Özet (TL;DR) @ 2017-11-06 10:45:02.330853: Gülben Ergen bu hafta, çocuk edebiyatının Türkiye’deki en önemli isimlerinden Gülten Dayıoğlu ile buluştu ve Dayıoğlu’nun yazar olma hikayesinden kurduğu vakfa kadar bilinmeyenleri dinledi.



G ulten Dayıoğlu... 

_Ç ocukluğumuzun en guzel anısı. Çocuk edebiyatının en zarif, en naif, en unutulmaz isimlerinden. Evine konuk olduğum Gulten Hanım'ın tarifsiz nezaketini hiç unutmayacağım.82 yıllık hayatına 82 kitap sığdırmış. Hala da yazmaya devam ediyor...

Gulten Dayıoğlu'nun mutevazı duruşu insanı buyuluyor.

_

◊ G ulten Dayıoğlu Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Vakfı bu yıl 10. yılını kutluyor. 10 yıl içinde neler yaptınız? - Vakıf benim 30 senelik bir hayalimdi. 10 yıl once kurduk. Vakıfta hazırlanan yonetmelik doğrultusunda hedeflerimize doğru koştuk. Amacımız çocuk ve gençlik edebiyatına nitelikli yeni eserler kazandırmak ve nitelikli yazarları bulmak. Ben gençken kolumun altında dosyamla Cağaloğlu'nda çok gezdim. Yanımda 4 yaşında çocuğumla yayınevlerine giderdim. "Ben yazarım, yazdıklarımı okur musunuz" derdim. "Bırak git" derlerdi ya da hiç yuzume bile bakmazlardı. En sonunda bir yayınevi bastı ve ondan sonra devam ettim.

◊ Ka ç yaşındaydınız o zamanlar?

- İlk kitabım "Bahçıvan'ın Oğlu" 1963 yılında basıldı. 28 yaşındaydım. 1959 doğumlu buyuk oğlum 4 yaşındaydı. O donemlerde çok tanınmış bir yayınevi sahibinin kapısını çalmıştım. Bana baktı ve "Kızım sen ne dolanıp duruyorsun buralarda, hayatta herkesin yapmak istediklerini yapmışsın. Öğretmen olmuşsun, evlenmişsin, anne olmuşsun daha ne istiyorsun" dedi. Gozlerim doldu. Çam devirdiğini anlayınca "Otur" dedi. Eserlerimi okudu. "Sende iş var, şuraları değiştir geri gel, basalım" dedi. Bir daha adımımı atmadım oraya.

E ŞİM, ÇOCUKLARIM VE TORUNLARIM AVUKAT
◊ Vakf ınızda yeni yazarlara bu yuzden mi ağırlık veriyorsunuz?- Evet. Benim çektiklerim o kadar içime işlemiş ki yeni yazarların aynı şeyleri yaşamasını hiç istemedim.

◊ Vakf ınıza herkes başvurabiliyor mu? Kriterleriniz neler?

- 18 yaşını dolduranlar başvurabilir. Başvuruda gonderilen eserin basılmamış olması, Turk dilini ozenle kullanması, çocukların ruhsal yapısını olumsuz etkileyecek orneklerin olmaması en onem verdiğimiz konular. Zaten bunlar vakfımızın yonetmeliğinde yer almakta. Yonetmeliğimiz başta Talat Halman, Doğan Hızlan olmak uzere birçok değerli hocalar, yazarlar tarafından oluşturuldu. Çok emek harcandı. Ödul verilecek yazarı ve eseri juri seçiyor. Onlar da kendi alanlarında uzman isimler.

◊ J uride neden yoksunuz?

- Açıkçası olmak istemedim. Ben zaten olup gideceğim. Ben gidince o taş eksilmiş olmasın. Adım hatıra olarak kalsın. İki oğlumuz, uç torunumuz var. Onlar da vakfı çok sahiplendiler.

◊ 10 y ılda kaç odul verdiniz?

- Şu anda 11 kitap oldu. 13 Mayıs Cumartesi gunu 12. odulumuzu vereceğiz.

◊ Vakf ınıza bağış kabul ediyor musunuz?

- Bağış kabul etmiyoruz. Eşimin çevresinden "İzin verin biraz destek olalım" diyenler var. "Hayır" diyoruz. Kazanana 8 bin lira veriyoruz. Kendi imkanımızla. Torenlerimizi her sene Anadolu'da bir universitede yapıyorduk. Bu sene 10. yılımız olduğu için İstanbul'da yapalım istedik.

