Özet (TL;DR) @ 2018-04-15T00:00:00.000Z: Konuk yazarımız Hikmet Özgözen, Borusan Otomotiv’de Yeni Ürün Geliştirme ve İnovasyon Müdürü olarak görev yapmaktadır. Teknolojinin ve dijital ürünlerin hayatımızın her alanına...



Konuk yazar ımız Hikmet Özgozen, Borusan Otomotiv'de Yeni Ürun Geliştirme ve İnovasyon Muduru olarak gorev yapmaktadır.

Teknolojinin ve dijital urunlerin hayatımızın her alanına girmesiyle elektrik enerjisine olan ihtiyacımız her zamandan daha fazla artıyor. Artık dunyada elektrikli otomobiller hızla yaygınlaşıyor, evlerimizde guneşten elektrik uretip depolayabiliyoruz, akıllı telefonlar, fotoğraf makinaları, tabletler, bilgisayarlarımız, dronelar ve daha da yaygınlaşması beklenen IOT cihazların hepsi elektrikle çalışıyor. Bu urunlerin bir diğer ortak ozelliği ise, enerjilerini bataryalarında depoladıkları elektrikten temin etmeleri. Son kullanıcıya yonelik olan bu cihazların yanı sıra endustriyel alanda da şarj edilebilir batarya kullanımı oldukça yaygın. Bunlara ornek olaraksa telekomunikasyonda kullanılan baz istasyonlarını, veri merkezlerindeki UPS cihazlarını, depo ve fabrikalardaki elektrikli forkliftleri, sağlık alanında seyyar hasta bakım ve tetkik cihazlarını, askeri alandaysa insanlı ve insansız hava ve yer taşıtlarını verebiliriz.

Pazar çok buyuk ve devasa yatırımlar yapılıyor

Gorulduğu gibi gunumuzde birçok dijital ve elektrikli cihaz bataryaya ihtiyaç duymakta ve bu ihtiyacın artarak devam etmesini bekleyebiliriz. Frost & Sullivan'ın yaptığı Global Endustriyel Batarya Pazarı araştırmasına gore endustriyel muşteri pazarı 2016'da 13,4 milyar dolar buyukluğe ulaştı ve yıllık ortalama %7,5 oranında buyuyerek 2023'te 22,3 milyar dolara ulaşacak. Pazarın sadece bu segmenti bile oldukça buyuk ve cazip gorunse de çarpıcı gelişme elektrikli otomobil bataryalarında gerçekleşecek.

Forbes'ta yayınlanan makalaye gore 20 yıl içerisinde elektrikli otomobil batarya pazarı 240 milyar dolar hacme ulaşacak. Öngoru şu şekilde: Bugun dunyada 100 milyon adet otomobil satılıyor ve 20 yıl içerisinde bunların en az %40'ı elektrikli olacak. Eğer otomobil adetleri hiç artmasa ortalama birim batarya fiyatının 6000 dolar olduğu durumda pazarın bu buyukluğe ulaşması işten bile değil. Bu donuşumun farkında olan ve soz sahibi olmak isteyen firmalar devasa yatırımlar yapıyorlar.

Tesla ve Panasonic 2014'te yıllık kapasitesi 35 GWh olan bir tesis kuracaklarını duyurduğunda dunyadaki toplam lityum iyon kapasitesi 50 GWh'den daha azdı. Pazardaki en buyuk oyuncalar Panasonic, AESC, LG Chem, BYD, Mitsubishi ve Samsung olsa da bu tabloda onumuzdeki donemde birçok değişiklik meydana gelebilir. Tesla'nın yanı sıra, elektrikli otomobil donuşumunde lider rol ustlenmek isteyen Çin'de irili ufaklı 140 EV (electric vehicle) Batarya ureticisi kuruldu ve bunlar devlet teşviklerinin de desteğiyle baş dondurucu bir hızla kapasite arttırıyorlar. Ülkemizde de Zorlu Holding 4.5 milyar dolarlık bir yatırımla 2023'te 500 bin araca satış yaparak, 25 GWh kapasiteli tesisinden 6 milyar dolar gelir elde etmeyi hedefliyor.

