/Paylas.io

DOT’un merakla beklenen yeni oyunu ‘Bırak İçeri Gireyim’, kült film ‘Gir Kanıma’nın uyarlaması. Bir ilk aşk, ötekileştir...

2019-03-23 00:22:44.685000 | URL | acar_muhabir




Özet (TL;DR) @ 2019-03-23 08:18:02.737196: DOT’un merakla beklenen yeni oyunu ‘Bırak İçeri Gireyim’, kült film ‘Gir Kanıma’nın uyarlaması. Bir ilk aşk, ötekileştirilme ve şiddet hikâyesi olan oyun, Zorlu PSM’de sahneleniyor. Başrol oyuncusu…



Fotoğraflar: Muhsin AKGÜN/MAStudyo

İ ki saate yakın bir sure, devasa bir dekorun ustunde, durmaksızın oradan oraya savrularak çok yoğun duygular içinde olan bir karakteri canlandırıyorsunuz. Oyun bitip de kulise donduğunuzdeki halinizi merak ediyorum... - Oyun bittikten sonra koşarak kulise gidiyorum ve olabilecek en hızlı şekilde ustumdeki kanları temizliyorum çunku oyun sonrası seyircilerle sohbet etmeyi çok seviyorum, heyecanım bitmiyor. O adrenalinle hiç yorgun hissetmiyorum kendimi. Ama ertesi gun için aynı şeyi soyleyemeyeceğim (guluyor).

Nasıl kesişti yolunuz DOT ekibiyle?

- Cast olarak uygun gorulen diğer oyuncu arkadaşlarım gibi ben de seçmelere katıldım.

Bu kadar ciddi fiziksel performans gerektiren bir oyuna nas ıl hazırlandınız?

- Masa başı provalarına geçmeden iki ay once koreografımız Tan Temel'le beden çalışmaya başlamıştık zaten. Yonetmenimiz Murat Daltaban'la sahne ustune çıkınca da bu disiplin devam etti. Gerçekten çok çalışıp fiziksel açıdan kendi sınırlarımı aştığımı duşunuyorum. Bu da bana yerden altı-yedi metre yukseklikteki dekorumuzda sanki duz bir zemindeymişim gibi oynama rahatlığı verdi.
' Bırak İçeri Gireyim'in kitabı ve filmi çok buyuk ilgi gormuştu. Siz okumuş, izlemiş miydiniz?- Önce John Ajvide Lindqvist'in Turkçeye 'Gir Kanıma' olarak çevrilen romanını okudum, daha sonra kitaptan beyazperdeye uyarlanan filmin hem İsveç hem de Amerikan versiyonunu izledim. Tomas Alfredson'un yonettiği yani İsveç versiyonuna hayran kaldığımı soyleyebilirim. Alıştığımız şatafatlı vampir hikayelerinin çok dışında, sade, naif bir anlatımı var. Dışarda bırakılan, otekileştirilen iki çocuğun kendi oyun alanlarını yaratma haline şiddet çerçevesinden tanık oluyoruz. Anlatım biçiminin yalın olması hikayeyi daha etkileyici bir yere taşıyor. Bu durum seyircinin hikayeyle daha yakın bir bağ kurmasını sağlıyor. Bence diğer vampir hikayelerinden ayrılan tarafı ve kult olmasının nedeni de bu.

