Trafiğe takılmadan ulaşımı hızlandırması, karbon ayak izini azaltması ve aynı
zamanda bir [spor](https://www.hurriyet.com.tr/haberleri/spor) olması gibi
nedenlerle Türkiye’de bisiklete ilgi günden güne artıyor. Bisikletle
çocuklarını okula bırakan da var, hastalarını muayene etmeye giden de, kış
aylarında evsizlere sıcak [yemek](https://www.hurriyet.com.tr/lezizz/yemek-
tarifleri/) taşıyan da...
Benim de çocukluğumdan kalma
[bisiklet](https://www.hurriyet.com.tr/haberleri/bisiklet) sevgim pandemiyle
gün yüzüne çıktı. Şimdi hem hızlı ulaşım hem de stres atmak için sık sık
bisiklet sürüyorum. Bu aracın kullanımını teşvik etmek amacıyla kutlanan 3
Haziran Dünya Bisiklet Günü yaklaşırken şehir içi ve şehir dışında ulaşımını
iki teker üzerinde sağlayanlarla konuşmak istedim. Oyuncu Cem Yiğit Üzümoğlu
bisikletle dünyayı gezenleri görüp “Ben de bir yerden başlamalıyım” dediğini
ve uzun süredir bisikleti birincil ulaşım aracı olarak kullandığını söylüyor.
Öğretmen Tuğba Can “Bana o anı gerçekten yaşamayı tembihliyor. İsteseniz de
plan yapamıyorsunuz... Ya tekeriniz patlar, ya yokuş ummadığınız kadar diktir
ya da yolda güleç bir teyze el edip ‘Gel soluklan’ der” sözleriyle anlatıyor.
Konuştuğum yedi kişinin hikâyeleri farklı olsa da anlattıklarının ortak
noktası, bisikletin onları özgür kıldığını vurgulamaları...
**‘ROTAM ÜZERİNDEKİ ŞEHİRLERDE ORGAN BAĞIŞI KAMPANYALARI DÜZENLEDİM’**
**Kemal Yücel (42, gazeteci), Adana**
**
**
1.5 yaşımda babamı kaybettiğimiz için maddi sıkıntılarımız olmuştu. Simit ve
eskimo (meyveli buz) satarak hem aile bütçesine destek olurdum hem de bisiklet
kiralardım. Bisiklet sahibi olma hayalim büyüyene kadar devam etti. 2019’da
nihayet ikinci el bir bisiklet aldım, Adana’dan başlayarak Türkiye turuna
çıktım.
Bisikleti günlük hayatımda da kullanıyorum, sosyal sorumluluk çalışmalarımda
da... ‘Her pedal bir umut olsun’ mottosuyla bisiklet turları düzenleyip şehir
şehir gezdim. Rotam üzerindeki şehirlerde kök hücre ve organ bağışı
kampanyaları düzenledim, hastanede tedavi gören çocuklara hediyeler götürdüm.
Bisikletimin heybesinde nakil bekleyen hastalara umut taşıdım. 226 lösemi
hastası çocuğumuza uygun donör bulundu. ‘Bisiklet Sevgimiz ile Lösemiyi
Yeniyoruz’ başlıklı bir kampanyamız daha var. Gönüllü dostlarımızın desteğiyle
her yıl yaklaşık 50 lösemi hastası çocuğa bisiklet hediye ediyoruz.
Ayrıca ‘Bir Kâse Tebessüm’ sloganıyla yedi yıldır evlerimizde pişirdiğimiz
yemekleri bisikletimizin arkasına koyup Adana sokaklarında yaşayan evsizlere
kış aylarında sıcak çorba ve yemek ikramı yapıyoruz.
Pandemi sürecinde de bisikletli arkadaşlarımla birlikte, evinden çıkamayan
hasta ve yaşlılarımızın ihtiyaçlarını karşılıyor ve sokak hayvanlarını da
besliyoruz.
