Özet (TL;DR) @ 2018-08-18 08:19:34.266764: “Güneşin Kızları”ndan sonra dizi setlerinden uzaklaşıp tiyatroya ağırlık veren Evrim Alasya, yine bir Kanal D projesiyle ekrana döndü. “Koca Koca Yalanlar”da mutlu evliliği bir ihanetle altüst olan…



Acı çekmenin cinsiyeti olur
mu

◊ "Koca Koca Yalanlar"la başlayalım. Neler soylemek istersiniz? - Ben bu işte oncelikle Mujgan'ın hikayesini çok sevdim ve bu hikayeyi Evrim olarak seyirciye anlatmaya gonullu oldum. Tavsiyem, bu hikayeyi bir kadın ya da erkek cinsiyetçiliğiyle değil, insanı anlamak için izleyelim. Bu durumu yaşayan bir erkek de olabilirdi. Kadın erkek ne fark eder ki, uzulmenin, acı çekmenin, mağdur olmanın cinsiyeti olur mu hiç?

◊ İlk bolumu kaçıranlar için, dizinin hikayesinden bahseder misiniz?

- Aldatılan bir kadının hikayesini yine aynı kadının gozunden izleyeceğiz "Koca Koca Yalanlar"da. Çok tanıdık ve çok gerçek bir hikaye bu.

◊ Sizin canland ırdığınız Mujgan, hiç beklemediği anda ihanete uğrayan bir eş ve anne. Bugune kadar canlandırdıklarınızdan çok farklı bir karakter sanki...

- Mujgan şu açıdan farklı: Bu zamana kadar kendi ayakları ustunde durmamış. Dışarısını çok bilmeyen, saf, tertemiz bir kadın. Bir kalesi var ve bu korunaklı kalesinde bir duzen kurup "mutlu mesut" yaşamış. Bir gun bir olay o kaleyi yıkana kadar. Mujgan'ın kalesinin yıkıldıktan sonraki hikayesini herkesle beraber bu yolculukta deneyimleyeceğim.

OYUNCU OLMASAYDIM Y İNE OYUNCU OLURDUM

◊ Sizi ilk kez komedi a ğırlıklı bir rolde izliyoruz. Guldurmenin ağlatmaktan zor olduğu soylenir, sizce de oyle mi?

- Ben bir oyuncunun her ikisini de yapması gerektiğini duşunuyorum. Aslında oyuncu olmak, insanı doğru okumak demek benim için. İnsanı doğru okuduğunuzda hiçbir duyguyu birbirinden ayıramazsınız. Karmaşıktır, iç içedir her şey. Doğadaki gibi.

◊ Lise y ıllarında başarılı bir ritmik cimnastikçiyken nasıl oldu da tiyatroya geçiş yaptınız?

- Vallahi bilmiyorum, kader diyorum. Lisedeyken bir oyun izledim. Sahnede gorduğum şey beni oyle buyuledi ki defalarca gidip izlemeye devam ettim. Sonra izlemenin yetmediğini fark ettim. "Bu işi denemek istiyorum" dedim ve İzmir'de bir tiyatro kursunda seruvenim başladı.

◊ Tiyatro olmasayd ı ne yapıyor olurdunuz? Cimnastiğe devam mı?

- Cimnastik zaten emeklilik yaşı duşuk bir spor. Kaldı ki benim mesleğim değil, yapmaktan keyif aldığım bir spordu sadece. İnanın hiçbir zaman başka bir şey yapmayı duşunmedim. Hala da duşunmuyorum. Oyuncu olmasaydım yine oyuncu olurdum!

Acı çekmenin cinsiyeti olur
mu

DI Ş GÖRÜNÜŞE TAKINTILI YALAN BİR DÜNYADA  YAŞIYORUZ

◊ Tiyatro çalışmalarınız ne durumda? Var mı yeni projeleriniz?

