Bu hayatta size en zor gelen ne oldu?
Doğru anlaşılmak. Kendimi doğru ifade edebilmek… Her zaman seçen olmak… Uzun
süreli sessizlikler ve molalar verebilmek hiç kolay bir şey değil. İnsanın
isminin sağına soluna üstüne altına tepesine yapıştırılan ne varsa sadece
yorgunluk, zaman kaybı. Değişime, gelişime köstek amaçlı… Kendinizi doğru
ifade edebilmek bana hayatta en zor gelen tek şey olmuştur.
Endişe ve kaygı duyduğunuzda ne yapıyorsunuz?
Bu hayatta en sevmediğim duygular; endişe ve kaygıdır… Ben teslimiyet
duygusunu seviyorum. Tedbirleri elden bırakmamak şartıyla, yaratanın takdirine
gücüne inanıyorum.
Covid’e yakalandınız? Nasıl geçti? O süreçte en çok ne düşündürdü sizi?
Fazlasıyla kurallara uyduğum için önce şüphelenmedim. Şiddetli sırt ve baş
ağrılarım olunca dayanamadım ve doktora gittim. Önce bir akciğer tomografisi
çektirdim. Temiz çıktı ama burun boğaz testinde kendini gösterdi. Zor bir
süreçti ama örneklerine baktığımızda ateş ve öksürük olmadan atlattığım için
kolaydı.
Psikolojik açıdan o zor süreç içinde yani hastayken neler düşündünüz?
Razı olmak, sabır ve teslimiyet, makamların en güzeli… Bu süreçte bilim ve
maneviyat yeterince konuşuyor zaten. Dinlemek lazım. Ben de öyle yaptım.
Geleceğe yönelik kaygılarınız var mı? Kendiniz için veya çocuklarınız
için…
Yaşam, düşe kalka yürümekten ibaret. Öğrendim. Çocuklarımın da nasıl bir
dünyaya doğru büyüdüklerini görüyorum ama hayatta en önemsediğim üç duyguyu
onlara doya doya verdim, yaşattım. Saygı, güven ve sevgi… Gerisini kendileri
halledecek olgunluktalar ve ben çocuklarım konusunda çok şanslıyım. İnançlı,
saygılı, ne istediğini bilen evlatlarım var. İnanç olunca, insanda kaygı
beslenemiyor ve gölgede kalıyor.
Yeni bir albüm çıkardınız. Neler yaşıyorsunuz, neler oluyor? Pandemi
dönemin de verilmiş doğru bir karar mı?
Valla samimiyetle diyebilirim ki; meğer ne kadar büyük bir beklenti varmış.
Bunu ben söylemiyorum dinleme ve izlemeye yönelik rakamlar veriler gösteriyor.
Repertuar hazırdı. Doğru karar verdiğimi görüyorum daha doğrusu yaşıyorum.
Fiziki olarak satışta olması da çok iyi geldi insanlara, çünkü albümü eline
alıp, dokunmak isteyen kemik dinleyicilerim var.
Sektör açısından da inanılmaz bir heyecan ve taze kan oldu. Çok olumlu geri
dönüşler alıyorum.
Ülkemizde en fazla araştırma yaptıran ünlü olarak da biliniyorsunuz? Ne dersiniz?
En fazla ben mi yaptırıyorum bilemem ama yaptığınız bazı çalışmaların arkasında bazen konuştuğunuz sözlerle, laflarla durmak yetmez… Rakamlara verilere de bakarak yol almanız gerekir. Kendinizi, çalışmalarınızı, yatırımlarınızı doğru veriler ışığında bilgi, his, öngörünüz ile birleştirerek yenilersiniz. Yönlendirirsiniz. Karar alırsınız, disiplinli çalışma ile aldığınız kararları destekler ve başarıya erişirsiniz. Bana göre doğru bir yöntemdir…
En beğenilen şarkılardan biri ‘Seni Kırmışlar’ oldu. Duygusal bir insan
mısınız?