**‘YAVAŞLIĞI, SABRI ÖĞRETİYOR’**
**Tuğba Can (32, matematik öğretmeni), Sivas**
**
**
Benden 4 yaş büyük olan dayıma 18 vites sarı bir bisiklet alınmıştı. Kız
çocuğu olmam, bisikletin benim için fazlaca büyük ve pahalı olması gibi
nedenlerden dolayı binmem yasaktı. O bisikleti gizlice kaçırır, dakikalarca
sürerdim. Kadroya değen bacaklarımın morardığını haftada bir banyo yaptıran
anneannemin fark etmesiyle vedalaştım o bisikletle.
Yakın tarihteki bisiklet hikâyemse 4.5 yıl önce Polonya’da başladı. Evine
misafir olduğum insanların neredeyse hepsi bisikletçiydi. Ülkeleri geçmiş,
dağları aşmışlardı. Bana
[rüya](https://www.hurriyet.com.tr/mahmure/eglence/ruya-tabirleri/) gibi
görünen fotoğraflar gösteriyorlardı. Türkiye’ye döndüğümde Sivas’tan geçen
dünya bisikletçilerini ağırlamaya, yardım etmeye başladım. Öyle güzellerdi ki
“Ben de yapabilir miyim” sorusu yollara düşmeme neden oldu. Üç yılda yaklaşık
15 bin kilometre yol aldım, Türkiye, Brezilya, Uruguay, Arjantin ve Şili’de
pedalladım.
Bisiklet doğaya en uyumlu ulaşım aracı. Beni de doğanın bir parçası yapıyor.
Yavaşlığı, sabrı öğretiyor. Yoluma güzel insanlar çıkarıyor. Bana plan
yapmamayı, o anı gerçekten yaşamayı tembihliyor. İsteseniz de plan
yapamıyorsunuz... Ya tekeriniz patlar, ya yokuş ummadığınız kadar diktir ya da
yolda güleç bir teyze el edip “Gel soluklan” der. Sabah haritadan bakıp “Bugün
şuraya varırım” dediğim yere varmışlığım pek yoktur.
Bisiklet üzerinde kendimle baş başayım. Özgürüm. Yokuşuyla, inişiyle tamamen
kendi seçtiğim yoldayım. Mutluyum.
Sürücüler daha saygılı ve dikkatli olsa, yolun onun hakkı olduğu kadar benim
de hakkım olduğunu anlayabilse yaşadığımız sorunların büyük bir kısmı ortadan
kalkar.
**‘YOLU GEREKSİZ İŞGAL ETMİYOR, HAVA KİRLİLİĞİNE YOL AÇMIYORUM’**
**Aylin Asil Atasoy (43, memur), İzmir**
**
**
2014’te ailemle birlikte belediyenin bisikletlerini alıp denedik. Bisikleti
başta hafta sonları gezme ve spor amaçlı kullanırken daha sonra günlük ulaşım
aracı olarak da kullanmaya başladık. Küçük oğlumu anaokuluna giderken
bisikletimin arkasındaki bebek aparatına yerleştiriyordum. Büyük oğlum da
kendi bisikletini kullanıyordu. Önce onların okuluna gidiyorduk, sonra ben
işime... Şimdi de hemen hemen her gün bisiklete biniyorum.
Günlük iş ve alışverişimizi bisikletle yapıyoruz. Trafiğe takılmadığım için
zaman kazandırıyor, ulaşım masrafım cebime kalıyor. Ayrıca düzenli bisiklet
kullanan kişilerin sağlık durumları her gün oturarak ulaşım sağlayanlardan çok
daha iyi. Trafikte stres yaşamıyoruz. Gürültüye neden olmuyor, yolu gereksiz
işgal etmiyor ve hava kirliliğine yol açmıyorum. Bisiklete her bindiğimde
çocukluğumda, mahalle arasında sürerken duyduğum mutluluğu yaşıyorum. İşe
giderken motivasyonumu arttırıyor. İş çıkışında da günlük stres ve
yorgunluğumu pedal çevirdikçe atıyorum. Ama yollar bisiklet kullanıcıları için
yeterli değil. Çok önemsiz gibi görünen önemli bir ayrıntı da mazgalların
yolun dikine yerleştiriliyor olması. Bisiklet kullanımının yaygınlaşması ve bu
farkındalığı arttırmak için cadde üzerinde ayrılmış yol yapımı çok önemli.