Batarya teknolojisinin gelişime ihtiyacı var

Şarj edilebilir bataryaları kullanılan ana malzemesine gore çeşitlere ayırabiliriz. En yaygın ve ucuz malzeme kurşun asit. Ekonomik çozum olarak tercih ediliyor. Ancak omru daha kısa ve enerji yoğunluğu duşuk. Diğer onemli alternatifler ise nikel bazlı ve lityum bazlı bataryalar. Lityum bazlı teknolojiler daha pahallı olmakla beraber kullanım omru ve enerji yoğunluğu açısından onemli avantajlara sahip ve daha guvenlirler. Elektrikli otomobillerde de daha çok tercih edilen batarya alternatifi bu. Tabiki butun teknolojiler bunlarla sınırlı değil. Şarj edilebilir bataryalar alanında araştırma ve geliştirme faaliyetleri hız kesmeden devam ediyor. Frost & Sullivan'ın raporuna gore batarya uretim şirketleri gelirlerinin %3,5'unu Ar- Ge'ye ayırıyor. Hepimizin kullandığı cep telefonu, fotoğraf makinası, drone gibi cihazlardan da bildiğimiz gibi batarya teknolojisinin birçok alanda gelişime ihtiyacı var. Bununla ilgili ilerleme alanlarını şoyle ozetleyebiliriz:

Batarya kapasitesi : Birim ağırlıktaki enerji yoğunluğu olarak da tanımlayabileceğimiz bu gostergeyle ilgili katedilmesi gereken çok fazla yol var. Cep telefonlarımızın şarjının yoğun kullanıldığında bir gun bile yeterli olmaması; tuketici pazarında satılan droneların en gelişmiş olanlarının bile havada kalma surelerinin 30 dakikanın altında olması hep batarya kapasitesinin sınırlı olmasından kaynaklanıyor. Ayrıca bu durum, uçak, otomobil gibi mobil araçlarda ekstra yuk ve maliyetin oluşmasına sebep oluyor. Önumuzdeki yıllarda kapasitesi daha yuksek bataryaların geliştirilmesini bekleyebiliriz.

Ş arj suresi: Batarya teknolojileriyle ilgili kısıtlardan bir tanesi şarj konusu. Elektrikli otomobillerin şebeke elektriği ile dolmaları için gereken surenin çok uzun olması, yine cep telefonlarımızı doldurmak için saatlerce beklememiz gerekmesi, birim zamanda şarj edilebilen enerjinin kısıtlı olmasından kaynaklanıyor.

Fiyat: Bataryalar g unumuzde pahallı urunler kategorisinde yer alıyor. Elektrikli otomobilinizin bataryası, satın aldığınız urunun en maliyetli parçası

Batarya omru: Uzun sure kullanılmadığı zaman şarj olma kapasitesinin kaybolması, yine belli bir kullanım omrune sahip olmaları ve kapasitelerinin zamanla azalması da şarj edilebilir bataryaların ortak dezavantajları arasında.

Firmalar ve araştırma kurumları daha iyi bataryalar geliştirebilmek için birbirleriyle yarışıyor. Bu çalışmalar neticesinde hem nitelikleri daha iyi hem de daha uygun fiyatlı bataryaların uretilmesi mumkun olacak. Ülkemizde de bu alanda yapılacak yatırımlarda fark yaratabilmek için Ar-Ge'ye onem verilmesi gerekiyor.

Neden batarya teknolojilerine ve uretimine yatırım yapmalıyız?

Bir onceki yazımda da belirttiğim gibi ulkemizin dış ticaret açığı 77 milyar dolar seviyesinde. Ekonomimizin daha sağlıklı buyuyebilmesi, dışa bağımlılığımızı ve kırılganlığımızı azaltabilmemiz için ihracatımızın arttırılması gerekiyor. Ancak ihracatımıza baktığımızda da çeşitli problemler goze çarpıyor. Bunlardan biri ihraç edilen urunlerdeki ithal girdi oranının %43 gibi yuksek bir oranda olması, bir diğeri ise ihraç edilen urunler içerisinde yuksek teknolojiye sahip olanların payının %3,5'lar dolayında seyrederken ithalatta aynı oranın %15'lerde olması.

Tum bunlardan hareketle, hızlı buyuyen, global pazar hacmi buyuk, yuksek teknoloji gerektiren Ar-Ge yaparak fark yaratıp rekabet avantajı sağlayabileceğimiz urunleri ihraç etmeye ihtiyaç duyuyoruz. Bataryalar ve ozelinde elektrikli otomobil bataryaları alanında yapılacak yatırımlar ise yukarıda açıkladığım gelişim alanları, buyume trendi ve devasa pazar hacmiyle bizim ihracatımıza ve kalkınmamıza onemli katkı sağlayabilirler.

Gorsel Kaynak: Depositphotos