Gulten Dayıoğlu : Ülkemizde oğretim var eğitim
yok

BABAM, ANNEM İ
Ç ILDIRTMAK İÇİN
BEN İ KAÇIRIRDI
◊ E şiniz ne iş yapıyor?- Eşim de avukat. İki oğlum ve ustelik torunlarımın ikisi de hukukçu. Ben de hukuk fakultesini yarım bıraktım. Dışarıdan sınavlara girerek oğretmen oldum.

◊ Çok huzurlu bir kadın olarak goruyorum sizi...

- "Yaşadıklarım ve Duşlediklerim" kitabımda anlatıyorum. Belki de çektiklerimle demirin dovulmesi gibi boyle huzurlu bir hale geldim.

◊ Zor şartlarda mı yaşadınız?

- Çocukken 2 yıl koyde yaşadım. Elimize birer odun verirlerdi. Öyle okula yuruyerek giderdik. Karartma gecelerinin yaşandığı zaman. Ödevimi masa olarak kullandığım yastığın uzerinde yapardım. Diz boyu kar olurdu. Yurudukçe ayakkabımın altında kar katmanları birikiyordu. Surekli yere devriliyordum. Bir kadın geldi yanıma, ayakkabımı çıkardı, duvara vura vura altındaki karı temizleyip geri verdi. Unutmadığım bir anı da koydeki masal analarıydı. Her akşam gaz lambasının çevresinde toplanır masal dinlerdik.

◊ Anne-baban ızla iletişiminiz nasıldı?

- Ben 3 yaşındayken babam başkasına aşık olup gitmiş. Babamı kırk yılda bir goruyorduk. Zaman zaman annemi çıldırtmak için beni kaçırırdı. Annem 15 yıl inat etti nikahını vermedi. Annem dirençli bir Anadolu kadınıydı.

K İTAPLARIMI YAYINEVİNE VERMEDEN ÖNCE
6 KEZ OKURUM

◊ Gen ç yazarlardan kimleri beğeniyorsunuz?- Yorum yapmak istemiyorum. Öyle yazarlar var ki uç kitapla kartvizit bastırdılar. Hemen olsun istiyorlar ama hemen olmuyor. En beğendiğim yazar da bile itici bir kibirle karşılaştım. Çok kotu oldum. Hepimizin kusuru var. Yontula yontula yaşamayı oğreniyoruz.

◊ Yazar olmak isteyenler eminim size dan ışmak istiyorlardır...

- Yazarlık sorularak oğrenilmez. Bana e-mailler gonderiyorlar. Çok ince bir dille anlatıyorum. "İçinden ne geliyorsa yaz sonra oku, beğenmeyeceksin, bir daha yaz, yine oku" diyorum. Ben hala bir kitabı yayınevine vermeden once 6 kere okuyorum.

**D İL KONUSUNDA

DÖKÜLÜYORUZ

**

◊ Dil konusunda az once Turk dilini ozenli kullanın dediniz. Bu konuda sizce neler yapılmalı?

- Vakfın kuruluş amaçlarından biri de bu. Duzgun Turkçe ile yazılmış nitelikli kitapları çocuklar okursa kendi hayatlarında da bu dili benimseyip kullanacaklardır.
◊ Çocukluğunuzda en sevdiğiniz karakter kimdi? Mesela benimki Heidi'ydi…- Beni Pollyanna çok etkilemişti.

◊ Ne kadar g uzel… Şimdi ki çocukların kahramanları Iron Man, Batman ya da bunun gibi şiddet içeren karakterler…

-Bilgisayar oynayan çocuklardan "Kaç kelle uçurdun" diye soru soranlara tanık oldum. Ama yine de yeni kuşaklardan umudumu kesmiyorum.

Gulten Dayıoğlu : Ülkemizde oğretim var eğitim
yok

Kitap okumayanlar tek kanatl ı kuş gibi

◊ E ğitim sistemini nasıl buluyorsunuz? Kitaba eğitim sistemimizde yeterince yer veriliyor mu?

- Kitap okumayanlar tek kanatlı kuş gibidirler. Eğitimle geliştirebilecekleri ikinci kanatları olmadıkça uçamaz ve diplomalı işsizler olarak hayatın içinde kaybolur giderler. Eğitimin en etkin aracı kitaptır. Duzenli kitap okuyanlar başta dilleri olmak uzere kultur altyapılarıyla ve duruşlarıyla zaten yıldız gibi parlarlar. Ülkemizde oğretim var, eğitim yok. Eğitim sadece aileye yıkılmış durumda. Ailenin de kendine kadar eğitimi zaten. Bunun ayıbı yok. Hepimiz oyle yetiştik. Çocuklar oğretimle hayata atılıyor. Haldır haldır sınavlara hazırlanıyorlar. Diplomaya erişiyorlar. Bununla da yetinmeyip yuksek lisans yapıyorlar. Ve doğal olarak bu çabanın karşılığını almak için buyuk holdinglerde iş aramaya yoneliyorlar.

