Özet (TL;DR) @ 2017-11-06T05:58:29.000Z: Organ bağışının yetersizliğine vurgu yapan Prof. Rüçhan Akar, “Kendi öz kaynaklarımızla organ bağışı işini çözmemiz gerekiyor. Karaciğer ve böbrek naklinde çok ilerideyiz ama kalp naklinde çok…



3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası dolayısıyla, Ankara Üniversitesinde "Boşluğu Sen Doldur, Organ Bağışla Hayat Ver" sempozyumu duzenlendi.  ****

Sempozyumda konuşan Ankara Üniversitesi Tıp Fakultesi Organ ve Doku Nakli Merkezi Muduru Prof. Dr. Ahmet R uçhan Akar, organ bağışı konusunda halkın bilinçlendirilmesi gerektiğine işaret ederek şunları soyledi:

"Kendi oz kaynaklarımızla organ bağışı işini çozmemiz gerekiyor. Karaciğer ve bobrek naklinde çok ilerideyiz ama kalp naklinde çok gerideyiz. Turkiye'ye yakışmayan bir durum aslında. Kalp nakilleri yalnızca beyin veya dolaşım olumu gerçekleşmiş kadavradan yapılabildiği için ulkemizde milyon nufus başına 1 kalp nakli gerçekleştirilebiliyor. Ülkemizde 1968 yılından bu yana, yaklaşık 50 yılda toplam 1014 kalp nakli gerçekleştirilmiştir. Diğer bir deyişle Turkiye de halen yaklaşık 150'si acil olmak uzere 918 hasta kalp beklerken yılda yalnızca yaklaşık 80 kalp nakli yapılabilmektedir."

" ORGANLARLA B İRLİKTE UMUTLAR DA TOPRAĞA GİDİYOR!"

Her gun dunyada 18 kişi organ yetersizliği nedeniyle organ nakli bekleme listelerine alınırken, her gun 22 hastanın donor bulunamaması nedeniyle bekleme listelerinde hayatlarını kaybettiğine dikkat çeken Akar şoyle devam etti:

"Dunya genelinde ozellikle kadaverik yani beyin veya dolaşım olumu gerçekleşmiş hastalardan yapılan organ bağışı sayılarında istenen duzeye hiçbir zaman çıkılamamıştır. Beyin olumu gerçekleşen bir hastada organ bağışı yapılmadığında ise tum organlar ne yazık ki toprağa gitmektedir, nakil bekleyen hastaların umutlarıyla beraber. Halbuki bir organ donoru 8 hastayı yaşama tutundurabilmekte ve en az 50 aile bireyinin yaşamını ciddi olarak etkileyebilmektedir. Ülkemiz canlı vericili organ nakillerinde ulkeler bazında karşılaştırıldığında ilk sırada iken kadaverik organ bağışında maalesef batı toplumlarının çok gerisinde yer almaktadır. Bu sorun başta T.C. Sağlık Bakanlığı olmak uzere Üniversiteler, Sağlık Bakanlığı Hastaneleri ve Özel hastanelerin tum çabalarına rağmen aşılamadı. Pek çok ulusal veya uluslararası proje ile kamuoyu bilgilendirilmeye çalışıldı ancak kadaverik organ bağışında hala çok gerilerdeyiz. Batı toplumlarında kadaverik organ bağışı milyon nufus başına 20-35 duzeylerinde iken ulkemizde milyon nufusa yalnızca 5-7 kadaverik organ bağışı duşmektedir. Yani 80 milyonluk ulkemizde beyin olumu sonrası organ bağışı son derece yetersizdir ve bu nedenle organ beklerken kaybedilen hasta sayılarımız her geçen gun artmaktadır. Ülkemiz kaynakları değerlendirildiğinde, guçlu sağlık altyapısı, bilimsel insan gucu ve yeterli donanım bulunmasına rağmen bu konuda bir ilerleme sağlanamaması son derece uzucudur. Ülkemizde gerçekleştirilen bobrek nakillerinin %80'i canlı vericilerden sağlanmaktadır. Diğer bir deyişle, ulkemizde gerçekleştirilen bobrek nakillerinin ancak %20'si kadavradan sağlanırken kadaverik bobrek nakil oranları ABD'de %68, Avrupa'da ise %70'dir. Yine ulkemizde gerçekleştirilen karaciğer nakillerinin %73'u canlı vericilerden sağlanmaktadır. Diğer bir deyişle, ulkemizde gerçekleştirilen karaciğer nakillerinin ancak %27'si kadavradan sağlanırken kadaverik karaciğer nakil oranları ABD'de %94, Avrupa'da ise %86'dır. "

" ORGAN BAĞIŞI ÇOK DEĞERLİ, DİNİ AÇIDAN DA SEVAP"

Akar, "Turkiye'deki tum din adamlarını Ankara'da topladık. Toplantıda Diyanet İşleri Başkanından organ bağışının dini açıdan doğru olduğunu anlatmasını rica ettik. Fakat gorduk ki bu sure zarfında kadaverik organ bağışında hiçbir ilerleme sağlayamamışız. Turkiye canlı organ nakillerinde ilk 5'te hatta dunya birincisi olduğu yıllar oldu" diye konuştu.

Akar, vatandaşların karaciğer ve bobrek bağışlamada sıkıntı yaşamadığını belirterek, sozlerini şoyle surdurdu:

"Eşimize, sevdiklerimize, sevgilimize karaciğer ve bobrek verirken sıkıntı yaşamıyoruz ama maalesef beyin olumu ya da dolaşım olumu dediğimiz de bu kavramın toplumda çok iyi bilinmemesinden dolayı bu organlar bağışlanmak yerine toprağa gidiyorlar. Toprağa gitmesinden dolayı da pek çok nakil bekleyen hasta, bekleme listesinde kaybediliyor. Bir donor 8 hayat kurtarabiliyor. 8 hayat demek aileleriyle birlikte 50, 60 kişi demek. Direk 50, 60 kişinin hayatını etkiliyor. Dolayısıyla çok değerli ve dinen de en sevap olan işi Turkiye'de biz istediğimiz duzeyde gerçekleştiremiyoruz. 'Turkiye pek çok şeyi başarmış bir ulke bunu niye başaramasın?' diyoruz."

YE ĞENİ DAYISINA KARACİĞERİNİ VERDİ

Sempozyuma, Ankara Üniversitesinde nakil olan bazı hastalar ve vericileri de izleyici olarak da katıldı.

Karaciğer nakli olan 51 yaşındaki Kadir Dursun, hastalığının ardından uzun sure tedavi olduğunu ancak nakle ihtiyaç duyulmasının ardından uygun kadavra bulamadıkları için yeğeninin verici olduğunu anlattı.

Yaklaşık 10 ay once nakil yapıldığını ve sağlığına kavuştuğunu dile getiren Dursun, ailece organ bağışçısı olduklarını soyledi.