Özet (TL;DR) @ 2018-08-18 08:19:50.450490: Gazeteci Yücel Sönmez ve fotoğrafçı Bahar Gökten, kendileri gibi gönlünü doğaya kaptırmışlara yol gösterecek bir rehber hazırladılar; ‘Alaca’. Kitap, ikilinin tecrübelerinden yola çıkarak doğanın…



Gizem COŞKUNARDA [email protected]

Şehirden kaçmayı duşunenler...Rehberiniz
hazır!

' Alaca', adım adım doğaya donuşun hikayesini anlatıyor. Sanırım bu biraz da sizin hikayeniz... Bahar Gokten: Kapitalizm ve nufusun buyuk kısmının şehirlerde yaşamasıyla gezegenin buyuyen sorunları her şeyi yok ederken, oze donmeye yonelmiş, deneyimleyen ve araştıran birçok candan ikisiyiz. Bir suredir kendimi kolektif bilinçte duyulan tekrar bir araya gelme, sevme ve barışma halinin bir parçası hissediyor ve paylaşmaya ozen gosteriyordum. Bu sayede bir araya gelip tecrubelerimizi birlikte yazmaya karar verdik.

Yucel Sonmez: Kitap İstanbul trafiğinde sıkışıp kalan Deniz ve Ada'nın İstanbul'da sıkışıp kalan hayatlarını kurtarma çabasını anlatıyor. Nasıl bir yaşam istiyoruz, orada ne yapacağız, nasıl geçineceğiz, neyi nereye kadar yapabiliriz gibi sorulara verdiği yanıtlarla kitap biraz da rehber niteliğinde. Dağda, koyde, kasabada gezip Anadolu'nun birçok yerini yerleşmek için tarıyorlar. Amaçları uretken, samimi, kendi kendine yeten, doğaya saygılı, mutlu ve yavaş bir yaşam.

Şehir hayatından bıkan ama duzenleri altust olur korkusuyla hiçbir yenilikçi adım atamayanlara tavsiyeniz ne olur? Y.S: Tam da bu nedenle kitab ın hemen başında Şems-i Tebrizi'nin guzel bir sozu yer alıyor. "Duzenim bozulur, hayatım altust olur diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının ustunden daha iyi olmayacağını?" Elbette hayatta koklu değişiklikler yapmak kolay değil, her şey oyle bugunden yarına değiştirilemeyebilir. Ancak bu olmaz demek de değildir. Kitaptaki kahramanlarımız Deniz ile Ada bu değişikliği bir sureç olarak ele alıyorlar. Koylere, çiftliklere, komunlere yollarını duşuruyorlar, kasabalara bakıyorlar. Bir yandan da şehirden kopma planları yapıyorlar. İşin içine girdikçe karşılaştıkları sorunları adım adım çozmeye çalışıyorlar. Aslında ben de kırsal yaşamı bilmeyen ve deneyimlememişler için aynı yontemi, yolu oneririm. Deneyin ve kendiniz için neyin uygun olduğuna ondan sonra karar verin. Doğanın dinamiği tuketmekten çok uretmek

Şehirden kaçmayı duşunenler...Rehberiniz
hazır

B uyuk şehirden kaçıp Ege'ye yerleşerek o malum kafeyi açtıktan kısa sure sonra birikimlerini tuketip şehre geri donen birçok insan tanıyoruz. Sizce hata nerede yapılıyor?

Y.S : Hata, para kazanmaya gitmekte. Bu, şehrin dinamiğinin de temeli. Somut bir uretimimiz yok şehirde. Tuketime dayalı bir hayatın içindeyiz. Bu nedenle şehirlerde para kazanmamız gerekiyor. Oysa doğayla iç içe bir hayatın en temel dinamiği tuketmekten çok uretmek. Kafe açıp çok para kazanmak değil, domates ekip az para harcamak boyle bir hayat için daha doğru.
Bunun ad ı şehirden kaçış mı olmalı yoksa doğaya donuş mu?
B.G: Sadece ka çanın değil, kovalayanın da kendimiz olduğunun farkına varacak kadar çok kaçtım. Sonra oluşan bu iç çatışma yerine barışçıl iletişim yolunu tercih ettim ve sorular sordum: ''Beni burada guvensiz hissettiren ne?'' ve o buyulu soru: ''Neye ihtiyacımız var?'' Gerçekten odaklanabilirsek ve sahici olabilirsek, o adımlar kendiliğinden akıyor.
Y.S: Asl ında ikisi de. Şehirden kaçmamızı gerektirecek çok neden var. Havanın inanılmaz kirli, besinlerin zehirli, suların temiz olmaması gibi en hayati konularda şehirler arkamıza bakmadan kaçmamızı gerektirecek kadar sorun yumağının içinde. Bu hem ruh hem de beden sağlığımızı ciddi olarak tehlikeye atıyor. Bunun panzehri ise evet doğaya donmek ve mumkun olduğunca kendi ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılamak.
Ya şayacağımız yeri neye gore belirlemeliyiz, yapacağımız işin onemi var mı? Yoksa basit bir hayat hedeflemek yeterli mi?
Y.S: S oylediklerinizin hepsinin çok buyuk bir onemi var. "Buranın manzarası çok guzel" deyip orayı yurt edinmek çoğu durumda yeterli değil. Kimlerle birlikte o coğrafyayı paylaşacağınız iyi bilinmesi gereken bir konu. Sadece insan değil, diğer canlıları da kastediyorum. Akdeniz, bozkır, Karadeniz... Birbirinden çok farklı iklimler. Yemekleri farklı, canlı çeşitliliği farklı, eğlencesi farklı, insanı farklı. Bu farklılıkları gormeden ve ne istediğimizi tam olarak bilmeden girişilen bir macera içinde buyuk riskler barındırır.
B.G: Yeni ya şam alanında kendini nasıl hissettiğine, doğa anayla bağın kuvvetine, kendini donuşturmek için açabildiği alana ve temel ihtiyaçları karşılamak için bulunan kaynaklara bakmak bence guzel olabilir. İhtiyaçları karşılamak için ne gibi emekler verilebilir, elimizden neler gelir, turetici olabilmek, yani tukettiklerimizi uretebilmek için hangi tohumlarla başlayalım gibi...

Şehirden kaçmayı duşunenler...Rehberiniz
hazır