- Emre'yle (Kınay) "İki Bekar" oyununa devam ediyoruz. Bu 3'uncu sezonumuz olacak. Ekimde sezonu açıyoruz.

◊ Canland ırdığınız karakterler içinde kendinizi en çok hangi rolde sevmiştiniz, neden?

- "Gonulçelen"deki Balçiçek ozeldir benim için. Roman kızı bir şarkıcıydı. Çok ters koşe bir roldu.

◊ Fizi ğin bazen oyunculuğun onune geçtiğini duşunuyor musunuz?

- Fizik artık o kadar çok şeyin onune geçti ki, sadece oyunculuğun onune geçse iyi. Bedenimize, dış goruntumuze çok takılır hale geldik, yalan bir dunyanın içinde yaşıyoruz. Sahte yuzler, sahte bedenler kadınlara kurulmuş tuzak bence. Kadınların çoğu bu tuzağa duşmuş durumda. Bu bizim mesleğimize de bulaştı maalesef.

ALDATILSAM HEMEN OLAY MAHALL İNİ TERK EDERİM

◊ Dizide ciddi bir kad ın dayanışması da var. Gerçekte sizin de oyle yakın dostlarınız var mı?

- Ben, işi insanı anlamak olan birinin hayata kadın-erkek ayrımıyla bakmaması gerektiğini duşunuyorum. O sebeple ben buna kadın dayanışması demiyorum, arkadaş dayanışması diyorum. Arkadaşlık, dostluk, dayanışma cinsiyetten daha baskın geliyor bana. Dayanıştığım erkek arkadaşlarım da var hayatımda, aldatılmış erkek arkadaşlarım da.

◊ M ujgan'ın başına gelenler sizin başınıza gelse tepkiniz ne olurdu?

- Ben Mujgan tarzında mucadele edecek biri değilim. Hemen olay mahallini terk ederim. Bazı durumların geri donuşu olduğunu duşunmuyorum. Aldatma, sana kalbini açmış birinin yok edilmesi gibi geliyor. Kalbini oldurmek sanki. Geri donuşu olur mu?

◊ Diziyle birlikte "Her erkek aldatır mı sorusu?" gundeme oturdu. Sizce?

- Ben oyle bir genelleme yapamam ama etrafımda gorduğum kadarıyla boyle bir potansiyelleri var. Ama bu kadınlarda da var. Sadece kadınlar, erkek gibi deşifre olmuyor. Mevzu aldatmaksa kendimize soralım: İnsan insanı neden aldatır?

◊ Art ık mutluluk yerine daha buyuk hayatların peşinden mi gidiliyor?

- Mutluluk nedir? Önce bu sorunun cevabını vermek gerek. Mutluluğu, doğduğumuz andan itibaren maddi değerler peşinden koşarak kazanılan bir şey olarak oğrettiler bize. Çok vahim değil mi? Umuyorum hayat herkesi bu kabustan uyandırsın. İnsanların çoğu bu kabusun içinde uyuyarak yaşıyor.

A ŞK HERKESİN TAŞIYABİLECEĞİ BİR DUYGU DEĞİL

◊ A şk sizce nasıl bir guç? Siz aşkı nasıl anlatırsınız?
- Aşk evrensel bir guç. İnsanın içindeki en buyuk guç. O herkesin taşıyabileceği, herkesin hakkını verebileceği bir duygu değildir. Zaten hakkını verebilseydik bu kadar çok aldatılma hikayesi olmazdı. Çunku biz bedensel beğenilerimizi aşk zannediyoruz. Onu aşk olarak tanımlıyoruz. Halbuki aşkta beden yoktur. "Ben" yoktur. "Sen" de yoktur. Aşk yanmak ister, yandığın kadar aşk yaşarsın. O yuzden herkesin harcı değildir. Yanmayı goze alamayan, "Sen bana boyle yaptın, ben de ondan gittim, aldattım" der. İyi yaptın. Git bir daha aldat!