Özet (TL;DR) @ 2018-01-13 09:33:41.264086: Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu cephesinde kaybettiğimiz Sarıkamış şehitleri, pazar günü, başta Erzurum olmak üzere, Türkiye’nin her yanında törenlerle anıldı. Törenlerin bu kadar yaygınlaşmasında belki…
On binlerce asker ve sivilimizi soğuktan şehit verip Allahuekber Dağları'na emanet ederek çekildiğimiz Sarıkamış faciasının uzerinden tam 103 yıl geçti. Hemen her aileden bir şehit verilmişti ama Osmanlı Devleti'nde uygulanan katı sansurden dolayı olayın vahameti yıllar geçtikçe daha iyi anlaşılacaktı. Kaybın buyukluğunu kayıt altına alanlarsa donemin halk ozanlarıydı. Bu konuda bugun bile herkesin uzerinde hemfikir olacağı belge, rapor ve tahminlere ulaşmak mumkun değil. Makul kaynak ve analizler yaklaşık 90 bin şehide işaret ediyor. Felaketten bir asır sonra bulabildiğimiz teselliyse, Sarıkamış şehitlerine her yıl katlanarak artan ilgi ve farkındalık. 7 Ocak'ta Turkiye'nin her yerinde duzenlenen torenlerin en buyuğu Erzurum Sarıkamış'taydı. 90 bin 'kardelen'i anmak için 50 bin torun bir araya geldi. Onlara neden mi kardelen diyorlar? Çunku soğuğun ve karın yuttuğu gencecik bedenleri, savaştan çok sonra, kış bitip karlar eriyince ortaya çıkmıştı. Elbette gununde orada olmak daha anlamlı. Ama bu topraklar için toprağa duşenlere vefamızı gostermenin ne gunu, ne haftası ne de saati var.
_ Ü nlu kalp cerrahı ve Sarıkamış Dayanışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Bingur
Sonmez, bir şehit torunu
olarak bu konuya en çok eğilen insanların başında geliyor. Hayatının onemli
bir kısmını Sarıkamış Harekatı ile ilgili araştırmalara ayırdı ve 'Ateşe Donen
Dunya Sarıkamış' kitabını yazdı. _
90 bin şehidi nasıl verdik?
Rakamlar verilirken şehit ve yitik konusunda ciddi bir kavram karmaşası var.
Kayıtları yapılamadan cepheye surulen gonullulerin, adeta soykırım şeklinde
katliama uğrayan yerli halkın ve goçler sırasında yaşamını yitirenlerin tam
sayısını bilmek hiçbir zaman mumkun olmayacak. 1933'te Genelkurmay
Başkanlığı'nca yapılan bir açıklamada "120 bin kişiye baliğ olan (ulaşan) 3.
Osmanlı Ordusu birçok evlatlarını kar altında gomerek, 12 bin kişiyle hudut
gerisine çekilerek tarihe hazin ve acıklı bir safha kaydetti" deniliyordu.
Sarıkamış yitiklerinin 108 bin kişi olduğuna işaret edilmektedir. Ayrıca
komutanlar harpten sonra donmalardan sorumlu tutularak Divanı Harp'te
yargılanmaktan korktukları için donmaların çoğunu firar olarak rapor
etmişlerdir. Bu rakamlar; hiçbir kaydı olmadan cepheye gonderilen gonulluleri,
11. Kolorduya ihtiyaç oldukça Erzurum Depo Taburlarından gonderilen askerleri,
Teşkilatı Mahsusa Kuvvetleri'ni, yerli halktan olan kayıpları, geri çekilme
sırasında koylerde kalan yaralıları ve hastaları, hasta ve yaralı olarak evine
dondukten sonra yaşamını yitirenleri, firarileri, sivil goçleri, esarete gidip
donemeyenleri ve Erzurum-Sarıkamış arasındaki 150 kilometre boyunca ve Van'dan
Trabzon'a çekilen 300 kilometrelik sahada dağlarda kalan şehitleri ihtiva
etmemektedir.
