Özellikle ileri yaş bireylerde daha sık görülen, 'sarı nokta' hastalığı nedeniyle takip ve tedavi edilen hastalara kontrollerini aksatmamaları konusunda uyarılarda bulunan Batıgöz Sağlık Grubu Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Okan Toygar, "Hastalar pandemi döneminde de maske, mesafe, temizlik kuralına uyarak takip ve tedavilerini aksatmadan sürdürmelidir" diye konuştu.

"MERKEZİ GÖRME AZALIYOR"

Sarı nokta hastalığının gözün arka bölümünde görüşü sağlayan kısmın yapı bozukluğuyla meydana geldiğini belirten Doç. Dr. Toygar, "Bu hastalığı yaşayanlarda merkezi görme azalır, çevresel görme korunur. Hastalar görüntüleri ortası bulanık, ancak kenarları normal görür. Elektrik direkleri, kapı, pencere kenarları, yazıların satırları gibi düz çizgiler dalgalı görünür. Hastalığın kuru ve yaş tip olmak üzere iki tipi bulunmaktadır. Kuru tip yüzde 90 oranında, yaş tip ise yüzde 10 oranında görülür. Fakat görme kaybına yol açması yönünden yaş tipte erken teşhis daha büyük önem taşır. Kuru tipe oranla daha hızlı ilerleyen hastalık, ani görme kaybı ile birlikte renkli görmenin ve kontrast hassasiyetinin bozulmasına, zamanla retina ve makulada oluşan yeni damarlarda kanama yapması sonucu görme azlığına neden olur" ifadelerini kullandı.

SARI NOKTA HASTALIĞINDA TANI

Hastalığın tedavisinde erken teşhisin önemine vurgu yapan Doç. Dr. Toygar "Hastalık sürecinde erken tanı ve erken başlanan tedavi büyük önem taşır. Çünkü mevcut tedavilerle var olan görme kaybı çoğunlukla geri döndürülemez, ancak ilerlemesi durdurulabilir. Erken tanı için düzenli olarak gözlerinizi kontrol ettirmeniz gerekir. Göz muayenesinde görme keskinliğinin değerlendirildiği rutin muayenenin yanı sıra kapsamlı bir retina muayenesi ve gereken durumlarda FFA (göz anjiografisi) ve OCT (optik koherens tomografi) tetkikleri yapılır" ifadelerini kullandı.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Doç. Dr. Okan Toygar, Sarı Nokta hastalığının tedavi yöntemleri hakkında bilgi vererek "Kuru Tip için vitamin takviyelerinin ve bazı antioksidan özelliğe sahip olan ilaçların hastalığın gidişini yavaşlatabildiği söylenebilir. Herhangi bir tedavi yöntemi yoktur. Göz içi ilaç enjeksiyonları yaklaşık 15 yıldır kullanılan bir yöntemdir. Göz içine anti-VEGF etkili ajanlar (Avastin/Altuzan, Lucentis veya Eylea) uygulanmaktadır. Tedavide ilk 3 ay, ayda bir enjeksiyon yapılır, sonrasında ise 6 haftalık kontroller sırasında eğer lezyonun hala aktif olduğu düşünülürse gerektikçe tekrar enjeksiyon yapılır" dedi.