**‘ÇOCUKLARLA ARAMDA BİR KÖPRÜ...’**
**Emre Karasaç (29, fotoğrafçı), İstanbul**
İlk bisikletim 7-8 yaşlarımda verilen bir karne hediyesiydi. Bisiklet sürmek
keyif verici ve beni özgür kıldığını düşündüğüm bir eylem. Fiziksel ve mental
açıdan bana katkı sağladığını da düşünüyorum. 20’li yaşlarımdan itibaren
etkinliklere ve turlara katıldığım için sosyalleşme ve ulaşım aracı oldu. 2
yıldır dağ bisikleti yarışlarına katılarak sporcu kimliği kazandım. 2015’te
Ekolojik Kütüphane projesiyle bisikleti ulaşım veya spor yapmak dışında bir
amaç için de sürmeye başladım. Bu projeyle bisikleti çocuklarla aramda bir
köprü olarak görmeye başladım çünkü öğrenci ve hasta çocuklara kitap veya
oyuncak taşımanın bisiklet sürmeme daha da anlam kazandırdığını fark ettim.
Şimdilerde bisiklet sürüşlerim römorkumla kitap veya oyuncak taşıyarak
geçiyor.
“Ekolojik Kütüphane projemize katılıp kitap veya oyuncak yardımı yapmak
isteyenler bize sosyal medya adreslerimizden ulaşabiliyor.”
**‘BİSİKLETLİ DOKTOR OLARAK TANINIYORUM’**
**Ümit Yavuz (41, doktor), İzmir**
**
**
Bisiklet sürmeye beş yıl önce 120 kiloya çıktığımda egzersiz amaçlı başladım
ama şimdi ulaşım ve işim için de kullanıyorum. Mesai saatlerimde bisikletle
Sağlık Bakanlığı evde sağlık hizmetlerini yerine getiriyorum. Yatağa bağımlı
hastaların rutin ziyaretlerini yapıyorum. Hastane yönetiminin desteğiyle bir
bisiklet temin ettik, böylelikle günde 10-12 hasta ziyareti yapabiliyorum.
Şehir içinde trafiğe takılmadan, park problemi yaşamadan daha çok hastayı
ziyaret edebiliyorum. Bisikletle gitmem hasta yakınlarına da sempatik geliyor.
Mesai dışındaysa bisiklet yarışlarına hazırlık amacıyla antrenman yapıyorum.
Bisiklet artık benim kimliğim oldu. Ödemiş’te ‘Bisikletli Doktor’ olarak
tanınıyorum.
Bendeki pozitif değişime şahit olan arkadaşlarım da bisiklet sahibi oldu. Daha
az araba kullandığım için daha az karbon ayak izim oluyor. Bisiklet üstünde
kendimi çok özgür hissediyorum. Gücümün yettiği her yere pedallayabilirim.
Antrenman amaçlı 4.5 saat boyunca 130 kilometre bisiklet sürüyorum. Bunu
kullanmayı insanın kendiyle baş başa kaldığı kaliteli bir zaman olarak
görüyorum.
**‘HEDEFİM ÜLKEMİ PARALİMPİK OYUNLARDA TEMSİL EDEBİLMEK’**
**Barış Asa (35, eczacı), Bursa**
**
**
Bisiklete ilgim 7 sene önce sağlığımı kazanma hedefimle başladı. Kilolarımdan
kurtulmak için bir bisiklet aldım. O gün bugündür büyük bir keyifle sürüyorum.
2018’de antrenman dönüşü bir aracın bana çarpması sonucu büyük bir kaza
geçirdim. Bu olay sonrasında iki ayağımı diz altından kaybettim. Ama bisiklete
binme arzum asla değişmedi. Hedeflerimi daha da büyüterek bisiklet sürmeye ve
yarışmalara katılmaya devam ediyorum. Yakın zamandaki hedefim ülkemi
paralimpik oyunlarda temsil edebilmek.
Bisiklet üzerinde özgür hissediyorum. O rüzgârı ve doğanın kokusunu hissetmek,
virajlı yollarda seyir almak inanılmaz keyif veriyor.