"Oyun bittikten sonra koşarak kulise gidiyorum ve olabilecek en hızlı şekilde ustumdeki kanları temizliyorum çunku oyun sonrası seyircilerle sohbet etmeyi çok seviyorum."
Kanla beslenmek ona
sert bir kabuk olu şturuyor
D ışlanma, otekileştirilme, şiddet... Dunyanın bugunune bakınca bunların izlerini nerelerde goruyorsunuz?- Şiddet, bulaşıcı bir hastalık gibi etrafımızı sarmaya devam ediyor. Oyundaki karakterlerden Oskar, okul hayatı boyunca arkadaşlarının zorbalığına uğruyor. O yaş grubundan beklenen uçarılığı gostermediği, erkek olma surecinin toplumdaki karşılığı olarak gorulen guçlu olmak, umursamaz olmak gibi kalıpların dışında olduğu için... Ona 'kız çocuğu' diye seslenerek kendilerince eksik, yetersiz gorup dışlıyorlar. Toplumda kadına ait, ona yuklenen her şeyin gundelik hayatımızın içinde olumsuzluk eki olarak sıkça kullanılması çok uzucu. Yazarın cinsiyet eşitsizliğine inat, benim canlandırdığım Eli'yi ufak tefek kız çocuğu gorunumunden beklenmeyecek şekilde tehlikeli ve tekinsiz biri olarak kurguladığını duşunuyorum. Toplumun kadına biçtiği rol, davranış şekli, kırılgan olma beklentisi... İşte Eli bu çizgilerin çok dışında kalmış bir karakter ve hayatta kalmak için yaptıkları mesela kanla beslenmek ona sert bir kabuk oluşturuyor.

Karakterin size benzeyen tarafları var mı?

- Herkes Eli gibi hayatının bir doneminde o dışlanma hissini yaşamıştır. Ben de oteki olma haline, ilkokul yıllarımda sınıf oğretmenim tarafından maruz bırakılmıştım.

Çok etkileyici bir ilk aşk hikayesi bu bir yandan. Yazarın ilk aşka bakışını nasıl buluyorsunuz?

- Eli ve Oskar'ın kendi oluşturdukları oyunlar zamanla ozel, sadece ikisinin anlayacağı bir dil haline geliyor. Kendileri olabildikleri, guvende hissettikleri ve gorunmek istedikleri tum halleriyle beraber, yarattıkları bu iletişim biçimi çocuksu bir aşka donuşuyor.

Kendi ilk aşkınızdan sizde kalan izler neler?

- İlk aşkımı hatırlıyorum... O zamanlar anaokulundayım. Tek istediğim yanıma gelip benimle oyun oynamasıydı (guluyor). İlk aşk biraz o çocuk kalma hali sanırım.

Bilinmezlik, tercih etti ğim bir şey

Vampir oykuleri hep çok ilgi gorur. Sizin de sevdiğiniz işler midir bunlar? Favorileriniz hangileridir?- Oyunla birlikte vampir hikayelerine ilgi duymaya başladım. 'Let The Right One In'e ek olarak, 'Sadece Âşıklar Hayatta Kalır'ı ve Bram Stoker'ın 'Dracula'sı favori filmlerim arasında.

Kariyerinizde nas ıl bir yerde duruyor bu oyun?

- İnsanların size yakıştırdığı ve sonrasında etiketlediği bazı kalıplar oluyor. Bu oyunla beraber kendimle ilgili klişelerin yıkıldığını gorup mutlu oluyorum. Murat Daltaban'la çalışmayı uzun zamandır istiyordum. Beni guvenli alanımdan çıkarıp yarattığı dunyanın içinde keşfetme fırsatı verdi. Bu oyun benim yeni bir başlangıç çizgim oldu.

Pek çok başarılı yapımda izledik sizi. Ama aslında kim olduğunuzu çok da bilmiyoruz. Nerede başlıyor hikayeniz? Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

- Bu bilinmezlik benim tercih ettiğim bir şey aslında. Çocuklukla, buyumeyle ilgili sadece şunu soyleyebilirim; buyumek, o ergenlik eşiğini atlayabilme mucadelesi gerçekten sancılı bir sureç ve evrilerek devam ediyor, peşinizi hiç bırakmıyor.

Oyuncu olmaya nas ıl karar verdiniz?