Evet… Rüzgâr esse kırılan cinsten bir yüreğim var maalesef. Beni yıllardır
‘Demir Lady’ diye lanse ettiler. “Unutmayın ki bana bir şey olmaz” sözüm
yukarıdaki soruda belirttim slogan haline geldi. “Nasıl olsa Gülben’e bir şey
olmaz” diyerek sağlı sollu, bıçaklı, tüfekli, mayın tarlası bombaları ile
vurdular da vurdular. Acı çeken yanım nasır tuttu. Ama nefes alabiliyorum ve
ışık saçmaya devam ediyorum. Yıllarca toprağın altına saklanan kömürün, elmasa
dönüşmesi gibi...
Ülkemizin en bilinen sözü ya da sizin deyiminizle totemi; “Unutmayın ki
bana hiçbir şey olmaz" söyleminin sahibine soralım. Bu bir büyü, totem
diyorsunuz…Doğru mu?
İnsanız… Benim de etim, kemiğim bir canım var. Derim kesilirse benim de kanım
akıyor. "Ama unutmayın ki bana hiçbir şey olmaz" diyerek; bir totem, şahane
bir büyü, çok güzel bir muska ve geçerli bir söze dönüştürdük hep beraber.
Gerçekten de işe yarıyor. İnsan kendi kendine bunu tekrar edebilir ama
inanarak söylerse daha da işleyen bir hali var. Her gün aynı
saatte alınan antibiyotik gibi... Bu sözü tekrar ettiler ve şahane bir büyü
yaptılar, üzerime altın tozlarını saçtılar ve bu güç sanki kalkanlaştı
üzerimde… Ve pek çok kadın bu söylemi kullanıyor. Durmak yıkılmak yerine ayağa
kalkıyor, işine gücüne daha da fazla sarılıyor. Ne güzel etmişim. İyi ki de
söylemişim. .
Seslendirdiğiniz şarkılar arasında en çok hangi şarkınızı sevdiniz?
Toplamda 120’ye yakın şarkım çıkmıştır. İnan bir tanesi bile bana yabancı
değil. ‘Ben buralardan gidicem, kendime bir yol çizicem’ diyorum bir şarkımda
mesela. Gitme isteğim oldu ama gitmek gibi bir lüksüm hiç olmadı. Üç evlat
var, nereye gidiyorum!
Bugüne dek edindiğiniz en büyük tecrübe ne?
Kimseye güven olmaz. Kendi başının çaresine bakmayı bileceksin.
Baskılandığınız mahalle baskısı yaşadınız mı?
Çok… Ne boş, ne saçma süreçlermiş… O ne der, bu ne der? Hepsi geçtiii, gitti.
Burada seçme seçilme hakkı bende. "Kim ne der?" diye geçen yıllar için sadece
yazık kelimesini kullanırım. O kadar. Kimler ne derlerse desin. Kime hesap
veriyoruz? Ben ona, buna cevap vermek zorunda değilim. Cevap vermeye kalksam,
sonra kendimi beğenmiyorum zaten. Ne gerek var? Yalan ve kıvırtma mücadeleleri
saçma bir sahtelik sadece insanı çökertir. Hepsi geçti ve gitti…
Korkularınız var mı? Yaşlanma korkusu yaşadığınız oluyor mu?
Korkulara karşı inancım ve akıl fikir doğrultusunda hepimizin aldığı gibi
tedbirlerim var. Her yaşımın güzelliği ve bana kattıkları farklılıklar var.
Öğretiler var. Dolayısıyla Önümdeki yıllar korksun bana gelirken. Benim hiç
korkum yok.
Kendinize bakar mısınız?
Çok… İyi beslenirim, uykularıma dikkat ederim. Spor yaparım…
Üç çocuk annesi olduğunuz için mi yoksa kendiniz için mi?
Her ikisi için de diyelim… Her insanın sağlıkla kalması beslenme, uyku ve
mümkün olduğunca spora dikkat etmesi şart. Elinden geleni yapmalı bence…
Yürümeden yatmamak gibi en azından… Biyolojik standardınızı düşürmeden
geleceğe erişmek için artık bu konulara dikkat etmek şart. Üç çocuğumun da
evlendiğini görmek istiyorum. Torunlarım olsun, ben onlara yük olmayan tatlı
bir babaanne olayım. Bazen bana gelsinler bazen de ben onlara gideyim isterim.
