• Sessizsözsüz kabul dili de ne ola ki? (hurriyet.com.tr)
    by acar_muhabir            0 Yorum     magazin     

  • Gizem COŞKUNARDA - Melis ÇALAPKULU / [email protected].tr

    Ekim 02, 2021 07:00

    LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

    Bir olay anında çocuklarımıza kullandığımız işlevsiz sözler varmış meğer.

    Üzgün bir çocuğu teselli etme çabasının bir anlamı yokmuş mesela. Yapılacak en
    doğru şey; önce susmak, sonra onun duygularını ifade edebilmesine alan açacak
    cümleler kurmak ve onu anladığımızı göstermekmiş...

    Melis: Çocuklu hayatta öyle zamanlar oluyor ki sakin kalıp onları
    anlamaya çalışmak zorlaşıyor Gizem. Biz çocukken kimsenin bizi anlamak gibi
    pek bir derdi yoktu. Çocuk ruhundan anlama konusunu içselleştirerek büyümedik
    yani.

    Gizem: Öyle... Geleneksel modelden farklı tarzda çocuk büyütmek zor, emek
    istiyor. Sabır ve en önemlisi zaman istiyor. Ben elimden geldiğince ailemden
    gördüğümü değil, okuyup aklıma yatan modelleri uygulamaya çalışıyorum.

    Melis: Ben de sıkıştığım anlarda hep çocuk psikoloğuna danışıyorum. Hatta
    bir kere Ferhat’la (eşim) beni alıp 4-5 seans, doğru ebeveyn yaklaşımları
    üzerine çalışmalar yaptırdı. Çok iyi oldu bizim için. Beni en çok şaşırtan şey
    sessiz sözsüz kabul dili’ konusu olmuştu.

    Gizem: Bebekken uyguladığımız aynalama tekniği gibi bir şey mi bu?

    ÖNCE BARBİE, SONRA LORİN...

    Melis: Anladığım kadarını özetleyeyim... Bu, çocuğa “Seni anlıyorum;
    yaşadıklarının, duygu ve düşüncelerinin farkındayım” mesajı verebileceğimiz
    bir yaklaşım. Çocuğa duygularını daha çok paylaşması için alan açıyorsun.
    Bunun için de biraz ‘susmayı’ bilmen gerekiyor, benim için dünyanın en zor
    şeyi yani! Mesela gelip o gün okulda olan bir şeyi anlattığında direkt konuya
    atlamamak gerekiyor... Ya da diyelim Deniz ağlayarak gelip “Mehmet bana vurdu”
    dedi. Ben normalde “Mehmeeeet, kardeşine mi vurduun” diye deliririm. Oysa
    yapmam gereken “Öyle mi oldu Deniz? Nasıl oldu anlatmak ister misin, canın
    yanmış belli ki, üzülmüşsün” gibi şeyler söylemek. Böylece öncelikle onun
    acısını anladığımı, yanında olduğumu hissettirip sakinleştiriyorum. Sonra da
    olayı kafasında tekrar değerlendirmesini, duygularını ifade etmesini
    sağlıyorum.

    Gizem: Daha anlaşılır oldu şimdi benim için. Benim şu an Lorin’e
    uyguladığım tekniğin devamı gibi, sevdim. Mesela Lorin üç gündür hasta.
    Biliyorsun, ben çocuğu sıkıştırıp ağzına ilacı boca etmeye karşıyım. Ona zorla
    bir şey yapılmasının kapılarını açıyormuşum gibi geliyor bana. İlaç konusunda
    dert kalmadı aslında, önce Barbie, sonra Lorin içiyor! Fakat bu sefer burnu
    tıkalı olduğu için sümükleri burun aspiratörüyle çekmem gerekiyordu.

    Melis: Ve sanırım kıyamet o noktada koptu...

    Gizem: Buruna giren tuhaf bir hortum olduğu için ikna edemedim. Zavallı
    Barbie’nin burnu düşecekti neredeyse! Babasının burnunda da test edince ikna
    oldu. Fakat yine de ne ağlamak!

    ‘BU KONUDA KONUŞALIM MI?’

    Melis: Canı mı yanıyor?

    Gizem: “Canın mı acıyor” diyorum, “Hayır” diyor. Neden ağladığını
    anlatacağı kelimeleri olmadığından ağlamayı tercih ediyor. Ben de aynalama
    tekniğiyle “Şöyle mi hissettin, böyle mi hissettin” diye sorup duruyorum.
    Duygusunu anlarsam sakinleşecek, biliyorum... Sonra bir an aklıma geldi ve
    “Sümüklerinden ayrıldığın için mi ağlıyorsun” diye sordum. “Eveeet” dedi
    ağlayarak ve sonra sustu. Onlardan ayrılmasının normal olduğunu anlatınca konu
    kapandı. Demek ki büyüdüklerinde de yine duygusunu anladığını gösterip
    müdahale etmemek gerekiyor.

    Melis: Evet. Biz bu sessiz sözsüz kabul dilini çalışırken çok şaşırdığım
    şey, ebeveynlerin kullandığı ‘12 işlevsiz cevap’ oldu. Bunlar şöyle yanıtlar:

    1- Emir vermek ve yönlendirmek.
    2- Uyarmak ve gözdağı vermek (‘Bunu yaparsan pişman olursun’ gibi).
    3- Ahlaki ders vermek (‘Ama küçükler böyle davranmaz’ gibi).
    4- Öğüt vermek, çözüm ve öneri getirmek (‘O zaman sen de başka çocuklarla
    arkadaş ol’ gibi).
    5- Öğretmek, nutuk çekmek ve mantıklı açıklamalarda bulunmak.
    6- Yargılamak, eleştirmek, suçlamak.
    7- Övmek ve aynı düşüncede olmak.
    8- Ad takmak, alay etmek.
    9- Yorumlamak, analiz etmek ve tanı koymak (‘Galiba Berna sana nispet yapıyor’
    gibi).�
    10- Avutmak (‘Yarın geçecek merak etme’ gibi).
    11- Soru sormak, sınamak ve çapraz sorgu yapmak.
    12- Sözünden dönmek, oyalamak, konudan saptırmak, şakacı davranmak.

    Mesela ben 4, 5 ve 10’uncu maddeleri hep yapardım, şimdi yapmamaya çalışıyorum
    ama arada kaçıyor işte. Ferhat da kızgın olduklarında şakalar yaparak konuyu
    dağıtmaya çalışırdı mesela.

    Gizem: 4, 5 ve 9’uncu maddeler bende var. Çocuk mu büyütüyoruz, kendimizi
    mi yetiştiriyoruz, bazen karar veremiyorum. Sana da bir noktada “Amaaan, biz
    nasıl büyüdük canııım” boşvermişliği geliyor değil mi!

    Melis: Gelmez mi! Ben bunları duyunca zaten dayanamadım “Peki biz
    çocuğumuza ne diyeceğiz yahu” diye isyan ettim. Ve karşınızda, çocuklarımıza
    kullanabileceğimiz işlevsel cümlelerden örnekler: Bana ondan söz et, duymak
    istiyorum. Bu konuda konuşmak ister misin? Anlatacaklarını dinlemek istiyorum.
    Bu konuda bir şeyler söyleyecek gibisin. Bu konu senin için önemli gibi
    gözüküyor. Ya, öyle mi? İlginç, anlıyorum, peki...