- Öğrencilik yıllarımda ilgimi çeken birçok alan vardı. Yapmak istediğim şeyleri deneyimleyip karar verebilme şansım oldu. Tiyatroda diğerlerine nazaran daha istikrarlıydım. Bu yuzden liseyi; Guzel Sanatlar Lisesi, Tiyatro bolumunde okudum. Ardından da İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro bolumunden mezun oldum.

Ş imdiye kadarki kariyerinizin donum noktası neydi?

- 'Kuma' filmi. Henuz 19 yaşında oynadığım bu filmin Berlinale Panorama bolumunun açılış filmi seçilmesi, Haneke'nin filmi izleyip beni değerlendirmesi ve ardından gelen oduller kulağa çılgınca geliyordu. Bu, o zamanlar hayallerimin çok otesindeydi.
Bundan sonra neler yapmak istiyorsunuz?- Şu sıralar uluslararası platformları takip ediyorum, geçen sene Berlinale Yetenek programına kabul edilmiştim. Yurtdışı network çalışmalarıma devam ediyorum. Guzel hikayelerin ozgun bir parçası olmayı istiyorum.

Oyunun y onetmeni Murat Daltaban:

**Seyirciden de performans beklemeyi se çiyorum

Ç ok beğenilen bir hikayeyi yeniden ele almanın avantajlarını, dezavantajlarını yaşadınız mı?**- Gorsel dille zaten anlatılmış ve başarılı olmuş bir hikayenin sahne uyarlaması yeniden bir dil kurmayı gerektiriyor. Sahne dilini doğru çalıştırırsanız, yepyeni bir hikayeyle karşılaşırsınız zaten. Benim için bir çeşit laboratuvar çalışması oldu. Seyirci için de bu hikayenin bir gozlem alanı oluşturmasını arzu ettim; sanatın iki farklı disiplininin çalışma mekaniklerini incelemesi açısından. Açıkçası oyunu çalışırken fark ettiğim şey, filmi seyretmiş olanların oldukça az olduğu. Bu beni çok şaşırttı. Tiyatro seyircisinin ortalama bir sinema seyircisinden beğenileriyle, seçimleriyle farklı olduğuna inanırım. Son zamanlarda çok sozunu ettiğim bir şey; oyunlarımı yaparken seyirciden de performans beklemeyi seçiyorum. Eserin içine dahil olmak ve yaratıcılık için bilet almanın otesinde motivasyonlara ihtiyaç duymalı seyirci. "Bilet aldım, hadi beni eğlendir" ancak televizyon için geçerli olabilir.

Ç ok dikkat çeken bir dekoru var oyunun. Oyuncuların fiziksel kapasitelerini de zorlamalarına imkan veriyor. Bu çok sevilen hikayeyi DOT sahnesine taşırken nasıl bir atmosfer yaratmak vardı kafanızda?

- Dekor tiyatroda hikayeyi anlatmanın yollarından biri. Tıpkı ışık, kostum, ses gibi... Butun bu parçalar oyuncu estetiğine hizmet eder. Oyuncunun bedeni ve enerjisi çevresinde bir yapı oluşturur. Oyuncu butun bu parçaları enstrumanının yani bedeninin uzantıları haline getirir ve bir butunluğe ulaşır. Her bir butunluk oluşturmuş oyuncu da, birbiriyle ilişkilenir ve boşluğu doldurur. Yonetmen kendi atmosferini orumceğin ağını inşa etmesi gibi bu ilişkileri kurmak ve kuvvetlendirmekle uğraşır. Atmosfer yaratmak için çalışmaya başlamak yerine bana esin veren detayların atmosferi oluşturmasını tercih ederim. Temel prensiplerim bellidir, yola çıkış noktalarım bellidir ve gerisini esine bırakırım. Her sahne bir çerçevedir. Yapacağınız resimi çerçeve belirlemez. Resmi yaparsınız, çerçeve ona gore yerleşir. Bu hikayenin ihtiyacı olan da bu sahneydi benim için.


Devamını oku