Herkes ister…
Geleceğe dair planlarınız var neler?
Bir kere hayatımın sonuna kadar şarkı söylemeyi düşünmüyorum. Profesyonel
anlamda… Yani 60'ımda illa sahnede olacağım gibi bir hayalim de iddiam da yok.
Ama müzikten kopmadan üretmeye devam edip, farklı alanlara açılarak yazarak,
çizerek beni mutlu edecek değerlere sarılmak diyebilirim.
Güzelliğinizi nasıl korursunuz?
İç güzelliğime, dış güzelliğimden daha özenerek… Dikkat edin lütfen
içerisinden güzellikle beslenen kadınlar etrafına ışık saçıyor. Belki de bu
sebeple estetiğim yok, bir süre daha da olmayacak sanırım. Ve Tasavvuf diyor
ki: Dışını süslemekten bıkmadın mı? İçini süsle...
Dışını süsleyenlere karşı mısınız? Mesela estetik ameliyat olanlara?
Kesinlikle hayır… İlerisi için büyük konuşmam ve yapan kimseyi yargılamam. Şu
ana kadar tercih etmeyişimin temelinde özgüvenim ve inançlarım var. Bakalım
bundan sonraki yıllarda neler olacak?
İçinizi güzelleştirmek derken affedici bir insan mısınız? Sizi kıranları
affettiğiniz olur mu?
Hepsini affettim. Bu kolay bir şey değil… Affetmek de ağırdı, çok zor bir şey
ama ben başardım. Hayatıma özgür bir şekilde devam edebilmek için, kimseye kin
ve düşmanlık beslememek gerektiğini düşündüm. İntikam duyguları ile beslenen
bir yapıya sahip değilim. İyilik peşindeyim. Bu sebepledir ki 40 tane anaokulu
açtım.
Şarkı söylediniz, oyunculuk yaptınız yapıyorsunuz, gazetecilik kitap
yazdınız… Jürilerde gördük.. Çok eleştirildiniz? Manken olarak
başladığınız hayatta farklı farklı başarılı işler çıkardınız. Ürettiniz…
Yıkıcı olumsuz eleştirilere karşı bir mesaj mı vermek istediniz?
İnsanlara bir şeyler ispat etmeyi bırakalı uzun yıllar oldu. Dağına göre kar
diyelim. Çalışkan, enerjisi yüksek, kolay yorulmayan ve yorulmaktan zevk alan
bir yapım var. En azından şunu da yapsaydım dediğim bir şey yok. Hepsi ben
olgunlaştıkça, kendimi saydıkça yolumu aydınlatan işler oldu. Mesleğe ilk
başladığım da sorsanız belki o yıllarda bunu bu şekilde anlamlandıramazdım.
Sonraları anladım ki, bu bütün gerçekleştirdiklerim başarılı ve farklı olmanın
bir alışkanlığı aslında…
Sevenleriniz çok bunu biliyorum. Bir yanda sizi aileden biri gibi çok sevenler olduğu gibi sevmeyenler de var. Bunu neye bağlıyorsunuz sizce sebebi ne? Samimi bulmuyor olabilirler mi?
Sevenlerim, o güzel yürekler bana bir ömür yeter. Nerede olursa olsun ister Anadolu’nun hiç bilmediğimiz bir köşesi isterse dünyanın öbür ucunda, onlar bana yeter. Gerisi boş. Samimiyetimi sorgulayanlar beni ormanda yaralanmaya alışmış, hırçın bir aslanın yavrularını korurken pençelerini çıkartması gibi önlem aldığımı görüyorlar.
Ünlüler; özellikle pandemi dönemi sosyal medya üzerinden gelir elde etmeye
çalışıyor. Siz, bu mecraları bu şekilde değerlendirmeyi düşünüyor
musunuz?
