Bir milyonu aşkın takipçisi olması, kadınların ona bayılması tesadüf olmasa
gerek. Çünkü 26 yaşında ve tam da yaşının getirdiği enerjiye sahip. Çok sıcak,
yerinde duramıyor. Etrafına neşe katıyor, sohbet etmeyi seviyor. Çokyönlü
biri. ‘Keet’ adında bir markası var; sweatshirt, tişört, telefon kapları
tasarlıyor. Yurtdışıyla ilgili planlar yapıyor.

Los Angeles’ta eğitim almak ve oradaki ajanslarla çalışmak istiyor. Ayakkabı
ve saat koleksiyonu da ayrı... Onunla uzun uzun moda, müzik,
sinema üzerine konuşabilirsiniz. Biz
de Burak Yörük’le
çocukluğundan başlayarak sohbete dalıyoruz...

Oyunculuğa çocukken başlayanlardansın. İlk kez sekiz yaşında kamera
karşısına geçmişsin...

Wikipedia’da öyle görünüyor ama aslında altı yaşında küçük küçük şeylerde rol
alarak başladım.

Bu, o yaşta bir çocuğun alabileceği bir karar değil herhalde. Ailenin proje
çocuğu muydun?

Yok. Annem ve babam o dönemde bir gazetede idari işlerde çalışıyorlarmış. Ben
de çok ‘tatlış’ bir bebekmişim.
Beni gazete binasına her gittiğimde görenler, dergilere falan kapak yapmak
istiyormuş. Annem nazar değer diye istemiyormuş. Ben altı yaşımı hatırlıyorum,
çok farkında bir çocuktum. O yüzden şunu diyebilirim ben bunu hep istemiştim.

Yani o yaşta da hayalin oyuncu olmak mıydı?

İnsanların önünde yapılan performanslara hep meraklıydım. O yaşlarda hayalim
oyuncu olmak ya da şarkı söylemekti hatta rap’çi olmaktı. Bir ara da
basketbolcu olmak istemiştim.

Sonra ne oldu da ailen ikna oldu?

**** Annem-babam gazeteden ayrıldıktan sonra babam başka bir yerde çalışmaya
başlamış. Oradaki bir yönetmen beni görmüş, “Çocuğunu getirsene bir bakalım,
nasıl olacak” demiş. Gitmişim ve bildiğin rol yapmışım, yönetmen “Bu yaşta bir
çocuk benim ne dediğimi, ne istediğimi anlıyor” demiş. Böylece oyunculuk
macerası başlamış. Setler o zamanlar bana oyun alanı gibi geliyordu ve oradan
ayrılmak istemiyordum. Ama 12 yaşında oyunculuğu bıraktım.

Neden?

Babam yapımcı oldu.

Ne güzel işte...

Babam yapımcı olduğu için benim ünlü olduğumu sanırlar diye düşündüm. O yaşta
kafama bak! Basketbola başladım. Fenerbahçe’nin pilot
takımında oynadım. Sonra İzmir’e taşındık. Orada devam ettim. Babam
yapımcılığı bırakınca da ben de lisede oyunculuğa geri dönebilirim diye
düşündüm. İlk işim Tuba Büyüküstün ve İlker Aksum’la ‘20 Dakika’ oldu. Bu
sırada eğitimler aldım. Devlet Konservatuarı’na gitmeyi hedefliyordum ama
ekrana da iş yapıp para kazanmam gerektiği için Beykent Üniversitesi’nde
oyunculuk okumaya başladım.

Neden o dönemde para kazanman gerekiyordu?

Ekonomik olarak aileme destek olmam gerekiyordu. Onlardan para almak hoşuma
gitmiyordu.

Bugünleri hayal eder miydin?

Aşırı optimist biri değilim ama bu dünyada hakkında konuştuğumuz, kendimize
idol edindiğimiz herkes bir insan. Bir de hayat mottom hep şu oldu: Dünyada
yaşayan herkesin parmak izi farklı. Hepimiz başarabilir ve fark yaratabiliriz.

KARAKTERLERİMİN HEPSİNİN BURÇLARINI BULUYORUM

Ekranda jön denince genelde akla esmer, uzun boylu oyuncular geliyor...