Bisiklet yolları arttırılmalı, araç sürücüleri kamu spotlarıyla
bilinçlendirilmeli. Araç sürücülerinin en ufak hatasını bisiklet sürücüleri
olarak çok ağır bedellerle ödüyoruz. Bizlere karşı biraz daha sabırlı ve
saygılı olmalarını, empati kurmalarını diliyorum.
[Trafik](http://www.hurriyet.com.tr/yoldurumu/) hepimizin.
**‘TECRÜBESİZDİM, YANLIŞLIKLA DAĞA ÇIKTIM AMA ARTIK ANLATACAK BİR HİKÂYEM
VARDI’**
**Cem Yiğit Üzümoğlu (27, oyuncu), İstanbul**
**** _Üzümoğlu, Şarköy yolunda, ‘yanlışlıkla Uçmakdere Dağı’na tırmanırken...
(Ağustos, 2013)_ **
**
Bisikletin şehir içinde kullanımına dair düşüncem yurtdışında insanların
bisikletle seyahat ettiğini görmemle başladı. İnsanların uçaklarla veya
otomobilleriyle değil Avrupa’yı, Asya’yı ve bütün dünyayı bisikletleriyle
gezdiklerini gördüğümde “Ben de bir yerden başlamalıyım” demiştim.
Alp Dağları’na bisikletiyle tırmanmış bir Fransız tanıdım. “Zor ama çok güzel”
demişti. Anlatacak bir hikâyesi vardı ve büyüleyiciydi. Onu dinledikten sonra
eski bisikletimle bir sabah yola çıktım, Maltepe’den Tekirdağ-Şarköy’e gittim.
Tecrübesizdim. Yanlışlıkla dağa çıktım, 16 saat sürdü ama benim de artık
anlatacak bir hikâyem vardı.
Uzun süredir bisikleti birincil ulaşım aracım olarak kullanıyorum. Sete değil
ama şehrin merkezi yerlerindeki tiyatro mekânlarına bisikletle gidiyorum. O
akşam performansıma odaklanmamı, daha sağlıklı, doğaya ve çevreye karşı daha
saygılı olmamı sağlıyor.
Bisikletim 1999 model bir Trek 5500 yarış bisikleti. Lance Armstrong’un Fransa
Bisiklet Turu’nda kullandığı belirli sayıda üretilmiş bisikletlerden biri.
Düzenli bakım yaptığım ve teknik işlerden anladığım için yıllardır yollarda
‘akarak’ gitmekteyim.
Bisiklet kullanımı teşvik edilmeli ve çocuk yaştan itibaren bisikletin
yalnızca yazlıklarda binilen bir araç değil, hayatımızı kolaylaştıran,
sağlıklı olmamızı sağlayan ve belki de bir hikâye anlatabilecek bir araç
olabileceğinin eğitimi verilmeli.
**2 MİLYON 500 BİN:** Türkiye Bisiklet Federasyonu’nun verilerine göre
Türkiye’de ulaşımda bisikleti tercih edenlerin sayısı. Federasyon Başkanı
Erol Küçükbakırcı salgın nedeniyle toplu taşıma araçlarında bulaş riski fazla
olduğu için bisiklet kullanımının 3 kat arttığını söylüyor.
Bisikletli Ulaşımı Geliştirme Platformu’nun (BUGEP) internet sitesi ve sosyal
medya adresleri üzerinden bisikletli ulaşım konusundaki tüm çalışma, rapor,
seminer ve etkinlikleri takip edebilirsiniz. BUGEP, işine bisikletle giden 12
bin üyeden oluşuyor.
**[Bitcoin](https://bigpara.hurriyet.com.tr/kripto/bitcoin-fiyati/) ve
[Ethereum](https://bigpara.hurriyet.com.tr/kripto/ethereum-fiyati/) ne
kadar?**
**[Bitcoin](https://mbigpara.hurriyet.com.tr/kripto/bitcoin-fiyati/) ve
[Ethereum](https://mbigpara.hurriyet.com.tr/kripto/ethereum-fiyati/) ne
kadar?**