Özet (TL;DR) @ 2018-02-11T00:00:00.000Z: İnsanoğlunun çoğunlukla önyargılı olmaya eğilimi vardır. Kendinden olmayana, bilmediğine, yabancıya… Mesela, Çin deyince nasıl bir hayat geliyor aklınıza? Ya da ABD’de...



İnsanoğlunun çoğunlukla onyargılı olmaya eğilimi vardır. Kendinden olmayana, bilmediğine, yabancıya… Mesela,  Çin deyince nasıl bir hayat geliyor aklınıza? Ya da ABD'de yaşam nasıl? Sizce Vietnam'da insanlar varlıklı mı yoksa yoksul mu?

Aklınıza ilk olarak nasıl goruntulerin geldiğini az çok tahmin edebiliyorum. Kulaktan dolma sozlerden ve kitle iletişim araçlarından beslenen beynimiz, konu uzerinde çoğunlukla genel bir resim çiziyor. Yoksulu ve varlıklıyı Dunya Bankası ya da OECD'nin kuru istatistikleri dahilinde tanımladığımız genel bir tablo var ortada.

Ancak Dollar Street, t um bu onyargıları yerle bir eden harika bir proje. Gap Minder'ın kurucusu olduğu İsveçli Anna Rosling tarafından hayata geçirilen projede yaşamın pek çok boyutundan normal ailelerin, normal hayatılarını gostermek için 30 bin fotoğraf bir araya getirildi. 135 farklı kategoride gosterilen fotoğraflar aslında kureselleşen dunyada hepimizin yaşam biçimlerine ışık tutuyor. Varlıklı ya da yoksul kavramlarının coğrafya bazında değil, toplumların ekonomik gelir dağılımlarına gore alt ya da ust kimliklerinde ortaya çıktığını bir kez daha hatırlatıyor bizlere.

Dollar Street'teki fotoğraflar, akıllıca, gunluk yaşamın her yonunu ve gelir duzeyine gore nasıl değiştiğini keşfetmeyi sağlayan buyuk veriler şeklinde duzenlenmiş. Soldan sağa doğru 7 milyar insanı zenginden yoksula temsil eden 7 figur var. Mesela, en duşuk gelir sınıfındaki grup parmakları ve çamurla dişlerini fırçalarken, filtreyi sağa çektiğinizde yerini ortak diş fırçaları alıyor. Daha iyi konumda olan ailelerde ise aile uyelerinin her birinin diş fırçası olduğu goruluyor. Veya gelir seviyesine gore tuvaletlerini aşağıda gorebilirsiniz.

Gelir duzeylerine gore filtrelenen platformda ailelerin, evleri, sokakları, on kapılarındaki kilitleri, evcil hayvanları, çop bidonları olmak uzere farklı kategorilerde fotoğrafı gorebiliyorsunuz.

Proje ote yandan bizlere "ulkeler"  ve buna bağlı olarak "ortak kultur" ve "ortak normlar" arasındaki genel yargıyı da yıkmamızı sağlıyor. Kulturel değişikliklerin ve normların artık coğrafya bazında değil, toplumların farklı sınıflarında şekillendiğini gosteriyor yine. Üstelik 2016'da Management International Review'de çıkan bir araştırmanın sonuçları da bunu destekliyor. En azından iş dunyası için. Araştırma sonuçları,  Şanghay'da caddeden aşağı yuruyen bir ABD'linin, "ortalama" bir Çin kulturune kıyasla, kendi ulkelerine daha yakın değerlerle birçok Çinliyle buluşacak gibi gorunduğunu gosteriyor.

Aşağıdaki TED konuşmasında Anna Rosling, proje hakkında detaylı bilgi veriyor. Hangi gelir sınıfından gelirseniz gelin, insanlar bir şekilde yemeklerini hazırlıyorlar. Tuvaletleri, sabunları, yatakları var. Daha nazik bir dunya goruşu elde etmemizi sağlayan proje, her ne kadar farklı gorunsek de aynı gelir grubu içinde çok da farklı olmadığımızı gosteriyor bizlere.

Kureselleşen dunyada artık, belirli bir ulkeden gelen kişilerin o ulkeye ait tipik değerleri temsil etmeleri yanlış bir duşunce biçimi olarak karşımıza çıkıyor. Bu ise daha fazla onyargılı olmamıza ve hata yapmamıza neden olabiliyor.