Yaklaşık sekiz yıldır bu mecralardan yani sosyal medya reklamları tarafından
gelen teklifleri reddettim. “Özelim orası” diye düşündüm ama şimdi öyle değil.
Ciddi bir değişim dijital dönüşüm oldu. Bir yıldır ‘Story’ reklamlarını kabul
ediyorum. Ama marka ve ürün seçiciliğim yüzünden olabildiğince az yapıyorum.
Maddi olarak iyi yatırımınız var mı?
Hakkımda çok atıp tutan olmuştur. Ama hayatta bana en bilmediğin şe nedir diye
sorsanız; para ve para yönetimidir yanıtını veririm. “Taksi plakaları var”
diye yazılıp çizildiğinde çok güldüm ama bir yandan da özendim. Yatırım
bilmem, kâr etmek nedir bilmem. Beni gerçekten tanıyan bana yakın olan
insanlar iyi bilir bunu. Sadece şarkılara, işime, sahneme yatırım yapmasını
iyi bilirim. Birikimim de; ailem, çocuklarım ve mesleğim üzerine.
Kadınlar günü dediğimde günün anlam ve öneminin açılımı sizde nedir?
Kadınların acımasızca ve istikrarla haince öldürüldüğü bu günlerde kadınlar
gününü nasıl geçer, kutlar mıyız, düşünür müyüz bilmiyorum. Çok üzgünüm elimiz
kolumuz bağlı, kadına şiddete hayır demekten bıktım. Gül gibi kadınlarımız can
veriyorlar ve katiller eşleri, sevgilileri en yakınları. Küresel olarak ele
alınan öncelikli bir konu ama fotoğraf ortada…
Ne yapılmalı? Kırk tane anaokulu açtım dediniz bunun kadınlara destek
amaçlı mı
düşündünüz? Amacınız neydi?
Çok şey yapılabilir… Ben kendi gücümün yettiği kadar sosyal projelerde; baba
beni okula gönder gibi pek çok önemli çalışmalara destek verdim, içinde
bulundum. Ana okulu açtım çünkü yine araştırma diyeceğim. Neden mi? Çünkü
dünyada yapılan araştırmalara baktığımızda, veriler hep şu noktaya işaret
ediyor; insanların 0 ila 6 yaş kazanımları hayat
boyu süren öğretiler olduğu gerçeğidir. Buradan hareket ettim. Çok düşündüm,
araştırdım… Hiç unutmam Türkan
Saylan konuşmamız
sırasında “ iyi ve doğru yapılan bir işe niye insanlar gelmesin. Annelerin en
büyük desteği okul öncesi eğitim” … Her şeyi de devletimizden beklememek
gerekir. Bu bağlamdan hareketle anaokulu açtım. Van ilimiz olsun, Soma olsun
ve diğer… Her biri açıldığında; yaşanmış bir olay sonrası yani deprem gibi
doğal felaketler, Soma’da kazalar ya da Özgecan cinayeti ile yaşanan toplumsal
travmalar sonrası yapılan okullar. Olumlu da olsa olumsuz da olsa en çok
çocuklar etkileniyor. Büyükleri öyle iyi gözlemliyorlar ki o küçücük
yüreklerinde duygularında yaşıyorlar… Yaptırdığımız okullarda verilen
eğitimler, bu yaşanan travmalar göz önünde bulundurularak çocukların
gelişimini olumlu yönde destek olacak içerikte planlandı.
Okul öncesi eğitimin önemi çok büyük... Ülkemizin en ücra köşesi de olsa
gücümüzün yettiğini hayata taşımak gerektiğine inanıyorum.
Size ilham aldığınız kadınlar var mı?
Olmaz mı kadın başarısı, duruşu, nezaketi, güzelliğinden etkilenmemek mümkün
mü? Farida Kahlo’ dan Betül Mardin’e, Türkan Saylan’dan Afife Jale’ye onlarca
kadın var yolumuza ışık tutan kadınlardan her zaman ilham almışımdır.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü mesajınız ne olur?
Kadınlara gölge etmesinler başka isteğimiz yok…