazminatın ust sınırdan odenmesine karar verdi.

YARGITAY 'DAN ONAMAKararın temyiz edilmesi uzerine dosyayı goruşen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi de yerel mahkemenin kararını yerinde bularak onadı.Dairenin kararında ispat yuku kendisinde bulunan işverenin haklı nedenle feshi kanıtlayamadığı için kıdem ve ihbar tazminatının kabulunun isabetli olduğu belirtildi.Eşit işlem borcuna aykırılık tazminatının da irdelendiği kararda, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 5. maddesinin ilk fıkrasında dil, ırk, cinsiyet, siyasal duşunce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi sebeplere dayalı ayrım yasağı getirildiği, bu hususların tamamının mutlak ayrım yasağı kapsamında ele alınması gerektiği ifade edildi.Kararda, aynı maddenin 3. fıkrasında cinsiyet ve gebelik sebebiyle ayrım yasağının duzenlendiği ve bu durumdaki işçiler bakımından iş sozleşmesinin sona ermesinde de işverenin eşit davranma borcunun vurgulandığı aktarıldı.Kanunun "feshin geçerli sebebe dayandırılması"nı duzenleyen 18. maddesinde de ırk, renk, cinsiyet, medeni hal, aile yukumlulukleri, hamilelik, doğum, din, siyasi goruş ve benzeri unsurların fesih için geçersiz neden olarak kurala bağlandığı anlatılan kararda, işçinin hamileliği nedeniyle farklı işlemlere tabi tutulmasının ayrımcılık kabul edildiğinin altı çizildi.Dairenin kararında hamileliği riskli olan ve dorduz bekleyen davacı kadının tedavisi için rapor aldığı, dorduzlerden birini de bu riskli hamilelik sırasında kaybettiği belirtildi.Dinlenen davacı tanığının, kadın çalışanın anlattıklarını destekleyen beyanda bulunduğu belirtilen kararda, "Davacı, hamileliği nedeniyle ayrıma tabi tutulmuştur. Davalı işverenin ayrımcılık nedeniyle eşit işlem borcuna aykırılık tazminatından sorumlu tutulması ve fesih sebebi, davacının maruz kaldığı durum nedeniyle bu tazminatın ust sınırdan belirlenmesi de yerinde olmuştur" ifadelerine yer verildi.