T urku ve ağıtlarda nasıl yaşatıldı?
Birinci Dunya Savaşı sırasında ve sonrasında uygulanan ağır sansur, bir tek
ozanları baskı altına alamamış, onların Sarıkamış gerçeğini ağıtlarla,
turkulerle 1914'ten gunumuze kadar ifade ettikleri, belki de en kesin rakam
olan: "Sarıkamış diye kırıldı, 90 bin evin ocağı" cumlesi yureğimizde yer
etti. Bu rakam butun ağıtlarda hiç değişmedi. 90 bin şehit, sembolik bir
sayıdır ve artık folklorik bir değeri vardır. Üstelik ozanlar bunu, sansurun
evlerde bile Sarıkamış'ın konuşulamayacağı kadar katı olduğu bir zamanda
korkusuzca dile getirdiler. Bu nedenle kutsaldır ve ozanların verdiği bu
rakama saygı gostermek gerekir.
_ Birinci D unya Savaşı'nda Enver
Paşa komutasındaki Osmanlı
ordusunun, Rus işgali altındaki toprakları kurtarmak için başlattığı ve 90 bin
askerin şehit olduğu Sarıkamış Harekatı'nın 103. yılı dolayısıyla Sarıkamış
ilçesinde 50 bin kişi bir araya geldi._
Sivil halk ne durumdayd ı?
Sayıları hiçbir zaman saptanamayan, goçe zorlanan sivillerin durumu da tam bir
dram. Aziz Samih (İlter), "11. Kolordu geri çekiliyordu. Yollarda kalpleri
yakan goç manzaraları vardı. Zavallı kadınlar, çocuklar, yalınayak bir kağnıya
veyahut bir okuze biniyorlardı. Kirli birkaç yorgan yuklenmiş, bir-iki zayıf
inek ve danayı onune katmış, meçhul bir ufka doğru gidiyorlardı. Muhacir akını
Erzurum'a doğru gidiyordu. Hasta, ihtiyar, anasını sırtına almış erkekler;
çocuklarını yorgana sarmış, omuzlamış, kucaklamış kadınlar; kağnıların
arkasından yurumeye çalışan yavrular... Sorsanız nereye gittiklerini onlar da
bilmiyor. Rus askerinden, Ermeni taarruzundan canını, namusunu kaçırıyor. Bu
zavallıların kim bilir her gun ne kadarı boş koylerin yıkık damları altında
can veriyor" diyordu.
Ş ehitlerin sembolu neden kardelen?
Ordu bozgun halinde çekilirken Sarıkamış onlerindeki şehit naaşları çoğu
defnedilemeden karlar uzerinde bırakılmıştı. Mart-Nisan 1915'te karların
erimeye başlaması uzerine şehitlerimiz kardelenler gibi ortaya çıktı. Kardelen
bu nedenle Sarıkamış şehitlerinin sembolu.
Enver Pa şa'ya kim, neden kızıyordu?
Belki de bunu en iyi Hafız Hakkı Paşa'nın hatıratından bir alıntı
anlatabilir... Gunluğune 16 Ocak 1915'te şoyle yazmıştı: "Ah Enver, ah! Bu kış
seferini ta'cil etmek (acele ettirmek), sonra da bu parlak taarruzda 9.
Kolordu'yu dortnala kaldırmakla, 100 bin masumun kanına girdin! Allah seni
affetsin..." Kayıplarımız konusunda hayret edilecek bu bilgiyi bize Murat
Bardakçı uzun bir emek sonucu Sarıkamış literaturune kazandırdığı 'Hafız Hakkı
Paşa'nın Anıları' kitabında veriyor. Artık bu bilgiden sonra Sarıkamış
şehitlerinin sayısının tartışılmasına gerek kalmamıştır.