Hakanım sorma!

Sen sarışın olmaktan çektin mi?

Sarışın olma hali çok yoğun görülmediği için bir anlamda farklı olmak çok
eğlenceli. Ama ilk başlarda bu kadar mutlu değildim.

Bu yüzden iş kaybettiğin oldu mu?

Evet. Tabii kimse sana ‘bu yüzden’ demiyor ama sonra ekranda o işi ve yerine
seçilen kişiyi görünce anlayabiliyorsun.

Sarışın erkeklerle ilgili dert ne sence?

Türkiye ve Ortadoğu’daki kadınların sarışın erkekleri güvenilmez bulduklarına
dair bir araştırma okumuştum. Benim ailemde herkes sarışın. Hepsi gururları
için yaşarlar. O yüzden güvenilir olmadığımızı kabul etmiyorum.

Her gün yeni oyuncularla tanışıyoruz. Aralarından sıyrılmak için ne
yapıyorsun?

Canlandırdığım karakterlere herkesin baktığı yerden bakmıyorum. Onları
enerjisi üzerinden değerlendiriyorum.Mesela karakterlerimin hepsinin
burçlarını düşünüyor, buluyorum ve o rolü çıkarırken o özelliklerle
ilerliyorum. Örneğin şu an canlandırdığım Çınar bence
Kova.

Sen İkizler’sin. İkizlerin bir gün başka, diğer gün başka hali var mı sende
de?

Aşırı kararlı, ne istediğini bilen biriyim. Bugün söylediğimi yarın da
duyarsın.

DÜNYADAKİ SON KADINSA BİLE OLMAZ

Dizin ‘Aşk Mantık İntikam’
Fox’ta devam ediyor. Diğer rol arkadaşlarına sorduğum soruyu sana da sorayım:
Sence aşkta mantık olur mu?

Aslında olmaz. Ama olur!

Bir karar mı versen...

(Gülüyor) Normalde olmamalı. Çünkü aşk tamamen duygularınla yaşadığın bir şey.
Ama mesela benim şu an yaşadığım aşkta mantık var. Beni besleyen, işimi iyi
yapmamla ilgilenen, mutlu yaşamam ve sağlıklı olmam konusunda destekleyen bir
kadınla birlikteyim. Benim aşkımda mantık var.

Çok tutkulu aşkların bitişinde gelen intikam duygusu da oluyor. Sende o
intikam duygusu devreye girer mi?

‘Bana niye böyle yapıyor, ben de şöyle bir şey yapayım’ gibi küçük taktikler
belki herkesin hayatında vardır. Ama intikam almak hastalıklı bir duygu.

Hiçbir sevgilinden intikam aldın mı?

Hayır, almadım. Zaten hiçbir sevgilimle sonrasında görüşmedim.

Dizide canlandırdığın Çınar karakteri âşık olduğu kadından asla
vazgeçmiyor...

Çınar inanılmaz pozitif bir karakter. Onu oynamaktan zevk alıyorum. Çınar,
Esra’ya (Burcu Özberk) çok âşık oldu, hayatını tamamlamak için ona ihtiyacı
olduğunu düşünüyor. Diğer taraftaysa kendisine samimi davranmayan, gerçekleri
zamanında söylemeyen ve aldığı kararlarla onu pozitif etkilemediğini düşünen
arkadaşı Ozan (İlhan Şen) var. Ozan’ın da tabii kendi içinde başka çatışmaları
oluyor. Çınar aşkından vazgeçmiyor. Çok da adil dövüşüyor ve hiç bel altı
vurmuyor.

Senin âşık olduğun kadın, arkadaşının eski eşi olsa, sen de böyle bir
mücadeleye girer miydin?

Burak olarak asla yapmazdım. Söz konusu değil. Dünyadaki son kadınsa bile
olmaz. Kendimi öldürürüm yine de olmaz!

Romantik misin?

Tahmin ettiğiniz romantiklerden değilim. Ben rolümü işimde yapıyorum. Gerçek
hayatta rol yapmam. Enerjilerin ve anların kendiliğinden ortaya çıktığına
inanıyorum. Mesela bizim kız arkadaşımla beyran çorbası içmeye gittiğimiz
romantik anlarımız vardır.