◊ Sonra ne oluyor?

- Holding bakıyor ozgeçmişi çok parlak ve goruşmeye çağırıyorlar, başvuru surecinde tuzaklarla orulmuş sorular yoneltiliyor. Mesela "Ekmek ne kadar, evde hangi gazeteleri okursunuz, hangi kitapları okudunuz" gibi sorular soruluyor. Ekmeğin fiyatını bilmeyen, kitap okumayan çok aday olduğunu oğrendim. Hedefleriniz nedir sorusuna ise gençler çoğunlukla "İşe gireceğim, elim ekmek tutacak, evlenip yuva kuracağım, sonra ev alırım sonra da ayağımı yerden kesecek bir araba almayı hedefliyorum" diyor. Dunyası bu.

◊ Neden yeti şkinlere değil de çocuklara ve gençlere yazdınız?

- Aslında kadın ve çocuk sorunlarını işleyen kısa oykuler yazarak başladım. Öğretmen olduktan sonra ilk olarak Kasımpaşa'daki Piyalepaşa Okulu'na atandım. Öğrencilerim beni çok severlerdi çunku hiç kimse onları onemsememişti. Sonra da 8 sene Selim Sırrı Tarcan'da ve 7 sene Talatpaşa İlkokulu'nda oğretmenlik yaptım. O yıllarda kalemimi çocuk edebiyatına yonelttim. Bu arada once Cumhuriyet sonra Milliyet'te eğitim-oğretim makaleleri yazacak kadar mesleğimi içselleştirmiştim. Fakat eşim, tek bir dalda yoğunlaşmam için beni uyardı. "Toz şekeri gibi dağılırsın" dedi. Haklıydı. Çocuk edebiyatında karar kıldım. O donemler çocuk edebiyatı kavramı bıyık altından gulunup geçilecek nitelikteydi. Ben direndim. Şimdi 82 yaşındayım ve 82 kitap yazdım.

'YOKSA SEN MİSİN?' ROMANIM 16 SENE SÜRDÜ

◊ Yazmakta en zorland ığınız kitabınız hangisiydi? 

- Her kitabın zorluğu var. "Yoksa Sen misin?" adlı romanım tam 16 sene bekledi. Onun uzerine nice romanlar yazdım. O roman için Turki Cumhuriyetlere seyahat ettim. Şamanlar uzerine araştırmalar yaptım. Ama kitabı bir turlu ele alamadım. Sonunda eşim dayanamadı ve "Gulten hadi bitir artık, senden sonra kimse tamamlayamaz, ruhunu sen biliyorsun kitabın" dedi. Bunu birçok kez soyledi. Ben de 2016'da kitabı tamamladım.

Gulten Dayıoğlu : Ülkemizde oğretim var eğitim
yok

Y ÜREK SICAKLIĞIMIZIN AZALMASI UMUDUMU KIRIYOR

◊ Ka ç kuşak çocuk gordunuz?- Üç kuşak bitti. Şimdi dorduncu kuşak.

◊ Bakt ığınız zaman sizi en uzen ve umudunuzu yukselten değerler neler?

- Umudumu kıran şey toplumda yurek sıcaklığının azalması. "Fadiş" adlı romanım yurek sıcaklığını tavında tutar. Sevgi, merhamet, yardımlaşma duyguları çok onemli. Özellikle uygar ulkelerde yurekler soğumuş. Sokakta oluyorlar donup bakan yok. Umudumu yukselten şeyse toplumsal temelimizi yıpratsa da çocukların teknolojiye olan ilgileri; çunku doğru kullanılırsa bizleri bir yerlere taşıyacağına inanıyorum.

◊ "Gelecek kuşaklara borcum var" diyorsunuz… Yazdığınız onca kitapla odemediniz mi sizce borcunuzu?

- Sadece çocuklara değil bu dunyaya olan borcumuz hiçbir zaman odenmez. Bu borçlanma bilincinin çocuklara da kazandırılması duşlerimden biri.

◊ Yazd ığınız oykulerinizi ilk çocuklarınıza mı okurdunuz?

- Çocuklarımı uyuturken oykulerimi onlarla birlikte kurgulardım. Bazen yazdıklarımı oğrencilerime de okurdum. Ve oykunun sonunu getirmelerini isterdim. Onlar iyi hikayeyi hemen karşıdan kapar, yavan olanına da başlarını çevirirlerdi.

◊ Romanlar ınızı hiç neden film olarak gormedik?

- İçime sinecek bir proje gelmedi.

Gulten Dayıoğlu : Ülkemizde oğretim var eğitim
yok

Sinefil 'e slogan bul, biletleri kazan!