KADIN İLGİSİ HAYATIMIN ODAĞI OLMADI

Seni hiç tanımayan birine nasıl anlatırsın?

‘Güvenilir, gururlu ve heyecanlı biriyim’ derim.

Ekranda hep havalı, ‘cool’ adamları canlandırdın. Gerçekte de öyle biri
misin?

Gerçek biri olduğumu düşünüyorum. Gerçeklik kavramını kaybetmeden ‘cool’
olabilmek başarılabiliyorsa ne mutlu. Bir maske takınıp başka biriymiş gibi,
bir kalıp üzerinden hareket edilerek elde edilmiş bir ‘cool’luk bana
inandırıcı gelmiyor. Sadece, kendi gerçekliğimdeyim. O yüzden ‘cool’ olup
olmadığım konusunda size net bir cevap veremem.

16 yaşından beri tanınıyorsun. Ünlü olmak nasıl bir şey?

Bir kitleye sahip olmak ve beğenilmek çok güzel bir his. Ancak kendinizi
keşfetmeye başladığınız dönemde, sokakta tanınan biri olmanın zorlukları da
var. Üzerinize bir sorumluluk yükleniyor ve bu çerçevede davranışlarınıza,
yaşam tarzınıza, giyiminize dikkat etmeniz, daha özenli hareket etmeniz
gerekiyor.

1 milyon 400 bin takipçin var. Takipçilerine söyleyeceğin tek bir cümlen
olsa ne seçerdin?

Kendinizi unutmayın.

Bu kadar takip edilip popüler olunca hayatında neler değişti? Mesela
kadınların ilgisi...

Biri beni beğeniyor mu, beğenmiyor mu hiç ilgilendiğim şeyler olmadı. Ben aile
odaklıydım. Hayalim aile kurmak ve işimde başarılı olmaktı. Bu yüzden kadın
ilgisi hayatımın odağı olmadı.

Gençsin, yakışıklısın, ünlüsün... Çapkınlık yok mu?

Asla çapkın değilim. Bu kelimeyi kendime yakıştırmıyorum.

Nasıl biri ilgilini çeker?

Akıllı, ne yaptığını ve istediğini bilen biri. Hayatı güzelleştiren şey,
fikirler... Fiziksel güzellik kalıcı değil. Bu yüzden ne yaptığını bilen kadın
etkileyici.

Şu an âşık mısın?

Kız arkadaşıma çok âşığım.

Oysa birçok genç oyuncu takipçilerimi kaybederim diye bunu söylemekten
çekinir?

Beni sevgilisi var veya yok diye değerlendirdiklerini düşünmüyorum. Yaptığım
işleri ve benim karakterimi beğendikleri için beni takip ettiklerine inanmak
istiyorum. Belki de çok optimistim ama ben mutluysam benim adıma mutlu
olacaklarını hissediyorum.

Hayatından oyunculuğu çıkarsak ne kalır?

Hayatımın bir bölümünü kaybetmiş olurum, ama geriye yine ben kalırım. Aynı
şekilde de mutlu olurum. Hayatımdan ne çıkarsa çıksın hep mutlu olmaya devam
edeceğim.

HARLEM MODASINDAN BESLENDİM

Bir Tolga Karaçelik filminde oynamak isterim. Ama yurtdışıyla ilgili planlarım
da var. İngilizcem iyi. En kısa sürede Los Angeles’ta bir ‘aktör stüdyo’dan
eğitim almak ve oradaki ajanslarla da işbirliğine girmek istiyorum.

Ciddi bir ayakkabı ve saat koleksiyonum var. Çocukluktan gelen bir merak.
Hiphop kültüründen ve Harlem modasından beslendim. Tasarımcılarla ilgilendim.

Bir markam var, Keet. Bir şeye kenetlenmek anlamında. Sweatshirt, tişört,
telefon kapları var ve hepsinin tasarımı bana ait.

Seksiliği fiziksel bir yerden değerlendirmiyorum. Ne istediğini bilmeyi ve
kontrollü olmayı seksi buluyorum.